Ekrem Dumanlı'dan bomba ifşaatlar!
Abone olZaman'ın tepe ismi şimdiye kadar gizli kalanları yazdı. Bu yazı AK Parti'ye küfredip de şimdi AK Parti saflarında görünenlerin ifşaatı oldu.
GAZETECİLER.COM - Cemaat ile hükümet
üzerinden gazeteciler arasında yaşanan polemik tam gaz
sürüyor.
Ekrem Dumanlı bugün bomba gibi iddialarla
dolu bir yazı kaleme aldı. Dumanlı'nın iddiasına göre bir dönem AK
Parti'ye demediğini bırakmayan gazeteci şu anda AK Parti'de el
üstünde tutuluyor.
Dahası, AK Parti için çok ağır ithamlarda bulunun bir siyasetçi ise
şu anda AK Parti'de önemli bir adam oldu.
Peki Dumanlı'nın iddiasına konu olan gazeteci ile siyasetçi kim?
İşte Dumanlı'nın verdiği ipuçları;
AK PARTİ'YE KÜFREDEN
SİYASETÇİ
"Çok değil birkaç sene önce, önemli bir siyasî figür gazeteyi
ziyaret etti. Daha hoş beş diyemeden Başbakan Tayyip Erdoğan
aleyhine verip veriştirmeye başladı.
Söyledikleri tenkit çizgisini aşıyor, yaralayıcı noktalara doğru
gidiyordu. Dayanamadım, “Keşke bu kadar ağır konuşmasanız, bu
kadar sert ve incitici lafların size de ülkeye de faydası
yok.” demek zorunda kaldım. Pek hoşuna gitmemişti; ama ne
yaparsın, iş büsbütün çığırından çıkıyordu.
Şimdi durum ne mi? O, şimdi AK Parti'nin önemli
adamlarından biri oldu. Söylediklerini hem çevresi unuttu, hem
kendisi. İyi ki de unuttu; çünkü ne siyasî nezaket o ağır sözleri
taşıyabilirdi, ne kardeşlik hukuku..."
MÜHİM KÖŞE YAZARI
"Son seçimlerden birkaç gün önce mühim bir köşe yazarı
ile dertleşiyorduk. O sırada Taraf'ta bir iddia dile
getirilmişti: Şayet AK Parti yüzde 50'nin altına düşerse bazı
komutanlar darbe davaları için hükümete ağır baskı yapacak, oy
oranı yüzde 50 civarında olursa komutanlar istifa edecekti. Nitekim
iddia doğru çıktı ve Necdet Paşa dışındaki bütün kuvvet komutanları
istifa etti... Kâbus senaryolarını tahayyül ederek, “İnşallah oylar
yüzde 50 civarında olur da demokrasiye bir balyoz daha inmez.”
dedim. Benimkisi demokrasinin devamına yönelik bir temenni idi
sadece.
Bizim mahallenin tecrübeli yazarı bu düşünceme şiddetle karşı
çıktı. O da verdi veriştirdi Başbakan'a. Ona göre parti
40'larda kalmalıydı ki haddini bilsin. Ağır laflar etti. Bir şey
demedim; zira o, AK Parti'ye bizden daha yakındı. Yakın ama uzak.
Şimdi el üstünde tutuluyor ve ha bire “cemaat analizi” (!) yaparak
diğer dostlarını ötekileştirmeye çalışıyor, yürek dağlıyor, gönül
kırıyor...
BU DA BÜROKRAT!
"Birkaç yıl önce bir bürokrat, “Bunların akıbeti Menderes'ten kötü olacak!” diye gürlüyordu. Pervasızlığı ile koridorları çınlatan bu bürokrat, lafın ne manaya geldiğini tabii ki biliyordu. Neyse, zaman değişti, devran başka bir denklemin doğmasına vesile oldu ve o şahıs önemli bir yere getirildi. “Eski ülkücü” diye tercih edilen o kişi, şimdi “cemaat” diye yaftalanıp tasfiye edilen meslektaşlarının koltuğunda oturuyor.
