Ekonomist Mahfi Eğilmez merak edilen soruyu açıkladı Zamlara rağmen neden kafeler AVM'ler dolu?
Abone olFiyatların aşırı yükselmesiyle enflasyondaki yüksek rakamların piyasalara neden yansımadığı merak konusu oluyor. Satın alma gücünün erimesine rağmen restoran, kafe ve alışveriş merkezleri gibi yerlerde yoğunluk zaman zaman dikkat çekiyor. Ekonomis Mahfi Eğilmez yazısında bu durumu analiz etti ve öne çekilmiş talep etkisinin yaşandığını söyledi.
Ekonomist Mahfi Eğilmez, yazısında ekonomik krize rağmen
piyasadaki canlılığın sebeplerini açıkladı. Eğilmez "İnsanlar,
sürekli eriyen satın alma gücü yerine, harcama yapmaya yöneliyor"
dedi.
Ekonomist Mahfi Eğilmez, dün yazdığı yazıyı sosyal medya hesabından yayınladı. "Yüksek Enflasyona Karşın Piyasa Nasıl Canlı Olabiliyor?" başlıklı yazısında Eğilmez, insanların tasarruf etmek yerine, pahalanacağını düşündüğü malları ya da hizmetleri şimdiden satın alma yoluna gittiğini, bunun da piyasada canlılık yaratan etmenlerden biri olduğu değerlendirmesini yaptı.
Tüketiciler ileride bugünkü fiyattan malları
bulamayacağını düşünerek şimdiden alıyor
"Türkiye ekonomisinin rekor düzeyde kur artışı ve enflasyon
yükselişi yaşadığı bir ortamda piyasadaki canlılık nasıl
açıklanabilir?" diye soran ve bu soruya ekonomik kavramlarla cevap
veren Eğilmez şunları dedi:
"Kur artışı ve enflasyon yükselişi olduğunda normal koşullarda talepte düşüş olması gerekirken tam tersi oluyor, talep ve dolayısıyla harcamalar yükseliyor. Bu durum, fiyat artışının talepte düşüşe yol açacağını öne süren talep yasasıyla çelişkili gibi gözükse de aslında ortada bir çelişki yok.
Çünkü kurun ve enflasyonun sürekli arttığı ortamda tüketiciler, ileride, bugünkü fiyatlarla bu malları bulamayacaklarını düşünerek, bugünden satın almaya yöneliyorlar (öne çekilmiş talep etkisi.) Böylece piyasada talep, arzı aşınca fiyatlar daha da yükseliyor, fiyatlar yükseldikçe de talep artıyor.
İnsanlar tasarruf yerine harcamaya
yöneliyor
Faiz oranlarının enflasyon oranlarının altında olmasının insanları
tasarruftan uzaklaştırdığını ifade eden Eğilmez bunu şöyle
açıkladı: "İnsanları tasarruf yerine harcamaya yönlendiren bir
başka itici güç faiz oranlarının enflasyon oranının altında
olması. TÜİK’in açıkladığı TÜFE verisine göre yıllık
enflasyon yüzde 70 dolayında görünüyor (ENAGrup’un açıkladığı
enflasyon oranı yüzde 120 dolayında.) Buna karşılık bankaların
mevduat sahibine önerdiği faiz yüzde 20’nin altında. Kur korumalı
mevduat faizini hesaba katsak bile enflasyon oranına ulaşmak mümkün
olmuyor. Bu durumda insanlar, tasarruf yapıp sürekli eriyen satın
alma gücü yerine, harcamalarını artırmaya ileride daha da
pahalanacağını düşündükleri malları satın almaya yöneliyorlar.
Mallara yönelik talep arttıkça malın fiyatı da artıyor ve birbirini
besleyen bir döngü içine giriliyor (negatif faiz nedeniyle
paradan kaçış.)"
Zenginleşme hissi oluşuyor
Kur artışı ve
enflasyon yükselişi nedeniyle insanların ellerindeki varlıkların
değerinin yükseldiğini bunun da insanların zenginleşmiş hissi
verdiğini anlattı. İnsanların gelirlerinin harcama artışına
yetmediği durumlarda da borçlanma yoluna gittiklerini ve imkanları
üzerinde yaşamaya yöneldiklerini söyledi. (servet etkisi.)
Gayrimenkul artışı ve kayıt dışı harcamanın ekonomik etkilerini de ele alan Eğilmez yazısında şunları dile getirdi: "Vatandaşlık verilmesi uygulamasıyla birlikte Türkiye’de gayrimenkul alan yabancıların sayısında artış oldu. 2021 yılında yabancılara satılan konutlardan yaklaşık 5,6 milyar dolar tutarında doğrudan yabancı sermaye girişi gerçekleşti. Bu şekilde ortaya çıkan ek talep piyasanın canlı kalmasına katkı sağlıyor (ek talep etkisi.)
Ödemeler dengesindeki net hata ve noksan kalemine baktığımızda 2021 yılında 9 milyar dolara yakın, 2022 yılının ilk üç ayında da 5 milyar dolara yakın nereden geldiği bilinmediği için bu başlık altında sınıflandırılan girişler olduğunu görüyoruz. Demek ki Türkiye’ye kayıt dışı kalmış ciddi bir döviz girişi söz konusu. Piyasalarda karşılaştığımız canlılıkta bu kayıt dışı paraların harcanmasının da katkısı olduğu kuşkusuz (kayıt dışı harcama etkisi.)"