Ekonomi büyüdü, işçi yoksullaştı
Abone olÜretimde verimlilik artarken, buna karşın yaşan koşullarında ise bir iyileşme olmadı.
DİSK’in araştırmasına göre, ekonomik büyümeye karşılık, istihdam
ve gelir verilerine yansıma sınırlı kaldı. DİSK’in araştırmasına
göre, ekonomideki büyüme, tüketim, gelir, istihdam, işsizlik gibi
verilere yansımadı. Üretimde verimlilik artarken, emekçiler daha
uzun süre çalışmak zorunda kaldı. Buna karşın yaşan koşullarında
ise bir iyileşme olmadı. DİSK Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR)
tarafından hazırlanan “Büyüyen Ekonomide Kim Kazanıyor”
araştırmasında büyüyen bir ekonomide, istihdamın artması ve
işsizliğin azalması beklenirken, DİE verilerinin bunun tersini
ortaya koyduğu kaydedildi. Ekonominin 2002’de yüzde 8’e, 2003’te
ise yüzde 6’ya yakın büyümesine karşın sonuçların istihdam üzerinde
olumlu bir etki yaratmadığına işaret edildi. Son iki yılda hem
istihdamın azaldığı hem de işsizliğin arttığı kaydedilen
araştırmada, eksik istihdam edilenlerin de eklenmesiyle işsizlik
oranının ülke genelinde yüzde 15’e ulaştığı vurgulandı. Ekonomik
büyümeyle birlikte gelir ve tüketimin artacağı yönündeki
beklentinin de doğru çıkmadığı kaydedilen araştırmada, 1987 yılı
fiyatlarıyla 2003 yılında 79 trilyon 862 milyar lira olan özel
nihaeitüketim harcamalarının 2000 yılındaki 80 trilyon 774 milyar
liralık düzeyi yakalayamadığı kaydedildi. Araştırmada, “Bu durum
bireylerin geçmişe göre daha az tükettiklerini göstermektedir”
denildi. Aynı şekilde istihdama dahil edilen nüfus artmasına
karşın, maaş, ücret ve yevmiyeli çalışanların elde ettikleri
gelirin de kriz öncesi değerini aşamadığı ve ücretlerin gerilediği
kaydedildi. Araştırmada, “Sonuç olarak ekonomik büyüme halka ne iş,
ne gelir, ne de daha fazla tüketim olanağı sağlamıştır. Büyüme,
halkın yoksullaşmasına eşlik etmiştir” görüşüne yer verildi.
Türkiye’de sadece emek gücünü satarak yaşayanların sayısının 10
milyon 700 bin dolayında olduğu, toplam istihdamın yarısını
ücretli, maaşlı, yevmiyeli ve arızi çalışanların oluşturduğu
kaydedildi. SOSYAL GÜVENCE ÇOK ZAYIF Araştırmaya göre, kayıt dışı
çalışan ücretli sayısının 4 milyon 500 bin kişiyi bulduğu
Türkiye’deki ücretlilerin yarısı sosyal güvenlikten ve iş
güvencesinden yoksun, sağlıksız koşullarda, düşük ücretle, uzun ve
düzensiz çalışma saatlerinde çalışıyor. Her kriz döneminden karla
çıkan işverenlerin 2001 yılının ilk çeyreğinde yaşanan krizleri de
“karlı atlattıkları”, kaybedenlerin ise her zamanki gibi işçiler
olduğu savunuldu. Ekonomide son iki büyüme yılının ücretle
çalışanlara yaramadığı, ücretlerin 2001 yılındaki krizden bu yana
yüzde 30 gerilediği vurgulanan araştırmada, imalat sanayinde
çalışan işçilerin sayısında değişiklik olmazken, verimliliğin yüzde
30 arttığı belirtildi. Araştırmada, “Son iki yılda imalat sanayinde
yatırımların çok sınırlı olduğu düşünülürse, verimlilik artışının
arkasındaki tek neden işçilerin daha fazla çalıştırılmasıdır”
denildi. Haftalık yasal çalışma süresinin 45 saat olduğu
anımsatılan araştırmada, özel sektörde bu sürenin 56 saate
ulaştığına dikkat çekildi. Bazı sektörlerde ve özellikle kayıtdışı
alanda bu ortalama süreye asıl alınacak günlük çalışma süresinin 11
saati bulduğuna işaret edilerek, bu sayıların verimlilik artışının
gerçek nedenini de ortaya koyduğu belirtildi. DİSK araştırmasında,
krizden bu yana hemen tüm sektörlerde saat ücretlerinin düştüğü
belirtilirken, çimento ve seramik sanayinde çalışan emekçilerin
saat ücretlerindeki yüzde 35’lik düşüşle en çok kaybedenler olduğu
bildirildi. Kaynak: NTV-MSNBC