Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
2014 yılında Çin önderliğinde kurulan Asya Altyapı Yatırım Bankası’na (AIIB), Mart ayında İngiltere’nin kurucu ortak olmak için başvurması, bunu takiben Almanya, Fransa ve İtalya’nın da başvura bulunması ABD’de şok etkisi yarattı!
Bu gelişmeler neticesinde AIIB, bölgesel olmaktan çıkarak uluslararası bir örgüt hüviyeti kazandı.
Diğer bir deyişle Dünya Bankası’na ve ABD’ye yeni bir rakip gelmiş oldu!
Bu durum dünya ekonomik temellerinde net bir ‘kaymaya’ işaret ediyor…
Kısacası artık herkes biliyor ki, ikinci dünya savaşı sonrası kurulan düzende köklü değişiklikler yaşanacak.
‘Kur savaşları’ diye adlandırılan olgu üzerinden başlayan ve bugün geldiğimiz noktada küresel ekonomik sisteme doğrudan müdahale olarak ifade edilebilecek sermaye hamleleri; yeni bir ‘soğuk savaşın’ başladığını ortaya koyuyor.
Çeşitli farklılıklarla…
Bu sefer ABD karşısındaki oyuncu Rusya değil Çin!
Ve bu sefer temel mesele silahlanma değil, ticaretin kontrolü!
Sözün özü, gelecek on yıl içerisinde gerçekleşme olasılığı yüksek bir ‘Dünya Ekonomik Savaşı’nın tohumları ekiliyor.
Parayı veren düdüğü çalar!
Dünya Bankası ve IMF temelli yapılan buydu…
Borçlandırmaya dayalı olarak ülkelerin ekonomik ve siyasi yapıları kontrol altında tutuldu, istenildiği gibi dizayn edildi. Dolar küresel para birimi olarak temel ‘araç’, aslında ‘ekonomik silah’ haline getirilerek; sistemi yönetenlerin elindeki ‘gücü’ simgeledi. Dolar sayesinde karşılığı olmayan değerler yaratılabildi ve bu silah krizler sonrasında ele geçirme faaliyetlerinde başarılı bir şekilde kullanıldı.
Bugün Çin, yavaşlayan büyümesine karşın sahip olduğu üretim gücüyle ABD’yi kendi aklıyla vurmanın hazırlığı içerisine girmiş görünüyor.
BRICS Bankası ve arkasından AIIB bunun ilk adımları…
Sonraki adım ise hiç şüphesiz yeni bir küresel ‘para biriminin’ yaratılması!
Diğer bir ifadeyle Çin, yaşanmaya başlanan soğuk savaşta; ABD’nin Dolar silahına karşı yeni bir ‘ekonomik silah’ geliştirmenin zeminini hazırlıyor…
Yeni soğuk savaşta kutuplaşmanın şekli ise uluslararası finansal örgütler üzerinden belirginleşiyor.
Dünya geneline yayılmış 186 üyeli IMF’e karşı, 15 Temmuz 2014’de kurulan BRICS bankası, yani ‘Yeni Kalkınma Bankası’! Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika tarafından beş ortaklı bir banka olarak kurulmuştur. Banka, altyapı projelerini desteklemek üzere kredi vermek için yola çıkmıştır. Bununla birlikte uygulamanın sadece altyapı projelerini kapsamayacağını da şimdiden belirtelim. Çünkü banka içerisinde teşkil edilen rezerv düzenlemesine ait fon, üye ülkelerin para birimlerinin küresel dalgalanmalardan etkilenmesi halinde devreye girerek, ihtiyaç duyulan katkıyı gerçekleştirecektir. Banka içerisinde her ülkenin 10 milyar Dolar katkıda bulunacağı 50 milyar Dolarlık bir sermaye ile yol başlanacak ve zaman içerisinde bu tutar 100 milyar Dolara çıkartılacaktır. Bankada hiçbir üyenin veto hakkı bulunmamaktadır. Bir üyenin sermaye payını artırması diğer dört üye ülkenin onayına bağlıdır. Bu oluşumda ek olarak Çin’in toplam 41 milyar Dolar taahhüdü bulunurken Brezilya, Rusya ve Hindistan 18’er milyar Dolar, Güney Afrika’nın ise 5 milyar Dolar taahhüdü söz konusudur.
Bu taahhütler gerçekleşirse 200 milyar Dolarlık bir fondan bahsediyoruz demektir. Ayrıca, sadece bu ülkeler dikkate alınırsa 3 milyar insan, yani dünya nüfusunun yaklaşık %41’i ve dünya gelirinin %25’i söz konusudur. Birlikten güç doğar misali Çin, 2010 yılında yıldızı parlayan BRICS ülkelerini bir araya getirerek finansal sistem içerisinde önemli bir oyuncu olarak öne sürmüş durumdadır.
