Ekonomist Şeref Oğuz Erdoğan'ın B planını açıkladı kur korumalı sistem yetmezse...
Abone olDünya Gazetesi ekonomi yazarı Şeref Oğuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın B planını açıkladı. Oğuz, kur korumalı TL mevduat sistemi işe yaramazsa 'enflasyon korumalı mevduat sistemi'ne geçilebileceğini söyledi.
Kur korumalı TL vadeli mevdut uygulamasıyla Türk lirasının değer kaybını önleyen hükümetin, alınan tedbirlerin yetersiz kalması halinde yeni adımlar atabileceği konuşuluyor.
Konuya ilişkin Ekonomist Şeref Oğuz'un "Kur korumalı tutmazsa enflasyon korumalı gelecek" başlıklı bugünkü yazısı dikkat çekti.
"Türk lirasının tek sorunu kur artışı değil enflasyon"
Yüksek enflasyon ortamına değinen yazar, Türk lirası mevduatının yeni garantilere ihtiyaç duyacağını belirterek, "Bu garanti ise “enflasyon korumalı mevduat” olacaktır. Zira önümüzdeki ay %30’ları görecek olan enflasyon, reel faizi daha da aşağı çekecek, Lira’nın tek sorunu kur artışı olmayacaktır." ifadelerine yer verdi.
"Kur korumalı tutmazsa enflasyon" takozu
Geçmişte benzeri uygulamaların sonuç verdiğini hükümete zaman kazandırdığını belirten Oğuz, "Neticede devlet garantisi söz konusudur ve eğer dolar yeniden tırmanırsa bu defa çifte takozla durdurulabilecektir." diye yazdı.
Yazar Şeref Oğuz, daha sonra kritik iki soru ile cevaplarını paylaşarak yazısını tamamladı:
Peki, bu takoz da işe yaramazsa?
"Aslında hayati soru budur. Enflasyonun yüksek olduğu ortamda hiçbir politika tedbiri, garantili çözüm vermez. Doları düşük tutmanın maliyetlerine bakalım; birinci takozda kurla müdahale; 10 milyar $’ı aşan rezerv kaybı. İkinci takoz kur korumalı mevduatın hazineye maliyeti, 700-800 milyar TL olarak hesaplanıyor. Bu takozdan da atarsa, oturup yolun eğimini, yani enflasyonu konuşmamız gerekecek.
Enflasyon için neler yapılabilir?
Bu da ikinci hayati soru… Eğer baharda seçim olursa, hemen hemen hiçbir şey yapılamaz. Hatta öyle ki piyasa paraya boğulur, öğretmen, polis, sağlıkçı, emekli, asgari ücretli, katsayı, taban fiyat ve kamu zamları ile geçici bir refah yaratılır. Sonrasında seçimi kazananın elinde ödenmesi gereken büyük bir maliyet kalır. Tıpkı kayıp yıllar 90’larda olduğu gibi."