Ek niyet mektubunu yanında taşıyor
Abone olBakan Babacan, G-20 toplantıları için bulunduğu Meksika'nın Morelia kentinde ilginç açıklamalarda bulundu.
Bakan Babacan, IMF'ye ek niyet mektubunun gönderilmesi için bazı
adımlar atılması gerektiğini belirterek, yapmış programda herhangi
bir gecikmenin olmadığını, işlerin normal seyrinde yürüdüğünü
belirtti. IMF İcra Direktörleri'nin Kasım ayında toplanarak, bu
konuda karar vereceğini düşündüklerini bildiren Babacan, IMF ile
ilişkilerin bir konsensüse dayandığını vurguladı. Babacan, şunları
kaydetti: ''Sırf onların bazı uzmanları reçete yazdı diye biz
uygulamıyoruz. Bunu her oturumda ve fırsatta kendilerine
söylüyoruz. (Türkiye için doğru ise yaparız, değilse yapmayız)
diyoruz. Bu yaklaşımın iyi sonuç verdiğini IMF de gördü ve bize
güvenleri arttı. Biz bir şey söylediğimizde, artık (tamam)
diyorlar. Yoksa IMF'den ne müsamaha var ne de torpil...'' Bakan
Babacan, 2004 yılının, Türkiye'nin yakaladığı yeni atmosferin
güçlendiği bir yıl olacağını ifade ederek, şöyle devam etti:
''Enflasyondaki düşüş, enflasyon beklentilerinin ne kadar hızlı
kırıldığı ile ilgilidir. Bu beklentiler ne kadar hızlı kırılırsa,
enflasyonla mücadele de o kadar başarılı olur. Enflasyon
beklentisinin kırılmasında da en önemli faktör, kararlı tutum
olacaktır. Biz, sıkı maliye ve para politikasını ne kadar kararlı
sürdürürsek, enflasyondaki düşüş de o kadar hızlı devam
edecektir.'' Enflasyonun ekonominin en büyük düşmanı olduğunu
vurgulayan Babacan, bunun mutlaka kontrol altına alınması
gerektiğini ifade etti. Türkiye'nin geçmişte zor dönemlerden
geçtiğini ve krizlerden çok etkilendiğini söyleyen Babacan,
krizlerin, özellikle sabit gelirli vatandaşları vurduğunu söyledi.
''BİRKAÇ SENE BU ZOR DÖNEMLERDEN GEÇMELİYİZ'' Hükümet olarak, dar
gelirli vatandaşlara yönelik uygulamaları biran önce başlatmak
istediklerini bildiren Babacan, enflasyonla mücadele ve sıkı maliye
politikalarına rağmen, emeklilere, memur ve işçilere zam
yaptıklarını dile getirdi. ''Biz, çocuklarımız, torunlarımız daha
müreffeh bir Türkiye'de yaşasın diye, birkaç sene bu zor
dönemlerden geçmek zorundayız'' diyen Babacan, şunları kaydetti:
''Seçimden önce vatandaşa, 'seçimden hemen sonra bir iyileşme
beklemeyin' dedik. Başbakanımız da bunu söylüyor. Üçüncü yılın
sonundan itibaren vatandaşın cebi daha da rahatlayacak. Çünkü kolay
değil. Yüksek borç yükü olduğu için sıkı maliye politikasını
sürdürmek zorundayız. Dünyada bunun başka çaresi de yok. Ama,
elimizden geldiği kadar da vatandaşa imkanlar sunmaya çalışıyoruz.
Biz, 2010-2020 yılında artık ekonomik sorunlarını aşmış, AB'ye üye
olmuş bir Türkiye görmek istiyoruz.'' ''ÖNEMLİ OLAN HALKLA GÖNÜL
BİRLİĞİ'' Babacan, vatandaşın kendilerinin uyguladığı politikaları
anladığını vurgulayarak, halkın kendilerine olan ilgisinin daha da
arttığını, yapılan anketlerin, kendilerinin yüzde 4 ile yüzde 8
arasında daha fazla oy alabileceklerini gösterdiğini kaydetti.
Uyguladıkları politikalara rağmen halkın ilgisinin artmasını Kanada
Maliye Bakanı'na da anlattığını ifade eden Babacan, şöyle devam
etti: ''Kanadalı Bakan, 'Bu çok enteresan ve alışılagelmiş bir şey
değil' dedi. Burada en önemli faktör, bizim açıkça, dürüstçe ve
mertçe olan söylemimizdir. Çok politikacılar geldi, kimisi her
çiftçiye bir traktör vaat etti, çiftçinin borcunu sileceklerini
söylediler. Ama halk onlara güvenmedi. Biz açıkça söyledik. Halk bu
şeffaf ve dürüst yaklaşımı sevdi. Önemli olan halkla gönül
birliğidir.'' Babacan, bütçe hedeflerinin uygun biçimde seyretmesi
halinde 2004 yılında elektrik ve doğalgaza zam yapmayacakları
şeklindeki görüşünü yineledi. Ali Babacan, 2004 yılı için tasarruf
tedbirlerine ağırlık verdiklerini bildirerek, gelir artırıcı ve zam
yapıcı önlemlerin azınlıkta olduğunu söyledi. Bakan Babacan,
elektrikte yüksek bedel ödendiğini vurgulayarak, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı'nın bu konuda bir çalışma yaptığını, çalışma
sonucunda maliyetlerin düşmesi halinde bunun fiyatlara
yansıtılacağını kaydetti. Enerji sözleşmelerinin Hazine
garantisinde olduğunu anımsatan Babacan, ''Bu konu, o açıdan
bizimle de ilgili'' dedi.