188 üyeli Dünya Bankası’nın karşısında ise şu an itibariyle 27 üyeye ulaşan AIIB yer alıyor. Ekim 2014’de Pekin’de düzenlenen seremonide Çin, Hindistan, Tayland, Malezya, Singapur, Filipinler, Pakistan, Bangladeş, Bruney, Kamboçya, Kazakistan, Kuveyt, Laos, Myanmar, Moğolistan, Nepal, Umman, Katar, Sri Lanka, Özbekistan ve Vietnam’dan oluşan 21 ülke kuruluş belgesine imza atarak bankayı resmiyete kavuşturdular. Takip eden süreç içerisinde Endonezya, Tacikistan, Ürdün, Suudi Arabistan, Maldivler ve Nepal’de AIIB üyesi oldular. İngiltere, bankanın kurucusu olmaya karar verene kadar söz konusu oluşum bölgesel bir girişim olarak görüldü. Bu ülkeyi Almanya, Fransa, İtalya ve Yeni Zelanda izledi. Şimdi tüm gözler bu ülkelerde. Zira ülkelerin 31 Marta kadar üye olup olmayacaklarını AIIB’na bildirmeleri gerekiyor. ABD, halihazırda Avusturalya’yı, Güney Kore’yi ve Japonya’yı engellemiş görünüyor. Buna karşın İngiltere ve diğer ülkelerin davranışı Birleşik Devletler’de adeta soğuk duş etkisi yaratmış durumda. Bu ülkelerin AIIB üyesi olması durumunda, banka, uluslararası bir fon niteliği kazanarak ekonominin küresel belirleyici kuruluşlarından biri olarak kabul edilecektir.
Çin’in önderliğinde başlangıçta 50, ardından 100 milyar Dolar sermayeyle faaliyetlerine başlayacak olan Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın kurulmasının temelinde, dokümantasyon olarak, Asya bölgesinin 2020 yılına kadar ihtiyaç duyduğu yaklaşık 8 trilyon Dolarlık altyapı yatırım gereksiniminin karşılanması yer alıyor. Bununla birlikte hiç şüphesiz ki elinde 3 trilyon Dolar bulunan Çin için temel gaye, devasa üretim kapasitesi için sürdürülebilir pazarlara sahip olmak, bölge ülkeleri üzerinde yaratacağı kontrol mekanizmasıyla yavaşlayan büyümesini canlandırmak ve küresel çerçevede ticaret üstünlüğünü tekeline almak.
Gelelim sistemin son halkasına… SWIFT’e karşı CIPS, yani Çin Uluslararası ödeme/transfer sisteminin devreye alınması! Bu sayede para transferinde ABD’nin hakim olduğu, batıya dayalı sistem terk edilebilecek. Kredi kartı konusundaysa Çin, MasterCard ve Visa’ya karşı çoktan kendi sistemi UnionPay’ı devreye almış durumda. Hatta Rusya, Ağustos 2014’de UnionPay’e geçti bile! CIPS’in ise altyapısının hazır olduğunu, Çin bankalarında denemelerinin başladığını, 2015 sonuna doğru ise bu sistemin küresel kullanıma sunulacağını biliyoruz. Rusya ise CIPS’i kabul edecek ilk ülke durumunda.
İşte özetlediğimiz tüm bu hamlelere bakarsak,
Daha doğrusu başımızı FED, ECB, Dolar vb. gibi olaylardan kaldırabilirsek,
Fotoğrafın genelini görüp daha net anlayabileceğiz…
Değerli okurlar, Çin 2009’dan beri altın alıyor ve şu an Çin’in altın rezervi ne durumda bilemiyoruz.
Bu saydığımız oluşumların son basamağında ise, dediğimiz gibi, Dolara karşı yeni bir küresel silah, yani yeni bir para biriminin oluşturulması var.
Çin Yuan’ı, şu an dünya uluslararası ticaretinde en çok kullanılan beş para biriminden biri…
Ancak benim bahsettiğim bundan daha fazlası.
Çin’in kontrol altına almak istediği ekonomik bölge veya bölgelerde ülkeler tarafından kabul edilecek, varlıkların fiyatlanmasında Dolar yerine kullanılacak, uluslararası borç hareketlerinde esas teşkil edecek ‘yeni bir para birimi’nden bahsediyorum…
Bunun adı Yuan’da olabilir veya farklı bir isimde alabilir… Ama işin buna gideceği çok net!
O halde gelin düşünelim…
Bu soğuk savaş sürecinde Dolar ne olacak?
Yarın öbür gün Çin ve Rusya arasındaki petrol ve gaz ticaretinin bu yeni para birimiyle yapılacağı ve petrolün Çin kontrolündeki borsada bu yeni para birimiyle belirleneceğini söyleseler bu soruya cevabınız ne olur? Emin olunuz ki önümüzdeki süreç zarfında sorular soruları doğuracaktır…
Ancak Dolar ilerleyen süreçte karşısında ciddi bir rakip bulacaktır.
Belki de Doların artırılması da tesadüf değildir…
Bu savaşta Çin’e karşı elini güçlendirmek isteyenler Dolar silahına modifikasyon yapıyor ve “Madem zamanı gelince Dolar değer kaybedecek, bari tepe noktasından düşüş yaşansın!” diyor olabilirler.
Lakin 10 metre yerine 100 metreden düşmek ‘ölümcül’ olabilir!
Kur savaşları mı?
Hayır! Soğuk savaş başlamıştır!
Dünya ekonomisi radikal değişikliklere, dalgalanmalara gebedir.
Bugün güçlü olan Euro bir anda kalp krizi geçirebilir.
Petrolün Dolar fiyatı bir anda önemini kaybedebilir…
Var olan ekonomik sistem içerisinde tüm ekonomik yorumlar bir anda değersizleşebilir!
Tüm ekonomi çevresine sesleniyorum…
Günümüz ekonomik sisteminin sunduğu günlük gelişmeleri biraz da olsa bir kenara bırakalım.
Oturup, Türkiye’nin bu hamleler içerisinde ne şekilde yer alması gerektiğini tartışalım…
Yoksa ‘çok geç’ kalabiliriz!
Twitter: @SonerGokten