Ben 15 yıldır habercilik yapıyorum... Bu sürenin 12 yılı
televizyon haberciliğinde geçti...O yüzden kumandayı elime
aldığımda normal biri gibi televizyon izleyemem...
Hoşnutsuz kaynanalar gibidir benim ekran önündeki
halim... Vıdı vıdı eder dururum...
Cuma akşamı aldım elime kumandayı yine geçtim televizyon
karşısına..
-"Biraz beyin boşaltayım" dedim... Malum
insanın beyni televizyon izlerken, uyuduğu zamandan bile
daha az çalışırmış... Ben de beyni stop etmek
niyetindeydim...
Ama nerde...
Bir cuma gecesi ekranların karnesi düştü önüme...
Size üç örnek vereceğim;
İYİ, KÖTÜ VE ÇİRKİN!
Önce KÖTÜ ile başlayalım...
Atv,
"Halkın Yıldızları" diye bir türkü yarışması
koymuş...
Bizim serde de Sivaslılık var ya...
-"Aman ne iyi... Yarışmacılar bahane, türkü dolu bir
gece şahane olur" dedim. Demez olaydım... Çünkü bu program
benim gibi türkü sevdalısını bile türküden soğutur...
Şu popstar formatında bir yarışma... Ama
bu kadar mı
kötü hazırlanır be kardeşim... Belli ki aceleye gelmiş.
Sahneye çıkan çocukları göreceksiniz...
Hepsi bit
pazarından giydirilmiş gibi... Erkekler giydikleri
ceketlerin içinde kaybolmuşlar. Gömlekler buruş buruş... Kızların
ki daha beter!
Tamam, bütçe yetmemiş, iyi bir yer sporsor olmamış
diyebilirsiniz.
Ama maşallah sunucu hanım kızımız Ebru Akel için hiç
bir masraftan kaçınılmamış. Müthiş bir kıyafet ve harika
bir makyaj...
Sahneye çıkan çocuklar da onun yanında gariban, boynu bükük...
Hepsinin özgüveni yok olmuş, biz nereye düştük şaşkınlığı
içindeler. Ekran önüne çıktıkları stüdyo da stüdyo değil,
mordan pembeye dönen ışıklarla bilmem ne
yeri görüntüsünde...
Programdaki
tek iyi şey ya da kalite, jüri
koltuğunda oturan
Orhan Hakalmaz... Ona da yazık
olmuş doğrusu...
Gecenin ÇİRKİN'i ise Show ekranında gözüme
takıldı...
Türkü dinleme hevesi kursağımda kalınca, zap
yaptım, Show'a takıldı... Bir baktım "
Güldür
Bakalım" var.
-"
Tamam şimdi moralim düzelir" dedim...
Meğer ne talihsizmişim...
Gülmekten çok
sinir oldum çünkü...
Avrupa Yakası'nda ben de sevmiştim
Peker
Açıkalın'ı... Daha doğrusu orda oynadığı Gaffur'u...
Ama gerçek hayatta çekilmez, sulu, laçka,
saygısız, agresif biriymiş meğer... Ekrandan bunu cömertçe
yansıtmaktan da doğrusu hiç çekinmiyor...
|
Korkmaz isimli 29 yaşındaki
komedyen adayı, çırıpçıplak
soyunup beline taktığı
peştemali ile ÇİRKİN'di |
Ama çirkinlik o değildi... En azından o kadar
çirkin değildi diyelim...
Konuk olarak programa Alişan çağrılmış... Oynak bir şarkı okuyor...
Tam o sırada kamera yarışmacıların olduğu kulise dönüyor.
O da ne adamın biri çırılçıplak soyunmuş (yarışmacı)
kıçına bir peştemal bağlamış, sözüm ona oynuyor...
Öbürleri de arada bir o peştemale el atıyor...
Tam düşecek
peştemal-ki altında bir şey yok belli- arkasını dönüp, belini
yeniden sıkıştırıyor... Ama yönetmen çok sevmiş çıplak
peştemalliyi, yakın plan çalışıp duruyor... O da azıttıkça azıtıyor
ve stüdyoya koşturuyor... Aynı peştemal şov orada da sürüyor.
Acı olan bunun bir
komedi skeçi olmamasıydı.
Malesef gerçekti. Ekrandan evlerimize iletilen
ÇİRKİN bir andı...
Programa gelince... Kemal Sunal'ın filmlerini makaslayıp,
yarışmacılara;
-"
Hadi bir Kemal Sunal olda abiler görsün"
demişler...
Eh... Taklit aslını tutmadığı için kötü bir tat bıraktı
beynimde...
Jürinin -
ki büyük komedyenlerimiz vardı- espri
diye yaptıkları ise çocuklara bile bir beden küçük
gelirdi...
İYİ,
kötü kötü güldüren
bu programdan zap yapıp bir filme takılınca önüme çıktı.
Filmin adı; Karagöz ile Hacivat neden öldürüldü? İşte dedim
oyunculuk bu...
Haluk Bilginer ustalığını öyle
konuşturmuş ki
bize kimlerin kendini komedyen diye
yutturduğunu da belgeliyor. Filmi sinemada izlemiş olmama
rağmen oturup bir kez daha tadını çıkararak seyrettim...
-"
Allaha şükür İYİ'lerde var" dedim...
Bir nefeslik bile olsa...