Eğitim 12 yıla çıkacak
Abone olErdoğan, ''Bu çerçevede zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarmak için çalışmalarımızı yürütüyoruz" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, önümüzdeki dönemde, eğitim kalitesinin arttırılması, okul dışı eğitim imkanlarının geliştirilmesi ve çocukları geleceğe hazırlayacak donanımın sağlanması için kapsamlı programlar uygulamaya hazırlandıklarını bildirdi. Başbakan Erdoğan, 4. Türkiye İktisat Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, eğitim konusuna değinirken, bu alanda başlatılan çalışmaların geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasının, ''üstünde hassasiyetle durulması gereken ödevler'' olarak gördüklerini belirtti. Başbakan Erdoğan, ''Bu çerçevede zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarmak için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bütün okullarımızın internet üzerinden dünyayla bağlantı kurması yönünde çok önemli adımlar attık, atmaya devam ediyoruz. Kız çocuklarımızın da eşit bir biçimde eğitimden yararlanmaları için gayret sarfediyoruz. 'Haydi Kızlar Okula' kampanyası çerçevesinde 50 bin kız çocuğu okula başlatılmıştır'' diye konuştu. Eğitim sektöründe özel girişimi teşvik edici bir politika izlenmesinin ''gereğine de inanındıklarını'' kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Değişen şartlar doğrultusunda özellikle işgücü eğitimine özel bir önem atfetmek durumundayız. Tarım kesiminin istihdam içindeki payı giderek azalmaktadır. Bundan on yıl önce tarımda 9 milyon kişi çalışırken, bugün bu rakam 7 milyona kadar inmiştir. Aradaki fark olarak görünen 2 milyon kişi, tarımsal alandan çıkarak kentlere gelmiş, doğal olarak sanayi ve hizmet alanlarına kaymıştır. İş gücü kalitesinin yükseltilmesi, özellikle özel sektörün nitelikli eleman ihtiyacını karşılayarak istihdam imkanlarını genişletecektir. Ayrıca istikrarlı bir ekonomik yapı içinde artacak olan yatırımlar, yeni iş imkanları doğurarak önemli bir sosyal sorun olan işsizliğin önlenmesinde ciddi katkılar sağlayacaktır. Günümüzde artık öğrenmenin hayat boyu sürdüğünü, bilgi stokunun sürekli yenilendiğini ve genişlediğini görüyoruz. Bu anlayış içinde, kişilerin bilgiye erişme, yorumlama ve kullanma yeteneklerinin geliştirilmesi önem kazanmaktadır. Bugün artık küresel düzeydeki yarış, rekabetle olmaktadır. Rekabet ise teknolojik ilerleme ve Ar-Ge ile mümkündür. Üniversite sistemimiz başta olmak üzere tüm eğitim kurumlarımız ve firmalarımız dünya ile rekabeti temel alan, girişimciliği destekleyen bir yapılanmayı başarmak zorundadır. Böylece bilgi temelli bir ekonominin altyapısı da kurulmuş olacaktır.'' Günümüzde değişimin her alanda daha hızlandığını ve ''çok boyutlu hale geldiğini'' anlatan Başbakan Erdoğan, Bilgi ve iletişim teknolojilerinin başdöndürücü bir hızla geliştiğini kaydederek, ''Bununla birlikte sermaye, bilgi ve bir ölçüde de emeğin serbestçe dolaşmaktadır. Üretim yapısı ve rekabet gücü üzerinde bugüne kadar belirleyici olan ucuz iş gücü ve hammadde bolluğu gibi unsurların önemi önemli ölçüde azalmıştır'' diye konuştu. ''ÜLKELERİN REKABET GÜÇLERİNİ ARTIRABİLMEK İÇİN...'' Başbakan Erdoğan, ülkelerin, rekabet güçlerinin ve gelişme performanslarını artırabilmek için, ''yüksek ve sürekli verimlilik artış sağlamak durumunda'' olduklarını dile