Ekmel Beyi aday gösteren..”
Abone olAK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, CHP ve MHP’nin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun değiştirilip değiştirilemeyeceğine ilişkin,...
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, CHP ve MHP’nin
çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun değiştirilip
değiştirilemeyeceğine ilişkin, “Ekmel Beyi aday gösteren Devlet Bey
ve Kemal Bey değildi zaten. Eğer bundan vazgeçebiliyorlarsa
özgürleşmeleri anlamına gelir ki bu bana ihtimal dahilinde
gözükmüyor” dedi.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Tayyar, TGRT Haber kanalında İhlas
Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın
gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine
ilişkin yapılan hazırlıkları anlatan Tayyar, “Seçilmiş bir
Cumhurbaşkanının geçmiş parlamentodan seçilmiş cumhurbaşkanlarından
farklı olarak kamuoyuna vereceği bir gelecek projeksiyonu var.
Bizim daha öncede açıkladığımız 2023 hedefi var. Kanaatimce sayın
Başbakanımız adaylığını açıkladıktan sonra seçim kampanyasında 2023
Türkiyesini anlatacak. Bir temel hak ve özgürlük alanlarını
genişleten geniş bir manifesto sunumu yapılacak. Yeni bir Türkiye
tasavvurunu anlatacak. Artık eski Türkiye geride kaldı. Nasıl bir
Türkiye hedefliyoruz. Neyin peşindeyiz. Yeni Türkiye ve yeni
Türkiye’nin dünyadaki rolüne ilişkin bir gelecek tasavvuru içeren
bir manifestoyla sahaya çıkacağını düşünüyorum. Bu hepimizi
kavrayan ve kuşatan bir söylem olarak diye düşünüyor. Bununla
ilgili çok ciddi bir hazırlık yapılıyor” diye konuştu.
“EKMEL BEY DEYİNCE DALGA GEÇİYORMUŞUZ GİBİ ALGILIYORLAR. BÖYLE
ALGINLANMASIN”
CHP ve MHP’nin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun seçim sürecinde
CHP’nin manifestosunu mu, neleri anlatacağının sorulması üzerine
Tayyar, şunları söyledi:
“CHP’lilerin ifadesiyle Ekmel Bey, kendisi de zaten aynı şeyi
söylüyor. Ondan sonra Kemal Kılıçdaroğlu, Akif Hamzaçebi gibi
CHP’nin Genel Başkanı, Grup Başkanvekilleri ‘Ekmel Bey’ demeye
başladılar. Bizde Ekmel Bey deyince dalga geçiyormuşuz gibi
algılıyorlar. Böyle algılanmasın. Kemal Bey nasıl ifade ediyorsa
çatı adayı belirleyen iki aktörden birisi olarak Ekmel Bey diyor
bizde Ekmel Bey diyoruz. Ekmel Bey, İslam Konferansı Örgütünde
nasıl yönettiyse, nasıl davrandıysa, onları anlatacaksa durum hayli
facia gibi gözüküyor. Herhalde şunu söylemeyecek; ‘Ben orda 57
İslam ülkesi arasındaki koordinasyonu sağlamakla görevliydim ama
Mısır’dakine darbe diyemedim. Karşımda İsrail vardı, Amerika vardı,
Suudi Arabistan vardı. ben birde onları çok seviyordum zaten aramda
çok iyi. Onun için karşı çıkamazdım ya da Suriye’de ki sıkıntı
büyük. Ben yine genel sekreter olarak devreye giremedim. Amerika
karşımdaydı, İsrail karşımdaydı.’ Herhalde bir söylem geliştiremez.
Ne anlatacak. Esadsız bir geçişe karşı çıkacaksınız, Esadlı bir
formül savunacaksanız Suriye’de. 160 bin insan katledilmiş.
Öldürülen Müslümanlar. Mısır’da yine binlerce insan katledilmiş.
Kalkıp ne söyleyebilirsiniz.”
