Son bir yıldır hayatımızın bütün alanlarında etkili olan korona
virüsü, görünen o ki bir süre daha hayatın akışına yön vermeye
devam edecek. Ekonomiden sağlığa, sosyal hayattan aile hayatına
varıncaya kadar her alanda etkisini gösteren korona virüsün en çok
tesirli olduğu alanlardan birisi de eğitim.
Ancak eğitimde yaşanan aksaklıklar toplumun sadece birkaç yılını
değil önümüzdeki 20-30 yılını etkileyecek gibi gözüküyor. Eğer
şimdiden tedbir alınmazsa ileri ki yıllarda göstereceğimiz
pişmanlık fayda etmeyecektir.
Son bir yıldır yüz yüze eğitime kapalı olan okullar her ne kadar
uzaktan eğitime devam etse de elde edilen verim neredeyse sıfıra
yakın.
Başta internete bağlanma problemleri olmak üzere bilgisayar
yokluğu, materyal yokluğu öğrencilerin yeterli eğitimi alması
noktasında en çok yokluğu hissedilen şeylerden.
İnternet, bilgisayar ya da bilumum materyale sahip olan
gençlerimizin de kahir ekseriyeti, dijital sahanın eğlenceleri
hapsinde vakitlerini geçirmekte. Uzaktan eğitimin oluşturduğu
disiplin problemi ise aileler tarafından acemilikle tavır
alındığından sağlıklı bir zeminde müdahale etmelerine engel
oluyor.
Bu durum çocukların aile bireyleri ile arasını açıyor ve dahi
onulmaz durumlara duçar kalınabiliyor.
Özellikle geçtiğimiz yıl, bu yıl ve önümüzdeki iki yılda
üniversite sınavına girecek öğrenciler eğitimdeki eksikliklerden en
çok etkilenen kesim.
Yetersiz ölçme ve değerlendirme sonucu üniversite sınavına giren
ve üniversite eğitimlerini eksik bilgilerle devam ettirecek bu
nesil daha şimdiden mizah konusu olmaya başladı bile.
Gerek yazılı ve görsel medyada gerekse sosyal medyada karikatür
ve fıkralara konu olan bu nesil maalesef toplumun kanayan bir
yarası olmaya devam edecek.
Eğitimde yaşanan bu aksaklığa çare bulmak ise başta aileler
üzere Millî Eğitimin en öncelikli görevleri arasında.
Hatta Millî Eğitimin yanında Aile Bakanlığı ve
dahi Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve
Politikalar Kurulunun görevleri arasında başlıca yerini
alması elzem gibi duruyor.
Yani topyekûn bu boşluğun doldurulması adına taşın
altına ellerin sokulması gerekiyor.
Her yıl tatil planları yapan aileler bu yıl tatil yapmak yerine
çocuklarının eğitimdeki eksiklerini tamamlamanın planlarını
yapmamalılar. Biz bir yıl tatil yapmasak da olur ama çocuğumuzun
eğitimindeki eksikler sadece aileyi değil toplumun geleceğini de
etkileyecek.
Bu yıl yaz tatilini bir eğitim seferberliğine döndürmek
ailelerin ve zikretmiş olduğum kurumların birinci önceliği arasında
olmalıdır.
Tabii ki Millî Eğitim Bakanlığı’na da yukarıda
zikretmiş olduğum kurumlara da bu noktada çok büyük görevler
düşüyor. Bu yaz başta olmak üzere önümüzdeki birkaç yaz, yapılacak
eğitimlerle yaşanan aksaklıklar giderilmelidir.
Gerekirse hafta sonları da düzenlenecek olan kurslarla gençlerin
eğitimdeki açığı bir an önce kapatılmalıdır.
Eğitimdeki boşluk görmezden gelinemeyecek kadar
büyüktür. Gün, üç maymunu oynayarak geçirilecek bir gün
değildir.
Ekonomi ve sağlıkta alınan tedbirlerin kat be kat fazlası eğitim
alanında alınmak zorundadır.
Lakin şu anda eğitim alanında gerekli hassasiyetin gösterilip
tedbirlerin alındığını söylemek mümkün değil.
“Eğitilmemiş deha, işlenmemiş gümüşe benzer.” Der
Benjamin Franklin. Maalesef bugün elimizdeki nice deha yaşanan
sağlık sorunları nedeniyle kaybolup gitmekte.
Eğer 10 yıl sonra yetersiz eğitimden kaynaklı sorunlarla
karşılaşmak istemiyorsak şimdiden tedbirimizi almalıyız.