Eğitimin ücrete yansımıyor
Abone olEğitimin ücrete yansımıyor! Lise ve üniversite mezunu arasında 19 milyon TL maaş farkı var
Lise mezunu bir kişinin kamuda memur olarak çalışması halinde 25
yıl üzerinden ortalama aylık geliri 405 milyon lira. Bu rakam
iktisat Fakültesini mezunu bir memur için 424 milyon lira. Maliye
Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ahmet
Kesik'in ''Yüksek Öğrenimde Yeni bir Finansman Modeli Önerisi:
Bütünsel Model'' konulu araştırması, Türkiye'de yüksek öğretimde
yaşanan gelişmeleri ve dünyaya göre hangi noktada bulunduğunu
ortaya koydu. Araştırmaya göre: -Ülkelerin yükseköğretimdeki
okullaşma oranları ile gelişmişlik düzeyleri birbirlerine paralel
gidiyor. Güney Kore'de yükseköğretimdeki patlamanın hemen ardından
hızlı kalkınma sürecine girildiği dikkat çekiyor. Türkiye'de
yükseköğretimdeki okullaşma oranı 1950-51 öğretim yılında yüzde 1.3
seviyesindeyken, bu oran 1985-86 döneminde yüzde 10.7'ye, 1990-91
döneminde 15.7'ye, 2000'lerin başında ise 27.4'e ulaştı. Böylece
yüzde 31'lik hedefin gerisinde kalındı. Yüksek öğrenimdeki
okullaşma oranı Belçika'da yüzde 56, Fransa'da yüzde 51, Almanya'da
yüzde 46, Hollanda'da yüzde 48, ABD'de yüzde 81, Kanada'da yüzde
88, Japonya ve İsrail'de yüzde 41, Güney Kore'de de yüzde 52. Bu
oran, Mısır'da yüzde 20, Hindistan'da ise yüzde 7. -Son 20 yılda
Türkiye'de üniversite sayısı 19'dan 73'e, fakülte ve yüksekokul
sayısı 334'den bin 332'ye yükseldi. Bu dönemde öğrenci sayısı 240
bin 403'den 1 milyon 133 bin 768'e, öğretim elemanı sayısı da 22
bin 223'den 36 bin 530'a çıktı. Söz konusu süreçte, üniversite
sayısında 3.8, fakülte ve yüksekokul sayısında 4, öğrenci sayısında
da 4.7 kat artış olurken, öğretim elemanı sayısındaki artış 1.6 kat
olarak gerçekleşti. Böylece 1982'de öğretim elemanına 10 öğrenci
düşerken, 2002 sonunda öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı
31'e yükseldi.Bu rakam eski devlet üniversitelerinde 27, yenilerde
35, vakıf üniversitelerinde ise 17 olarak hesaplandı.2005 yılında
okullaşma oranının yüzde 40'a yükseltilmesi hedefi dikkate
alındığında 6 bin yeni öğretim üyesinin yetiştirilmesi ve biran
önce göreve başlatılması zorunluluğu bulunuyor. -1983 yılında
toplam bütçe ödeneklerinin yüzde 3.8'i üniversitelere giderken, bu
oran 2002'de yüzde 2.5'a, 2003'de ise yüzde 2.3'e geriledi. Devlet,
son 5 yılda üniversitelere istedikleri ödeneğin ancak yüzde 46.3'ü
verebildi. -Öğrenci başına bütçe harcamalarında da ciddi bir
gerileme yaşandı. 1982 yılında bütçesinden öğrenci başına bin 297
dolar, 1983 yılında ise bin 556 dolar harcama yapan devlet, daha
sonraki yıllarda bu rakamda kısıntıya gitti. 1989'da 661 dolara
düşen öğrenci başına bütçe harcaması, 1993'de tekrar bin 256 dolara
yükseldiyse de sonraki yıllarda sürekli olarak bin doların altında
kaldı.2001'de öğrenci başına 506 dolar olan harcama, geçen yıl ise
709 dolar olarak gerçekleşti. Bu durum devletin yüksek öğrenim için
önceden belirlenmiş bir kaynak paketi bulunmadığını da gözler önüne
serdi. -Devletin bütçeden bilimsel araştırmaya tahsis ettiği ödenek
toplamı ise 2000 yılında 13 milyon, 2001'de 12.1 milyon, 2003'de de
14.9 milyon dolar olarak belirlendi. -Ödenek kullanımında da
belirli bir standart sağlanamadı. 2002 yılında üniversite
gençliğinin yüzde 4.7'sine eğitim hizmeti veren Selçuk
Üniversitesi'nin bütçedeki yükseköğretim kurumları ödeneğinden
aldığı pay yüzde 2.6 oldu. Yüzde 4.5'luk öğrenci grubuna eğitim
veren Marmara Üniversitesi'ne de bu ödenekten yüzde 2.9'luk pay
verildi. Buna karşılık, öğrencilerin yüzde 1'inin okuduğu Boğaziçi
bütçeden yüzde 1.5, yüzde 2.1'inin okuduğu Çukurova yüzde 3,
öğrencilerin yüzde 1.9'unun okuduğu ODTÜ ise yüzde 3 pay aldı.
