Ekonomi dergisinin Babacan sevgisi
Abone olEkonomi dergisi The Economist'in son sayısında yer alan 'Babacan Mucizesi' başlıklı makalede hem Türkiye ekonomisi değerlendirildi hem de Babacan'a methiyeler dizildi.
İngiltere'nin saygın ekonomi dergisi The Economist, bir zamanlar
umutsuzca konuşulan ülke olan Türkiye'nin artık gerçekleştirdiği
ekonomik mucizelerle anılmaya başlandığını yazdı. Derginin son
sayısında yer alan Ankara kaynaklı ve 'Türkiye'nin Büyüyen
Ekonomisi', 'Babacan Mucizesi' başlıklı makalede, Türkiye
ekonomisinde yaşanan gelişmeler, Devlet Bakanı Ali Babacan
değerlendirmesiyle birlikte verildi. Babacan'ın 1994 yılında daha
27 yaşındayken Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin danışmanı olarak
Dünya Bankası'yla masaya oturup pazarlık yaptığını ve ihalelerde
milyonlarca dolarlık indirim sağladığını hatırlatan Economist,
'Babacan'ın kamu kaynaklarını etkin kullanma birikimi, Türkiye'yi
2001 Krizi'nin etkilerinden çıkarmakta yardımcı oldu'
değerlendirmesinde bulundu. Türkiye ekonomisinin 2004 yılını
'sağlıklı' verilerle geçirdiğini kaydeden Economist dergisi, gayri
safi yurtiçi hasılanın yüzde 8 arttığını, son 30 yılda ilk kez tek
haneli enflasyon rakamıyla tanışıldığını ve piyasalarda güvenin
yeniden sağlandığını yazdı. 'Bir zamanlar Türkiye'den umutsuzca
bahseden batılı bankacılar artık Türkiye mucizesini konuşuyor'
denilen makalede, Avrupa Birliği (AB) liderlerinin Türkiye'yle
üyelik müzakerelerini önümüzdeki Ekim ayında başlatma kararıyla
Uluslararası Para Fonu (IMF) ile 3 yıllık yeni bir stand-by
uzlaşması sağlanmasının ekonomideki iyimserliği daha da artırdığı
ifade edildi. Türkiye ekonomisiyle ilgili diğer olumlu gelişmeler
arasında 'Irak'taki savaşa rağmen 2004 yılının ilk 9 ayında turizm
gelirlerinin 12.6 milyar dolar ile rekor kırması' ve 'iflas
sınırına yaklaşan bankacılık sisteminin kamu kaynaklarıyla yeniden
yapılandırılması' gösterilen Economist'in makalesinde, ekonomide
kaydedilen gelişmeleri bazı yabancı temsilciler tarafından 'sessiz
devrim' olarak adlandırıldığı vurgulandı. Dergi, 'Kayıtdışı
ekonominin kontrol altına alınması' ve 'vergi sisteminin yeniden
yapılandırılması' yanında batılı ülkelere kıyasla istihdamın yüksek
olduğu 'tarımın rasyonel hale getirilmesini' gibi Türkiye'de
atılması gereken birçok adım bulunduğunu, ekonomiden sorumlu Devlet
Bakanı Babacan'ın da bunu kabul ettiğini yazdı. Türkiye'nin
özelleştirme yolunda arzulanan başarıyı sağlayamaması ve doğrudan
yabancı sermaye girişinin istenilen seviyeye çıkarılamaması
Ekonomist'in makalesinde dikkat çekilen diğer konular oldu. Kişi
başına düşen doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının Polonya'da 110
dolar, Macaristan'da ise 244 dolar olduğunu yazan dergi,
Türkiye'nin 8 dolar olan kişi başına düşen doğrudan sermaye girişi
rakamının bu ülkelerle kıyaslandığında düşük olduğunu ve işsizlikle
mücadele için her yıl 500 bin kişiye iş olanağı sağlanması
gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin gayri safi milli hasılanın
(GSMH) yüzde 74'ü seviyelerinde seyreden kamu borcunun, önemli bir
kısmı da kısa vadeli olması nedeniyle, çevrilmesinin önemini
anlatan Economist, borçluluk oranının düşürülmesinde GSMH'nin yüzde
6.5'i oranında sağlanan faiz dışı fazlanın önemine dikkat çekti.
'KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ' Economist'in makalesinde 'kabine değişikliği
söylentileri' de ekonominin geleceği ekseninde şöyle
değerlendirildi: 'Gelecek için en iyi güvence, siyasi istikrarın
devam ettirilmesi ve bazıları da bunun, zeki ve kesinlikle dürüst
Babacan'ın göreve devam etmesi anlamına geldiğini düşünüyor. Kabine
değişikliği söylentilerinin artmasıyla genç ve İngilizce'ye hakim
bir bakan olan Ali Babacan'ın AB ile müzakereleri üstlenebileceği
de gündeme geldi. Böyle bir görev değişikliğinden bazı düşmanları
memnuniyet duysa da, Babacan, karşılığında bazı taleplerle
karşılaşacağını bildiğinden İstanbul seçkinlerinin önerilerine
sıcak yaklaşmıyor. O, Ferragamo marka ayakkabılarıyla ve jöleli
saçlarıyla yarattığı imajın aksine, selefleri gibi gösterişe
meraklı biri değil. Eğer Babacan istemese de (şu anda bunun üzerine
düşünmek bile istemiyorum diyor) AB müzakerelerini üstlenmek
durumunda kalırsa, Türkiye, ekonomik reformlarını sürdürmek için
yeni bir şampiyona ihtiyaç duyabilir.' The Economist haberinde
Babacan'ın, 'kısa zamanda Başbakan Erdoğan'ın güvenini kazanmasının
bazı AK Parti üyelerinde kıskançlık yarattığı' ifadesi de yer
aldı.