Ülkemizde amatör olarak çalışan o kadar çok dernek var ki…Asıl
meslekleri farklı olan kişiler, sevdikleri konularda birleşerek bir
küme oluşturuyorlar ve çok güzel işler başarıyorlar. STK lar
dediğimiz bu güçler sayesinde, insanlar arası etkileşim,
sosyalleşme, paylaşım ve üretim ortaya çıkıyor. Ben Müzdak başkanı
olarak müzik alanında bu birliğin, sevginin içinde yaşıyor ve çok
mutlu oluyorum.
Neden bu konuya girdim.
Eğitim memleketimizin en önemli sorunu olmaya devam ediyor da
ondan...
Ülkemizin batısı ile doğusu arasında uçurum var…Yabancı dili
öğretemiyoruz, geliştiremiyoruz…Yabancı dil ile eğitim yerine,
öğretimi esas alsak belki çözülecek. Bu amaçla kurulan Anadolu
Liseleri de çözüm olmadı. Okulların tabelalarını değiştirerek
eğitim sorunları çözülmüyor. Ya da kağıt üzerinde birleştirerek,
kaldırarak! olmuyor... Güzel Sanatlar ve Spor Liseleri
birleştirilmişti, şimdi doğrusu yapıldı, ayrıldı.
Kim; niye birleştirdi, kim niye ayırdı bilen yok! Bakanlık üst
kadroları değişiyor, ama ana nüve tanıdığımız/görüştüğümüz aynı
isimler. Acaba, “üst gelince, ben biliyorum!,bu böyle olacak” diye
alta baskı mı yapıyor?!...
Ayrıca, caf caflı salon toplantıları, basının katıldığı
sempozyumlar eğitimin sorunlarını çözmüyor. Sadece toplantıların
açılışlarını yapıp gitmekle, Sn. Bakan, Sn. Genel Müdür ile
birlikte diğer yetkililerde uçup gidiyor…Siz kendi kendinizle
kalıyorsunuz…O kadar çok yanlış var ki…
İşte, eğitimin sorunlarını çözmek üzere, bir çok STK
ulusal/uluslar arası çalışıyor; dersler veriyor, kurslar açıyor,
maddi yardımda bulunuyor, kitap, alet v.b. yardım diyor, okul
yaptırıyor, konferanslar veriyor/verdiriyor, yayınlar bastırıyor
v.b.
Kısaca; insanlar kendi çektiklerini çocuklar çekmesinler,
eğitimsiz kalmasın, okusunlar, ülke kalkınsın diye boş
günlerini dernek/vakfa veriyor, maddi gücü oranında bu
çalışmalara destek veriyor…
“Yani eli öpülesi işler yapılıyor STK larca” ülkemizde…
Acaba Milli Eğitim Bakanlığı bu çalışmalardan haberdar
mı?*
Toplantılardan çıkan sonuçlar ilgililere ulaşıyor mu?
Toplantılara yetkililerden kimseler katılıp, not alıp üst
yönetime bildiriyor mu?
Acaba, yetkililerce,her hafta birkaç STK
ziyaret edilse -şereflendirilse- yararı olmaz mı?
Ortak projeler geliştirilse, öğrencilerin katılımı sağlansa
–sadece izleyici değil, katılımcı olarak- eğitimde yeni
hedeflere daha hızlı ulaşılmaz mı?
Daha da ileri gidersek;
M.E.Bakanlığının; bu toplantıları takip edecek, yararlı
bilgileri sunacak, verileri toplayacak, konularına göre
sınıflayacak v.b. aktif bir birimi var mı?
Kurulamaz mı? (Elbette kurulur)
Yasal bir engel var mı? (Elbette hayır)
Sayın Bakanlarımız, elbette çok yoğunlar, her tarafa
yetişemezler…
Ancak; müsteşarlar, müsteşar yardımcıları, danışmanlar hep
Ankara’da mı otururlar?
Hep büyük kuruluşları veya toplantıları mı takip ederler?
Hadi onlardan da –çok yoğun diyelim-vazgeçtik;
MEB İl Müdürleri, Müdür Yardımcıları, Okul Müdürleri
nerededirler?
Onlar, Sn. Bakanın, Bakanlığın İl temsilcisi değil midirler?
Onlar bu birimleri oluşturup, Ankara’ya bilgi akışını
sağlayamazlar mı?
İlle, Milli Eğitim Şurası mı toplanması lazım?
“Herkes evinin önünü toplasın yeter” diyoruz.
Mili Eğitim camiası; sosyaldir, çalışkandır, üretkendir, yeter
ki, birimleri oluşturup, organizasyon şemasını kuralım.
Ne dersiniz?
Varız/yaparız/olmalı/hazırız mı diyorsunuz?
Hadi o zaman…
*Bu konuyu kendi alanınızla ilgili olarak ta
değerlendirebiliriniz. Yani eğitim, yerine “sanat-müzik v.b.”,
bakanlık yerine K.ve T. Bakanlığı yazılması gibi…