-Türkiye, özel yüksek öğrenim harcamalarının GSYİH'ya oranı
açısından da çok gerilerde kaldı. Avustralya'da yüzde 0.51,
Fransa'da 0.12, Yunanistan'da 0.17, Kore'de 2.07, ABD'de 1.22 olan
oran bizde 0.03. -Üniversite öğrencileri her ay ev ya da yurt için
ortalama 72 milyon lira ile 80 milyon lira arasında harcama
yapıyor. Aylık ortalama yemek gideri de 76.5 milyon lira ile 81.6
milyon lira arasında değişiyor. 32 ile 40 milyon lira arasında bir
parayı ulaşım için harcayan üniversite öğrencilerinin aylık kitap
gideri de 23.8 milyon lira ile 24.6 milyon lira arasında
seyrediyor. Öğrencilerin sosyal giderleri ise 35.8 milyon lira ile
40 milyon lira arasında bulunuyor. -Üniversiteler de, bir öğrenci
için yaptığı harcamanın yüzde 3.7'si ile 13.5'unu ondan tahsil
ediyor. 2002-2003 öğretim döneminde tıp fakültelerinde bir
öğrencinin ortalama cari maliyeti 8 milyar 235 milyon lirayken,
kendisinden 310 milyon lira katkı payı alındı. Öğrenci maliyetinin
6 milyar 331 milyon lira olduğu yabancı diller yüksek okullarında
1. öğrenim katkı payı 210 milyon lirada kaldı.Katkı payları, toplam
gelirlerin de ancak yüzde 4-5'lik bölümünü oluşturdu. -Lise mezunu
bir kişinin kamuda memur olarak çalışması halinde 25 yıl üzerinden
ortalama aylık geliri 405 milyon lira. Bu rakam iktisat Fakültesini
mezunu bir memur için 424 milyon lira. 1991'de bir kamu işçisinin
ortalama aylık ücreti, memurun 2 katıydı. Bu rakam 2000 yılında
2.4'e yükseldi. 2002'de ise 1.9 seviyesine indi. Buna göre,
Türkiye'de daha üst düzeyde alınan bir eğitimin faydası, daha
yüksek düzeyde gerçekleşmiyor. Türkiye'de yükseköğretimin sosyal ve
özel faydası, dünya ortalamalarının da altında. Bizde yüzde 8.5
olan sosyal faydadaki dünya ortalaması yüzde 10.8, yüzde 16.2 olan
özel faydadaki dünya ortalaması ise yüzde 19. -Devlet son 10 yılda
Yurt-Kur'a Maliye Bakanlığı bütçesinden öğrenim kredisi, cari
hizmet maliyetine katkı kredisi ve beslenme yardımı olarak 1 milyar
48 milyon 519 bin 502 dolar yardım aktardı.1982 yılında başvuruda
bulunan 38 bin 68 öğrenciden 29 bin 491'inin kredi aldığı ülkemizde
öğrenci başına ödenen aylık kredi miktarı 14 dolar oldu. Öğrenci
başına kredi tutarı, 1991'de 60 dolara yükseldi. 1998-2000
döneminde de 23 ile 40 dolar arasında değişti. 2002 yılında da 30
dolar olarak gerçekleşti. Geçen yıl başvuran 292 bin 730 öğrenciden
150 bin 803'ü kredi aldı.