Eğitimin dört yanı şiddet

Abone ol

Türkiye'de eğitim için reform çalışmaları yap boz şeklinde devam ederken, okul içi şiddetin devam etmesi öğrencileri bunaltıyor.

“Şaka yaptı diye öğrencisini dövdü”, “Öğretmenini tartakladı”, “Okulda sevgili dehşeti”, “İlkokulda aşk cinneti”, “Katil öğrencinin son dakikaları”... günlük gazetelerin genelde üçüncü sayfalarında hemen her gün bu ve benzeri başlıklar altında eğitimde şiddet haberlerine rastlamak mümkün. Özellikle okullarda yaşanan bu şiddet olaylarının basın-yayın organları tarafından kamuoyuna sağlıklı bir biçimde yansıtıldığını söylemek ise olanaksız. Kimileri olayı diğer haberleri yaptıkları gibi magazinleştirirken, kimileri bilinçli olarak gerçekleri yüzeysel bir biçimde veriyor. Olayların temeline inildiğinde karşılarına çıkan tablo pek hoşlarına gitmiyor olsa gerek! Bu tabloda gelir dağılımındaki korkunç uçurum, medyanın şiddeti adeta kutsayan yayın politikası, sınıflararası çatışmanın belirgin görüntüleri var çünkü! Aile içi şiddet sıralamasında Pakistan, İran ve Hindistan’dan sonra dördüncü sırada gösterilen Türkiye’de, aile içi şiddet bir terbiye aracı olarak algılanıyor. Eğitim-Sen’in belirlemesiyle, her 100 aileden 34’ünde şiddete başvurulduğu ülkemizde, her iki aileden birinde ise çocuklar dövülmekte. Bunun sonucu olarak ortaya çıkan tablo birçok sorunun yanıtını kendiliğinden veriyor zaten, “Küçükken utanca boğulan, aşağılanan, horlanan ve dayak yiyen çocuk, çevresini sürekli denetim altında tutmaya çalışır, kimseye güvenmez, diğer insanlarla sürekli olumsuz ilişkiler içine girer. Dürüst olmaz, sürekli yalan söylemeye yönelir. Aile içi iletişim kaybolur. Şiddeti bir davranış modeli olarak benimser, yetişkinlerden korkarak büyür.” (Ya Demokrasi Ya Şiddet/Eğitim-Sen yayını) ‘Artarak sürecek’ Eğitimde yaygın ve sistematik olarak uygulanan fiziksel ve psikolojik şiddetten başka çeşitli cezalandırma şekilleri de uygulanmakta. Bunlar; öğrenciyi müdüre gönderme, yerdeki çöpleri toplatma, çöp sepetinin başında nöbet tutturma, velilere şikâyet, ‘yaramazlık yapanları’ tahtaya yazma, sınıf arkadaşlarının önünde küçük düşürme, dersten atma veya okulda bekletme, köylerde tuvalet temizlettirme, sınıf sobalarını yaktırma, yapamayacağı işleri yapmaya zorlama (odun, kömür taşıma, sınıf temizleme vb.) şeklinde sıralanıyor. Avrupa Sendikaları Eğitim Komitesi (ETUCE), 1999 Şubat’ında Lüksemburg’da düzenlediği “Okullarda Şiddet” konulu yuvarlak masa toplantısının ardından, Eylül 2000 tarihinde bir rapor yayımladı. Şiddetin nedenlerinin çok taraflı olduğuna vurgu yapılan raporda, öğrenciyi bireysel olarak etkileyen faktörlerin başında psikolojik ve pedagojik etkenlerin geldiği dile getirildi. Şiddet olgusunda aileden kaynaklı ve toplumsal nedenlerin yanı sıra, okul kaynaklı nedenlerin de bulunduğuna dikkat çekilen raporda, bu duruma güven ilişkilerinin yokluğu ve medyanın etkisi örnek olarak gösterildi. Raporda öğretmenlere konuyla ilgili bir eğitimin verilmediği ve müfredatın bu unsurları içermediği sürece şiddetteki artışın süreceği tesbiti yapıldı. Gerekçe: Gürültü Geçtiğimiz yıl Adana’da bulunan 10 ayrı liseden toplam 2352 öğrencinin katılımıyla bir anket gerçekleştiren Çukurova Üniversitesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı’nın araştırmasında lise öğrencilerinin yüzde 17’sinin okul içinde ve dışında, tabanca, kesici ve delici aletler gibi silahlar taşıdığı ortaya çıkmıştı. Özellikle ailelerin ve eğitimcilerin üzerinde çokça düşünmeleri gereken bir araştırmaydı bu. Yine yapılan araştırmalarda ilköğretimden, yükseköğretime kadar okullarda yaşanan kavgaların nedenlerinin sınıflara göre değiştiği gözlemlenmişti. Üniversitelerde genelde siyasi görüş farklılıkları, “kız meselesi”, yurtlar gibi toplu yaşamdan kaynaklanan kavgalar, ilköğretimde eşyanın çalınması, iktidar mücadelesi, özellikle son sınıflarda “kız meselesi” ve fiziksel sorunlar olarak değişmekte. Öğretmenler tarafından uygulanan şiddetin en önemli nedeni olarak ise, “sınıflarda öğrenciler tarafından yapılan gürültü” öne çıkmakta. Ezberci, yaşamla ve yaşananla bağı olmayan bir eğitim sistemi öğrencilerde dersi dinlemek yerine kendi aralarında konuşma, gülme, “gürültü yapma” davranışlarına neden olurken, eğitimde uygulamanın ağırlıklı olduğu (teknik okullar gibi) okullarda gürültü şikâyetinin daha az dillendirilmesi ise “anlamlı” bir ayrıntı olarak göze çarpıyor. Kaynak : Evrensel

ani
Günün Önemli Haberleri