Uluslararası kurumlar dünya ekonomisini ve küresel ticareti
etkileyen riskleri veya tehditti; Küresel iklim
değişikliği,
Siber güvenlik tehdidi,
Jeopolitik istikrarsızlık olarak açıkladı.
Küresel virüs salgını covid 19 dünya ekonomisi ve küresel
ticareti derinden sarstı. Ülkemizde yaşanandan nasibini aldı.
Bugünlerde de Orta Doğu'da tüm dünyayı ateşe verebilecek ölçüde
ağırlaşan jeopolitik gerginlik ve yüksek tansiyon, Rusya-Ukrayna
Savaşı'nın sürekliliğe dönüşmesi dünya ekonomisi ve küresel ticaret
bakımından büyük tehdit.
Küresel ve bölgesel jeopolitik gerginliklerin derinleşmesi,
Çatışma alanının yaygınlaşması, Küresel emtia fiyatlarının seyrine
yönelik bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle, küresel enerji
fiyatlarında da küresel kıymetli maden, metal fiyatlarında da hatta
küresel tarım, gıda fiyatlarında da dalgalanma aralığı
genişleyebilir. Dünya merkez bankalarını açmaza düşüren nokta tamda
burasıdır.
Küresel ve bölgesel jeopolitik tehdit ve belirsizliklerin üretim,
ticaret, ihracat ve yatırımlar üzerindeki negatif etkisini bertaraf
etmek üzere para politikasında yeni bir rotaya mı yönelmek
gerekir,
Yoksa, yeniden hızlanabilecek küresel enflasyon köpüğü nedeniyle
ihtiyatlı mı olmak gerekir?
Küresel piyasalarda gözlenen dalgalanma, diğer risk
başlıklarıyla karşılaştırıldığında yansıma daha da çarpıcı
olacaktır.
Dünyanın önde gelen ekonomileri güvensizlik sorununu
hissettirdiğinde bütün umutları yok etmekle kalmayacak küresel
ticareti tehdit edecektir. Ekonomiye yön veren küresel
ülkeler arasında karşılıklı güvenin yeniden tesisi ekonomiyi
güçlendirecektir. Ekonominin dinamikleri güçlenemezse
karanlık olma riski giderek artacaktır. Küresel ve bölgesel
jeopolitik parçalanma derinleşmeye devam ederse dünya
ekonomisi küresel borç girdabına girecektir.
Yapay zekâ alanındaki
gelişmeler siber güvenlik tehdidini derinleştirdi.
Küresel göç ve yaşlanmanın küresel nüfus ve istihdam
üzerindeki olası etkilerini de dikkate almak gerekir.
Küresel ekonominin bu kırılgan yapısı aynı zamanda
toplum sosyolojisini hatta toplum psikolojisini olumsuz
etkilemektedir.
Ekonominin dinamiklerinden koparak günümüz insanının
“sosyalleşme” olarak gördüğü dinamiklerden İnsagram’a bakacak
olursak
Açıldı…
İnstagram bir bakıma kültür endüstrisinin yansımasıdır.
Rasyonel biçimde inşa edilenin maksadını aşarak metalaşarak
alınabilir, ulaşılabilir kıvama gelmesidir.
İnstagram'ın açılmasıyla birlikte sokaklar,
caddeler ve tatil yerleri yoğunluk katsayısına ulaşmış. Bir
haftadır beğeniden like’tan uzak olanların dengesi şaşmıştı. Bu
defa da yoğunluk psikolojik danışmanlara sıçramıştı. Mutlu sonla
sonuçlanmış gibi duran bu trajik manzara pek çoğumuzun medya
bağımlılığını ortaya koymuştur. Sorsanız topluma büyük oranda bu
bağımlılığı kabul eden olmaz.
Değişik bir sosyolojiye sahibiz. Bu ülkede kimse BİM markete
gitmez, kimse LC Waikiki’den alışveriş etmez. O zaman bu
işletmelerin kasaları önündeki kuyruklarda kim var?
Instagram ekrana bağımlı hale getiriyor insanları. Dünyanın her
yerinde insanlar telefon ekranıyla hipnotize ediyor.
Bu ve benzeri platformlar toplumu körüklemeye devam ediyor.
İngiltere’de Southport kentinde 29 Temmuz'da 17 yaşındaki
saldırganın 3 çocuğu öldüğü, 8'i çocuk 10 kişiyi de yaralandığı
bıçaklı saldırının ardından ülkede ırkçı protestolar başlamıştı bu
olaylar bu kadar hızlı yayılmasa infialler bu denli olamaz.
Sosyal medyada saldırganın göçmen ve Müslüman olduğu
iddiaları yayılmaya başladı. Camiler yakıldı, Müslümanların,
göçmenlerin evleri basıldı. İşyerleri yağmalandı.
Sonrasında saldırganın Hristiyan olduğu yanlış bilgi verildiği
açıklandı.
Ama nafile olan olmuştu…
Bu olay özelinde tepkiler hâlâ artarak devam ediyor. Çünkü
insanları infiale sürükleyecek, teyite muhtaç bilgiler ve iddialar
kontrolsüzce yayılmıştır.
İnstagram bireye biricik olmayı öğretiyor. Bu
biricik olma hali beğenilmeye yol açıyor. Öyle ki bu biricik olma
hali ortadan kalkınca kendilerini duygusal boşlukta hissedenlerin
sayısı hiç de az değil. Oysa herkes kendi dünyasında biricik zaten
onaya, beğeniye, like ne gerek var. Düşük yaşam motivasyonuna kadar
götüren bu bağımlılık birey tarafından kontrol altına
alınmalıdır.
Aksi takdirde toplum yapısındaki erozyon önlenemez. Kültür
erozyonu gelenek ve değerleri önüne kattı sürüklüyor.