Eğitimcilerin de eğitime ihtiyacı var
Abone olEğitim-Sen'in araştırmasına göre eğitimcilerin yüzde 19'u disiplin amacıyla not kullanabileceğini söyledi.
“Bazı durumlarda ‘dayağın kaçınılmaz’ olduğunu” düşünen öğretim
elemanı oranı yüzde 7 çıkarken, katılımcıların yüzde 10’u ise
“bazen öğrenciler arasında kız-erkek ayrımı yapmak gerektiğine
inandığını” belirtti. Yüzde 74’ü son 5 yılda yurtdışında mesleki
bir çalışmaya katılmadığını söyleyen eğitimcilerin yüzde 30’u da,
“öğretim elemanlarının akademik açıdan yetersiz olduğu” görüşünde.
Türkiye genelinde yapılan araştırmada, öğretim elemanlarının yüzde
19’unun “gerektiğinde notun ‘disiplin’ amacıyla
kullanılabileceğini”, yüzde 7’sinin de “bazı durumlarda ‘dayağın
kaçınılmaz’ olduğunu” düşündüğü belirlendi. Eğitim-Sen ile Boğaziçi
Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyeleri tarafından “Öğretmen
yetiştirmeye, öğretmen tutumlarına ve öğretmen yetiştiren kurumlar
ile okunan öğretim kurumlarının eğitim ortamlarına” ilişkin bir
araştırma gerçekleştirildi. Araştırmaya, 15 ilde eğitim fakülteleri
ve öğretmen yetiştiren programları bitiren 314 öğretim elemanı
katıldı. Araştırma sonuçlarına ilişkin edinilen bilgiye göre,
öğretim elemanlarının yüzde 74’ü son 5 yılda yurtdışında mesleki
bir çalışmada (seminer, kongre) konuşmacı olmadığını belirtirken,
aynı süreçte yurtiçinde mesleki bir çalışmada yer almadığını
söyleyenlerin oranı da yüzde 18 çıktı. Katılımcıların yüzde 57’si
yurtiçinde yayınlanan bir ya da birkaç dergiye abone olduğunu
kaydederken, yüzde 43’ü ise abone olmadığını bildirdi. Aynı öğretim
elemanlarının yüzde 17’si yurtdışı bir ya da birkaç dergiye abone
olduğunu ifade ederken, yüzde 83’ü ise aboneliği bulunmadığını
söyledi. Araştırmaya katılan öğretim elemanlarının yüzde 24’ü
“olumsuz koşullar altında yapabileceği fazla bir şey olmadığına
inandığını” belirtirken, yüzde 66’sı “buna katılmadığını” kaydetti.
Katılımcıların yüzde 32’si “öğretmenliğin doğuştan bir yetenek
olduğu” görüşünü beyan ederken, “okulun temel işlevi bilgi
aktarımı” şeklinde düşünenlerin oranı yüzde 21 olarak belirlendi.
Araştırmada, “gerektiğinde notun ‘disiplin’ amacıyla
kullanılabileceğini” söyleyenlerin oranı yüzde 19 olarak
saptanırken, yüzde 72’si ise “bunu yanlış bulduğunu” bildirdi.
Katılımcıların yüzde 9’u da bu konuda “kararsız” kaldı. “Fırsatını
bulsa öğretmenliği bırakacağını” ifade edenlerin oranı yüzde 14
çıkarken, katılımcıların yüzde 15’i “bu konuda kararsız olduğunu”
kaydetti. Dayağı "kaçınılmaz" görenler var Araştırmaya katılanların
yüzde 10’u “öğrenciler arasında bazen ‘kız-erkek ayrımı’ yapmak
gerektiğine inandığını” belirtirken, yüzde 6’sı ise “bu konuda
kararsız olduğunu” söyledi. Öğretim elemanlarının yüzde 7’sinin
“bazı durumlarda ‘dayağın kaçınılmaz’ olduğuna inandığı” görüşünde
bulunduğu ortaya çıkan araştırmada, aynı konuda katılımcıların
yüzde 10’unun kararsız olduğu, yüzde 83’ünün ise bu düşünceye
katılmadığı saptandı. Araştırmada, “Katılımcı yönetimin okulda
düzensizlik yaratacağına inananların” oranı yüzde 7 çıkarken, yüzde
13’lük kesim de “bu konuda kararsız olduğunu” bildirdi. Öğrenim
gördüğü kurumdaki öğretmenlik branşı ile ilgili dersleri “kuramsal
açıdan yetersiz” görenlerin oranı yüzde 25, “öğretim elemanlarının
akademik açıdan yeterli olmadığını” söyleyenlerin oranı da yüzde 30
olarak belirlendi. Katılımcıların yüzde 98’i “öğretimdeki başarıda
sınıftaki öğrenci sayısını önemli” olduğunu bildirirken, yüzde 94’ü
de “başarıda öğretmenlerin aldığı maaşın önem taşıdığını” kaydetti.
Ayrıca araştırmaya katılanların yüzde 41’i öğretmenlik eğitiminin
“eğitim fakültelerinde”, yüzde 25’i “öğretmen üniversitelerinde”,
yüzde 12’si “Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı öğretmen okullarında”,
yüzde 7’si “Milli Eğitim Akademisi’nde”, yüzde 3’ü “üniversitelerin
fen-edebiyat fakültelerinde verilmesi gerektiğini” belirtirken,
yüzde 12’lik kesim ise bu konuda görüş beyan etmedi.