“10 AĞUSTOS’TA BU MESELENİN BİTECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”
CHP Milletvekili Binnaz Toprak’ın yapmış olduğu açıklamaya değinen
Tayyar, “Diyor ki; ‘Aslında bize uygun bir aday. İslamcı değil,
solcu’ diyor. Bunu sürekli izah etmeye ihtiyaç duyuyorlar. Yine
Kemal Kılıçdaroğlu adayı tanıtırken, Kahire doğumlu olması
nedeniyle kamuoyunda oluşan tepkiyi hafifletmek için, Yozgatlı
olduğuna gönderme yaptı. Bunları toplum artık yutmaz. Millet
gerçekten bilinçlendi. Okuyor, araştırıyor. Bugün yıllarca milleti
aşağılayarak, oy alamadıkça da yine aşağılayarak devam eden
kesimlerin şimdi böyle bir Bozok Yaylası retoriğini bu milletin
yutmayacağını düşünüyorum. Onun için her şey ortada. İşi son derece
zor öyle gözüküyor. Kendisine aday gösterenlerin tabanından da
ciddi bir şekilde oy kayması olacak. en azından sandığa
gitmeyebilirler. Bize oy vermeseler de. Onun için ilk turda 10
Ağustos’ta bu meselenin biteceğini düşünüyorum” değerlendirmesinde
bulundu.
“KEMAL BEY’İN SEÇİM YÜZÜ GÖRMEYECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”
Ekmeleddin İhsanoğlu’nda değişikliğe gidilip gidilmeyeceğinin
sorulması üzerine Tayyar, şunları söyledi:
“Öyle bir ihtimalden söz ediliyor ama bana çok zor geliyor. Çünkü
Ekmel Beyi aday gösteren Devlet Bey ve Kemal Bey değildi zaten.
Eğer bundan vazgeçebiliyorlarsa özgürleşmeleri anlamına gelir ki bu
bana ihtimal dâhilinde gözükmüyor. İşler iyice zorlaşır. Zaten
zorlaştı da. Kemal Bey 5 yılda 4 defa seçim kaybetmiş. Devlet Bey
10 yılda 8 defa seçim kaybetmiş. Tek tek muhatap oldukları
seçimlerde sürekli hüsrana uğramışlar. Şimdi güçlerini
birleştirmişler. Birlikte savaşa girmişler. Bir aday göstermişler
cumhurbaşkanlığı seçiminde. Ortak adayla seçime giriyorlar.
Güçlerini birleştirdiler. 30 Mart’ta da kesim olarak birleştirdiler
ama sonuçta hepsi ayrı aday çıkarmışlardı. Şimdi seçimi
kaybettikleri andan itibaren ben cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra
Kemal Beyin seçim yüzü göremeyeceğini düşünüyorum. Seçimler normal
zamanında yapılırsa 2015 Haziran ayında yapılırsa CHP yeni genel
başkanınla seçime gide. MHP’deki delege yapısı farklı. O yüzden
kesin bir şey söylemek çok zor. Devlet Bey de artık o koltuğu
koruyamaz hale gelir. O da seçimden sonra gider. Cumhurbaşkanlığı
seçiminden sonra Türkiye’nin gündemine erken bir seçim gelir.
Partiler kongre yapacak vakit bulamazlarsa o zaman ikisi de seçime
iki liderle girebilirler. Erken seçim sürprizi hariç olmak üzere
normal bir zamanda yapılacak seçimde ben Kemal Bey’in seçim yüzü
görmeyeceğini düşünüyorum.”
“SİZ ORDA 5 DAKİKADA NEYİN MUTABAKATINI SAĞLAYACAKSINIZ”
Devlet Bahçeli’nin İhsanoğlu ismini daha önceden bildiği ve
Kılıçdaroğlu’nun bu ismi formalite icabı götürdüğü söylentilerinin
sorulması üzerine Tayyar, “Bu işler böyle olur zaten. Önceden bir
mutabakat sağlanmazsa Genel başkan alıp götürmez. Siz orda
5dakikada neyin mutabakatını sağlayacaksınız. Bunlar oturulmuş,
kararlaştırılmış ondan sonra şekli olarak usül yerine getiriliyor.
