Ekmeleddin İhsanoğlu kimdir? Ekmeleddin İhsanoğlu babası ve Mısır yılları
Abone olMuhalefetin çatı aday olarak göstereceği Ekmeleddin İhsanoğlu kimdir? Ekmeleddin İhsanoğlu'nun babası kimdir? Ekmeleddin İhsanoğlu Mısır yılları...
"Türkçe'yi hafif Arap aksanıyla
konuşan zarif bir Türk, Ekmeleddin İhsanoğlu. Dostları ona
kısaca Ekmel Bey derler."
Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı seçimi için çatı aday olarak göstereceği Ekmeleddin İhsanoğlu için bu satırları Aksiyon dergisi yazarı Beşir Ayvazoğlu yazmıştı.
1943 Kahire doğumlu olan İhsanoğlu aslında Yozgat kökenli bir ailenin oğlu. Babası İhsan Efendi, Yozgat'ta başlayıp İstanbul'da devam ettiği tahsilini Ezher Üniversitesi'nde tamamlamak için, 1924 yılında, Mehmed Akiri de taşıyan gemiyle Mısır'a gitmiş ve orada Rodoslu bir Türk ailesinin kızı olan Seniye Hanım'la evlenmiş. Rodos, yakınlığı dolayısıyla, asrın başlarında Mısırlı Türk aristokrasisi tarafından sayfiye olarak kullanılmaktadır. Seniye Hanım'ın teyzesi ve ablası yazları Rodos'a tatil için gelen Mısırlı Türk ailelerine gelin giderler. Bu güzel ada İtalyanlar'ın eline geçince, Seniye Hanım'ın ailesi, tabii olarak iki kız verdikleri Mısır'a sığınmayı tercih edecektir.
EKMELEDDİN İHSANOĞLU'NUN BABASI
İhsan Efendi, Ezher'den mezun olduktan sonra, kraliyet sarayının
Osmanlı Arşivleri Bölümü'nde görevalır. Bir yandan da Sultan Mahmud
Medresesi'nde müderris ve yönetici olarak çalışmaktadır. 1951
yılında kurulan Ayn Şems Üniversitesi'nin Şarkiyat Bölümü Türk Dili
ve Edebiyatı Kürsüsü'nü de İhsan Efendi kurmuş ve ölümüne kadar
(1961) burada görev yapmıştır. 1952 ihtilalinden sonra, saraydaki
görevinden ayrılarak Milli Kütüphane'nin Şarkiyat Bölümü'nde
çalışmaya başlayan ve burada Türkistanlı Nasrullah Tırazi ile
birlikte dört ciltlik Osmanlı Yazmaları Kataloğu 'nu hazırlayan
İhsan Efendi'ye, Demokrat Parti döneminde Menderes tarafından
dolaylı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı teklif edildiğini
biliyoruz.
MEHMET AKİF ERSOY'UN YAKIN DOSTU
Mehmet Akif, Mısır'da kaldığı sürece en büyük yakınlığı Yozgatlı İhsan Efendi'den görmüştür. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun anlatımına göre, babasıyla Akif arasındaki dostluğun çok derin. Bunun nedeni ise karakter bakımından birbirlerine çok benzemeleri.
Nitekim Akif, yayılmasını istemediği Kur'an-ı Kerim tercümesini ondan başkasına emanet edememiştir. Ekmel Bey, Akif'in ölümünden yedi yıl sonra doğar; ama doğduğu ev, onun hatıralarıyla doludur. Mısır'da yaşayan ve Kahire'ye okumak için gelmiş Türkler bir araya geldiklerinde hep büyük şairden söz eder ve şiirlerini okurlar. İhsan Efendi, doğduğu günden itibaren kulakları Akif adıyla ve onun şiirinin sesiyle dolan küçük Ekmel'in edebi Türkçe'yi en iyi şekilde öğrenmesi için bütün gayretini göstermektedir.
SAATLİ MAARİF TAKVİMİ
Ekmel Bey, çocukluğunda Saatli Maarif Takvimi'nin çok önemli bir
yeri olduğunu, takvim yapraklarının arkasındaki beyitleri,
dörtlükleri, atasözlerini, yemek tariflerini babasıyla birlikte
okuyup Arapça'ya çevirdiklerini, daha sonra bunu kendisinin tek
başına yaptığını söylüyor.
Esasen evde hep Türkçe konuşulmaktadır. Bu bakımdan anadilini
öğrenme konusunda hiç sıkıntı çekmeyen küçük Ekmel, zamanla Saatli
Maarif Takvimi'nden babasının kütüphanesindeki kitaplara geçer ve
Hamid, Namık Kemal, Fikret, Akif, Rıza Tevfik, Yahya Kemal gibi
birçok önemli Türk şair ve yazarım okur.
Süleyman Şevket'in Güzel Yazılar adlı antolojisindeki metinleri
de okuya okuya adeta ezberlemıştır.
Mısır'da, Ekmeleddin Bey'in yakından tanıdığı son Osmanlı nesli,
Devlet-i Aliyye'nin batış yıllarını bütün acılarıyla yaşamış bir
nesildir. Mensup oldukları köklü kültürü bütün incelikleriyle ifade
eden bir yaşama üslubuna, davranış Mabına ve konuşma tarzına sahip,
çok kültürlü, çok dil bilen, genişufuklu, olgun, derinlikli, seçkin
insanlar. Herkesten saygı görseler de, hep bir hüsran duygusu
içindedirler. Ne maddi imkanları vardır, ne teşkilatları. Gözleri
her zaman daüssıla duygusuyla buğulu, za. man içinde kaybolup
gitmeye mahkum bir nesil. Üstelik Nasır rejiminin ağır baskısını
yaşamış, Mısır'ın düştüğü bütün felaketleri Osmanlı'ya bağlayan
ırkçıların insafsızca suçlamalarına hedef olmak talihsizliğine de
uğramışlardır.
MISIR'DAKİ TÜRKLER İÇİN ZOR GEÇEN YILLAR
Ekmel Bey, Mısır'da yaşayan Türkler için çok zor geçtiğini söylediği 1950'li yılları, Hidiv ısmail Paşa tarafından kurulan ve Kahire'nin en iyi liselerinden biri sayılan Hidiviye Lisesi'nde yaşar.fakat başarılı bir öğrencidir, geleceğe dair ümitleri vardır ve süper güçlerin uzay yarışını heyecan ve tecessüsle takip ederken fen bilimlerine büyük bir ilgi duymaya başlamıştır. Bunun için liseyi bitirince hiç tereddüt etmeden Ayn Şems Üniversitesi Fen Fakültesi'ne yazılır. Ne var ki, aynı yıl, babasının ölümüyle derinden sarsılacak, üstelik ailenin bütün yükü omuzlarına binecektir. İhsan Efendi Mısır vatandaşlığına geçmediği için Seniye Hanım'a emekli maaşı bağlanamaz. Böylece çalışmak zorunda kalan Ekmeleddin, babasının da görev yaptığı Milli Kütüphane'de iş bularak Türkçe yazma ve basma kitapların kataloglanmasında Nasrullah Tırazı ile birlikte çalışmaya başlar (1962-1966).
1970 yılında, master'ını tamamlayan Ekmel Bey, artık Mısır'daki misyonunu tamamladığını düşünerek annesi Seniye Hanım'ı alıp o güne kadar hiç görmediği anavatana gelir ve doktora.&ını yapacağı Ankara Üniversiiesi Fen Fakültesi'nde göreve başlar. İki yıl sonra da Prof. Dr. Emin Bilgiç'in kızı eczacı Füsun Hanım'la hayatını birleştirir.