BİZZAT İŞİTTİM!
Bizzat işittim, mesleğin popüler bir siması, “Bu
AKP'lilerden bir cacık olmaz, bunlardan sıtkım sıyrıldı.”
diyordu. Adam, tiksinerek bahsettiği partide şimdilerde baş
tacı ediliyor.
Sayın Başbakan, Kars'taki heykel için “ucube” dediğinde hem
Erdoğan'a hem partiye öfke kusan, şimdi mevsimlik tetikçi
rolüne soyundu ve ha bire AK Parti'ye yaslanıp cemaate
saydırmakla meşgul.
BU SÖZLER DE BARLAS'A
Yaşını başını almış adamların bilge kisvesine bürünerek iki kitleyi
birbirine düşürmek için hince yazılar yazmasının
da samimiyetle, fikrin namusu ile hiçbir ilgisi yok. Kısa bir süre
öncesine kadar karanlık odalardan muhafazakâr kitlelere karşı kara
operasyon yapanlar şimdi bir taraftan AK Parti'ye güzelleme
yapıyor, diğer taraftan da fitne üstüne fitne çıkararak ‘cemaat'i
linç etmeye kalkışıyor.
İstihbarat(lar)ın elinde melabe olmuş birileri de ‘cemaat'e karşı
28 Şubat gibi bir tasfiye yapıldığını ve bunun devam edeceğini
gururla söylüyor... Sonra da bozacılarla şıracılar el ele vererek
AK Parti'ye şirin görünüp ‘cemaat'i ötekileştirmeye kalkıyor.
PEKİ CEMAAT AK PARTİ İLE KAVGALI
MI?
“Eee siz nerdesiniz?” diyorsanız cevabım net: Dün nerdeysek bugün de oradayız. Üzüntülerimize, burukluğumuza rağmen oradayız. Zıt istikametlere gittiğini düşünenler bir metre yol aldığında iki metrelik mesafe kat edildiğini sanır. Oysa yerinde duran, uçurumun derinleşmesini önler. Dün, bütün demokratik gayretlerin en hararetli destekçisiydik; bugün de öyle! Ülke hayrına atılan her adım (kim atarsa atsın) desteği de, alkışı da hak etmektedir. Yanlış gördüğümüz her konuda (ve herkese karşı) fikrimizi dürüstçe söylemeyi hem dostluğumuzun hem de ülke sevdamızın gereği olarak görüyoruz.
(...)
Hükümet ile camia(lar) arasında görüş ayrılıkları olamaz mı? Tabii ki olur. Hatta olmalıdır ki istişarenin bereketi zuhur etsin. Hazret-i Peygamber'in, “Ümmetimin ihtilafı rahmettir.” sözü, farklı yaklaşımlardan rahmete yol bulma tavsiyesi değil midir? Arada ciddi bir sorun varsa bunun çözüm şekli bellidir; çok eski yıllara dayanan arkadaşlık ve kardeşlik hukuku devreye girer, ihtilaftan rahmet devşirilir. Zerre kadar dava çilesi çekmemiş fitne cambazlarının kurduğu çadır tiyatrosuna gerek yok. Şahsi menfaatleri uğruna belli yerlerde mevzi tutmuş kişilerin yol haritası çıkarmasına da gerek yok. Sosyal gerçekliği olan bir kitle ile siyasi gerçekliği olan bir partinin kendine mahsus iletişim yolları vardır daima. Bazı sorunları bahane ederek egolarını tatmin edenler hem sırtını dayadıkları yapıya hem Türkiye'ye zarar veriyor. Üstelik sakil de kaçıyor. O yüzden işgüzar birilerine, “Siz çekilin aradan kardeşim; riyakârlığın âlemi yok!” demek gerekiyor.