Bir gün önce televizyonlar haber yapmaya başladı. Aday bugün
açıklanacak diye. Bir gün önce. Önceden mutabakat olmadan teklif
götürülmez. Bir de reddettiklerini düşünün. Sağlama alınır. Sonra
teklif götürülür. 16 Haziran’da mı olmuştur sonra mı bilemem.
Önceden bildiği kesin” diye konuştu.
Başbakanın dün İstanbul’da yaptığı “Bizim davamız bir insanlık
davasıdır. Efendim dengeler deniliyor. Batsın dengelerin senin.
Dengeler uğruna yüz binler ölüyor hala” açıklamalarının sorulması
üzerine Tayyar, şunları söyledi:
“Biz milletvekilleriyle istişare toplantılarında da sayın
Başbakanımızın katıldığı zaman zaman iyi niyetle gündeme getirilmiş
kaygılar oldu. Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal, Köşk’e
çıktıktan sonra ANAP’ta hızlı bir çöküş başladı. Acaba benzer bir
çöküş AK Parti içinde mümkün olabilir mi? Ben kendimde olmak üzere.
Bazı arkadaşlar o toplantıda konuştular. Dile getirdiğim tez şuydu;
bir defa AK Parti ve Anavatan Partisini aynı kefeye koyarak tartmak
doğru değil. Anavatan partisi bir dava partisi değil. toplama bir
partiydi ama güzel işler yaptı. Ancak Anavatan Partisi Turgut
Özal’ın liderliğinde çöküşe geçmişti. 1983 yılında yüzde 45 oyla
sahneye çıktı. 1987 ilk genel seçimlerinde oyu yüzde 36’ya düştü.
Cumhurbaşkanı olduğu zaman Turgut Özal’ın gerisinde yüzde 45’ten,
yüzde 21.75’e düşmüş bir siyasi parti bıraktı. Oysa AK Pati
açısından durum farklı. 2002’de yüzde 34,5 oy almışsınız. En son
genel seçimde oyunuz yüzde 49,9’a. En son yerel seçimde aldığınız
oy yüzde 45,5’e çıkmış. Tarihi bir olaya imza atmışsınız. Bugün
Sayın Başbakanımız Cumhurbaşkanı olursa eğer geride çöken inişe
geçen bir parti değil, oyunu sürekli artıran aynı zamanda toplama
değil bir dava partisini geride bırakıyor ama elbette ki lider
önemli. Dün konuşmasında bazı ip uçlarını verdi. Bu hareketin
Selçuklu’dan günümüze devam eden bir büyük misyonun davanın
olduğunu söyledi. Dolayısıyla AK Parti olmasa bile, nasıl ki biz
geçmişte bu davanın temsilcilerinden bu bayrağı teslim aldık AK
Parti olarak yolumuza devam ettik. Bundan sonra AK Parti olmasa
bile ama aynı davayı aynı misyonu güden anlayışla yeni isimler
çıkar ve yoluna devam eder. Böyle bakmak gerekir dedi. Burada bir
parti kimliğinden ziyade kökü yüzlerce yıl geriye giden büyük bir
misyonu ve davayı işaret ediyor. Eğer siz meseleye dava olarak
bakarsınız, bir misyon olarak baktığınızda o zaman kaygılanmanıza
gerek yok. O zaman ne olur. Sayın Başbakanımız yukarı çıktığında
biri bayrağı alır ve devam eder. Elbette Recep Tayyip Erdoğan bu
partinin çok önemli bir figürüdür, önemli bir karakteridir, kurucu
lideridir ama şu unutulmasın, Recep Tayyip Erdoğan partiyi terk
edip gitmiyor. Yukarıya Çankaya Köşkü’ne çıkacak çıkacaksa. Dün
önemli bir mesaj daha verdi. Biz insanız. Yarın başımıza ne
geleceğini nerden bilebiliriz. İsmini kilitlerseniz, partiyi
kurumsallaştırmasınız, meseleyi bir dava olarak görmezseniz yarın
hak vaki olduğu zaman ne yapacaksınız. O zaman darmadağın
olursunuz. Recep Tayyip Erdoğan önemli bir karakter doğru. Eğer biz
Erdoğan’ı seviyorsak ona güveniyorsak onunla bu memleketin çağ
atladığını düşünüyorsak, Recep Tayyip Erdoğan bu partinin başından
ayrıldıktan sonra o zaman bu davaya en az onun kadar sahip
çıkacaksın. Kaygılanmana gerek yok. En az onun kadar koşacaksın. En
az onun kadar dik olacaksın, kararlı olacaksın. Bunu yaptığın zaman
endişeye niye kapılıyorsun.”