getirirken, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu yeni süreçte, kaliteli insan gücü, teknoloji üretme kapasitesi, piyasaların etkin çalışması gibi faktörler belirleyici olmaktadır. Öte yandan, dünya genelinde artan rekabet baskısına karşı koyabilmek için bir bölgesel güç birliğine dahil olmak olmazsa olmaz bir gereklilik halini almaktadır. Avrupa Birliği üyeliği hedefimizi bu çerçevede değerlendirmeyi gerekli görüyoruz. AB'ye tam üyelik perspektifimiz, dünyanın içine girdiği rekabet çağının bir gereği olarak ekonomimizi bilgi temeli üzerinde yükseltme hedefimizle de yakından ilgilidir. İşadamlarımızın, akademisyenlerimizin, kamu ve özel sektörümüzün, önündeki yeni ufuk 'Dünya ile Rekabet' düşüncesi olmalıdır. Mal ve hizmet üretiminde bu ilkeyi esas alan ve kaliteyi artırırken maliyetleri de düşürmeyi hedefleyen ülkeler bugün geleceği inşaasında belirleyici hale gelen ülkelerdir. Böylesine zorlu bir rekabet şartlarının hakim olduğu bir dünyada devletin üretim ve ticaret yapması anlayışını terk etmek zaruri hale gelmiştir. Devlet, serbest piyasa sisteminin işleyebilmesinin gerek şartı olan rekabet ortamını oluşturacak, kurallar koyacak, denetleyecek ve anlaşmazlıkları çözecektir. Devlet artık özel sektörle bir yarış içine girmeyecektir. Müteşebbisimizin dünya ve özellikle rakip ülkeler ile rekabet edebilme gücünün artırılması için her türlü imkan ve kolaylık gösterilecek, gerekli tedbirler alınacaktır. Bu iki kere ikinin dört ettiği gibi gerçektir.'' BİLGİ TOPLUMUNA DÖNÜŞÜM Başbakan Erdoğan, Bilgi toplumuna dönüşümün bir an önce hayata geçirilmesi noktasında, toplumun bütün kesimleriyle aynı kararlılık ve heyecanı paylaştıklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Böyle bir dönüşümün teknik ve teknolojik bir değişimden ibaret olmadığının bilinci içerisindeyiz. Bilgi toplumu olma hedefi, siyasetten kültüre, hukuktan bürokrasiye ve hayatımızı etkileyen bütün temel alanlara kadar genişleyen bir dönüşümü gerekli kılmaktadır'' diye konuştu. Her konuda yapıcı görüş ve eleştirilere açık olduklarını her fırsatta samimiyetle ifade ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: ''Bunu, burada bir kez daha altını çizerek vurguluyorum; Önümüzdeki dönemde, sizlerin burada dile getirdiğiniz değerli görüş, düşünce ve önerilerin, milletimizin refah ve mutluluğa kavuşması yönünde atılacak adımlara büyük katkısı olacağına eminim. Avrupa Birliğine tam üyelik ve bilgi toplumuna dönüşüm perspektifimizin olmazsa olmaz koşulu, toplumumuzun bütün kesimlerinin bu ortak ideallerimiz doğrultusunda bir duygu birliği içinde olmasıdır. Bu büyük yenilenme ve dönüşüm süreci ekonomi politikalarının genel parametrelerini de belirleyecektir. İstikrarlı ve sağlam bir hukuki, siyasi ve toplumsal zemin üzerinde yükselecek olan ekonomimiz, geçmişin kısır döngülerine kapılmayacak, ileri hedeflere yönelecektir. Halen yaşamakta olduğumuz bu geçiş dönemi, önümüzdeki yıllarda daha kristalize bir hale gelecek, iyileşmenin etkileri gündelik hayatta da hissedilmeye başlanacaktır. Türkiye devleti ve milletiyle, çağdaş uygarlık seviyesinin ötelerine yaptığı yolculuğu mutlaka zaferle taçlandıracaktır. Biz, bu mutlu ve aydınlık günlerin çok uzağımızda olmadığına canı gönülden inanıyoruz. Bu inançla, 2004 Türkiye İktisat Kongresinin ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.''