“BİRAZDA SİZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’I TAŞIYIN”
Partiyi Erdoğan’ın 13 yıldır tek başına sırtında taşıdığını ifade
eden Tayyar, “Birazda siz Recep Tayyip Erdoğan’ı taşıyın. Bir 13
sene taşıyın bakalım. Bir 10 sene siz taşıyın” dedi.
Başbakan Erdoğan’ı kredi kartı gibi görüp kolaycılığa kaçmanın
yanlış olduğunu anlatan Tayyar, “Artık herkesin en az Tayyip
Erdoğan kadar çalışacağı. Taşın altına elini koyacağı bir sürece
giriyoruz. Eski kolaycılıktan herkesin kaçınması gerekir. 13 yıl
boyunca Recep Tayyip Erdoğan bu partiyi sırtında taşıdı. Biraz
müsaade edin siz taşıyın” diye konuştu.
Tayyar, “Sayın Başbakanımızda ilginç bir özellik var. Bütün
toplantılarda tek tek konuşanın kimliğine bakmaksızın ismini yazar
ve not alır. Sadece son 1 yıl içinde 3 tane ajanda tükettiğini
biliyorum. Alışkanlığı olduğunu ifade ettiler. Siyasete ilk
başladığı yıllardan itibaren not aldığını ifade ettiler. Benim
hoşuma giden bir şey. Düşünün ki böyle bir diktatörümüz var.
herkesin görüşlerini not alan, onlara değer veren bir diktatörümüz
var. Bundan da gurur duyuyorum. Diğer taraftan da önüne gelene el
öptüren genel başkanlarımız var. Kolay kolay el öptürmez Başbakan”
şeklinde konuştu.
“ONUN İÇİN SAYIN BAŞBAKANIMIZIN MUTLAKA ADAY OLMASI GEREKTİĞİNİ
DÜŞÜNÜYORUZ”
Gidenin arkasından ağlama lükslerinin olmadığını kaydeden Tayyar,
“Biz bu ülkenin geleceğini düşünmek zorundayız. Bunun için de sayın
Recep Tayyip Erdoğan’ın mutlaka aday olması gerektiğini
düşünüyoruz. Çünkü seçilmiş bir cumhurbaşkanı vesayet rejimine
indirilmiş en ağır darbedir. Seçilmiş cumhurbaşkanı Türkiye’nin
geleceği projesidir. Seçilmiş cumhurbaşkanı Türkiye’nin gelecek
projesidir. Seçilmiş cumhurbaşkanı bir yeni sistem arayışının
işaret fişeğidir. Seçilmiş cumhurbaşkanı her şeydir. Türkiye bu
meselede geri adım atarsa Allah korusun çok şey kaybederiz diye
düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan yerine Ekmeleddin İhsanoğlu’nun karşısına başka
bir ismin çıkarılıp çıkarılmayacağı sorusuna Tayyar, şunları
söyledi:
“Şu düşünceyi dile getirenler de oldu. Bunun arkasında Amerika
varsa Suudi Arabistan varsa İsrail varsa bunlar büyük kampanya
yürütür. Acaba Tayyip Bey çıkmasa da Abdullah Gül’ü mü çıkarsak
diye bazı yerlerde konuşmalar oldu. Bu doğru. Hatta Köşk’e
yakınlığıyla bilinen bir yazarda bunu ima eden yazılar yazdı. Bunu
da biraz Tayyip Beyi adaylıktan vazgeçirme senaryosu olarak gündeme
getirdiler. Burada büyük bir tuzak var. bu tuzağı inşallah
bozacağız. Onun için Sayın Başbakanımızın mutlaka aday olması
gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca kendisini de çok bağladı. Bu
saatten sonra dönüşünün de olamayacağını düşünüyoruz. Elbette
verilmiş bir karar yok ama.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Kimin koltuk peşinde olduğunu
daha yakından göreceğiz. Partinin başına Ahmet gelmiş Mehmet
gelmiş, bunun tartışmasını yapmak davaya ihanettir. Biz şahısların
peşinden mi? Gidiyoruz’ ifadelerini değerlendiren Tayyar, siyasette
kritik anların olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Bir Gezi olayları yaşadık, herkes bir testten geçti. Bir 17 Aralık
operasyonu yaşadık, herkes bir testten geçti. Şimdi Başbakan’ın
yanında kim Başbakan’a ne kadar mesafeli biz bunları gördük kim ne
kadar risk alabilir bunların hepsini gördük. Gezi de bir turnusol
kağıdı gibiydi AK Parti için 17 Aralık operasyonu da bir turnusol
kağıdı gibiydi AK Parti kadroları açısından.”
“BAŞBAKANIMIZIN BU SON BİR YILLIK DÖNEMİ ÇOK İYİ GÖZLEMLEDİĞİNİ
ANALİZ ETTİĞİNİ VE NOTLARINI TUTTUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
‘Başbakan Erdoğan’ın kara defterine yazılan isimler var mı? 30
Ağustos’dan sonra AK Parti’de bir yenilenme olacak mı?’ sorusu
üzerine Tayyar, “AK Parti gezi süreci ile başlayan ve günümüze
kadar devam eden dönemde iki önemli badire atlattı. Hakikatten
sağlam durdu, dik durdu. Bazı isimler öne çıktı, bazı isimler bir
miktar geride kaldı. Ama Sayın Başbakanımızın bu son bir yıllık
dönemi çok iyi gözlemlediğini analiz ettiğini ve notlarını
tuttuğunu düşünüyorum. Yeni dönem bu dirençli, kararlı, güçlü
isimlerle yola devam edecektir diye düşünüyorum. Ben yeni genel
başkanın Sayın Başbakanımız ile aynı ruh çizgisinde olan isimle
yola devam edeceğini düşünüyorum. Sayın Başbakanımız kimi işaret
ederse o olur. Kadrolar mutlaka yenilecek, yeniler bu işin
doğasında var. Yeni Türkiye’yi oluşturan ve omuzlayan, sırtlayan bu
kadrolar. Dolayısıyla bu kadroların fikir dünyasında bir değişimlik
yok ki bir yeni AK Parti’den bahsedelim. Yeni diye bir şey olamaz
AK Parti var ve yola devam edecek. Partiler dinamik unsurlardır,
yaşayan unsurlardır çünkü gücünü toplumdan alırlar onun içinde
kendini sürekli yenilemek zorunda kalır. Politikaları da sürekli
olarak çağa ve şartlara uygun hale getirirler aksi halde toplum ile
arandaki mesafe açılır. Bir köklü değişimi gerektiren bir durum söz
konusu değil” diye ifade etti.
“DENGE ADAMLARIYLA YOLA DEVAM EDİLMEYECEK”
Tayyar, şunları kaydetti:
“Geziden alın 17 Aralık’tan alın günümüze kadar getirin bu çizgi de
sağlam duruş sergileyenlerin ağırlıklı yer aldığı bir yapı
alacaktır. Kalanların ben bu yeni yapıda şansının olmayacağını
düşünüyorum. Denge adamlarıyla yola devam edilmeyecek. Herkesi
idare eden isimlerle olmayacak. Herkesi idare etmeye kalkan bir
insanın asla dik durması asla mümkün değil. Taraf olacaksın, taraf
olmazsan bertaraf olursun. Doğrudan yana haktan yana taraf
olacaksın, bunun bir bedeli var sırtına yüklediği ağır bir yük var
bu doğru ama başka türlü de sen çağı tarihi değiştiremezsin,
Türkiye’yi geleceğe taşıyamazsın. AK Parti onun için 12 yıldır
ayakta onun bu kadar güçlü önemli devrimler yaptı. Bundan sonra da
bu devrimci kimliğini kaybetmek istemiyorsa aynı kararda devam
etmeli. O yüzden biz dengeci değil, gönül adamı insanlarla yola
çıkan bir siyasi hareket bu varlığını korumaya devam edecek.”
‘Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, böcek olayı davasında 11 kişinin
serbest bırakılmasını nasıl değerlendiriyor?’ sorusu üzerine
Tayyar, “Dert edindi çünkü siz düşünün ki bir ülkenin Başbakanının
en mahrem çalışma ofislerine kadar gireceksiniz, elde ettiğiniz
bilgileri değişik istihbarat örgütlerine servis edeceksiniz bununla
ilgilide çok önemli bilgi ve belgelere ulaşacaksınız ama bununla
ilgili tutuklama işlemi yapılmayacak. Feryat ediyor, bu sesin
duyulması lazım ama görüyoruz ki yargıda çok ciddi bir dirençle
karşı karşıyayız. Bunun aşılması yıkılması nasıl mümkün olur devam
eden bir süreç var. Ben feryadında haklı olduğunu düşünüyorum,
Ergenekoncu zihniyet AK Parti’yi kapattırmak istedi. O operasyonlar
olmasaydı AK Parti varlığını koruyamazdı. O dönem Ergenekoncuları
destekleyen, Ergenekoncu zihniyetin medyadaki temsilcilerin bir
kısmı şuanda AK Parti’yi savunuyor gibi gözüküyor. AK Partiyi
savunan gibi gözükenlerde AK Parti’yi kuşatıyor. Bizi kuşatmaya
çalışan bizdenmiş gibi gözüken Ergenekoncularında tuzağına
düşmememiz lazım” ifadelerini kullandı.
Tayyar konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kurunun yanında yaşında yandığı tezine katılırım. Ama özü itibari
ile bu bir darbe davasıdır. Yani Balyoz yok mu? Diyeceğiz. Peki,
dün var diyorduk da bugün niye yok diyoruz 2-3 yıl içinde mi?
Bunları anladık. Ergenekon’da ve Balyoz’da da kurunun yanında yaş
yanmış olabilir, bunların ayıklanmasına ihtiyaç olabilir ancak eğer
biz usul üzerindeki tartışmaları bir kenara bırakıp saki böyle
hiçbir şey yaşanmamış gibi sanki böyle bir darbe girişimi
yaşanmamış gibi hareket edersek kendimizi inkar etmiş oluruz. Bir
siyasi iktidar olarak bunların hepsine desteği verdik ancak zaman
içerisinde bu gücü kendi iktidarları için kullandılar. Bizim
itirazımız bu, siyasi iktidara karşı kullanmaya çalıştılar ve
Ergenekon’un yerini almaya çalıştılar.”
‘Kim bu kriptocu, MİT’çi gazeteciler sorusuna ise Tayyar, şöyle
cevap verdi:
“Bunlar aslında MİT’çi falan değil, sadece MİT’çi gibi gözükerek
menfaat temin eden bir şebeke var İstanbul’da bunların bir kısmı
artık gazetelerde çalışıyor bir kısmı internet sitelerinde
isimlerine zaten kamuoyu biliyor. Bununla ilgili bende takip
ediyorum, artık MİT yeni konsepte gazeteci kullanmıyor, eskiden
vardı artık kalktı. Ben bütün iş adamlarına sesleniyorum, sakın ola
ki MİT adına aradığını söyleyen MİT’çi görüntüsü vererek sizden
menfaat temin etmeye çalışan gazeteci kılıklı kim varsa bunların
hiç birine itibar etmeyin. Bir kısmı bize yanaştılar AK Parti’yi
savunuyor gibi gözüküyorlar bunların hiç birisinin AK Pati ile
alakası yok. AK Parti’ye de oy vermiş değiller.”
(İHA)