Eğin'den yazar mezarlığı teklifi
Abone olBüyük gazetelerde köşe başını tutmuş yazarların düşünsel hayatımızı kuşatması karşısında hüzünlenen Oray Eğin'den ilginç teklif: Yazarlar mezarlığı kuralım...
Gazetelerde köşe başını tutmuş olan bazı yazarlardan gına
geldiğini söyleyen Akşam yazarı Oray Eğin'den ilginç bir teklif
geldi. "Gelin, Yazar Mezarlığı kuralım" diyen Eğin, iç burkucu
olduğunu kabul etmesine rağmen teklifinde ısrarlı:
- Ta ne kadar yıl önce, Çetin Altan bir Lanetliler Bahçesi
kurulmasını önermişti. Onun vasiyetidir. Yazarları mahkum edenlerin
ismi bir köşeye, siyah taşların üzerine yazılacak ve birer
'lanetli' olarak sonsuza kadar kalacak. İbret olsun, hatırlansın...
'Hayatını bu işle özdeşleştirmiş insanlar merak edip bir dosyaya
bakmalı' diyordu Altan, 'Kemal Tahir dosyası mesela. 14 yıl. O
yazarı hangi yargıç mahkum etmiş? Bunlar lanetli insanlardır. Kendi
değerlerini imha etmişlerdir çünkü. 14 senesini almışlardır Kemal
Tahir'in.'
Gelin, bugün Altan'ın hala yerine getirilmemiş dileğine ek olarak
bir öneride daha bulunalım, bunu da Lanetliler Bahçesi umudunun
yanına koyalım, bekletelim. Bir Yazar Mezarlığı kuralım.
Belki gaddarca, belki çok acımasız ama bir şeyler yapmak istiyorsak
başka çıkar yol yok. Hayatımızı zorlaştıranlara, karartmaya
çalışanlara bu yolu gösterelim. Yazıyla totaliter olabilenler için
kendi kendilerine kalabilecekleri, bizden uzakta ne isterlerse
yapabilecekleri bir ortam hazırlayalım. Onlar birlikte, biz
mutlu.
Eskiden bazı yargıçlar, hakimlerdi, şimdi çeşitli şekillerde
ellerine kalem geçirenler faşizmin yeni temsilcileri. Onlar silah
çekeceklerse yazılarıyla, mezarlığın kapısını açalım: Her kurşun
sahibini vursun, diye.
Şimdi yazı yazanlar arasında da yepyeni payelerin, taçlandırmaların
da oluştuğunu görüyoruz. Kıymeti kendinden menkul birtakım isim
sahipleri, şekilden şekle girmeye daha dünden razı, yıllarca
açamadıkları kapıları eğilip bükülerek, kendilerine sunulan kalıbın
şeklini alarak zorluyorlar. Ama yarattıkları sadece kirlilik.
Müthiş bir entelektüel terörizmle karşı karşıyayız. Yakından
bakın.
İdeolojik tetikçiler. Eskiden patronların iş takibini yapanlar için
kullanılırdı tetikçi kavramı, şimdi köşe yazarları tetikçiliği
birtakım hakim, merkez, ortalama ideolojilerin savucusu olmak için
el kaldırdılar. Tek bir açıklaması var onların varlığının: Birileri
bazı cümleler sarf etmek istiyor, kendi ağızlarına yakışmayacağı
bildiği için hoparlör arıyor. İsim sahibi, ağırlıklı, entelektüel
geçmişi olan, tercihen de solcu sanılan birini arıyorlar. O eskimiş
püskümüş çevirmen-yazar-şair artıkları da 'Buradayım' diyor.
En acı tarafı söylediklerine kendilerinin bile ya inanmıyor
oluşları, ya da sonradan inanır hale gelmeleri. Görev icabı yani.
Kendi kendilerine yer edebilmek için geçmişi de, geleceği de,
çevreyi de satmaya hazırlar, kendi düşüncelerini bile inkar
edebilirler. Bu kadar da kolay ve çabuk bir yöntem oldu köşecilik
işte: Bir köşe uğruna ne yaparsan yap.
Murathan Mungan, yıllar önce Öküz'e 'Kimsenin canında gözüm yok ama
daha önce ölselerdi kıymetleri çok daha artacak pek çok yazar var'
gibilerinden bir şey demişti.
İlla ki ruhun bedeni terk etmesi gerekmiyor ölüm için. Daha önce
yazmayı bıraksalar, köşelerine çekilseler, huysuzluklarından
vazgeçseler, kısacası susup otursalar belki daha değerli, daha
saygın olacak yığınla isim var; bir çırpıda akla gelecek. Ne yazdın
hiç!
Emin olun, böylesi çok daha güzel olacak. Zira bunların ağzından
tek bir kelime duymaya hiç kimsenin ihtiyacı yok. Ne acı ki, kendi
kendilerine tükettikleri hayatı 'bugün sussalar hiçbir şey
değişmez'e indirgemişler. Belki de başından yanlış yere harcanmış
bir hayatın sonucudur bu; e kolay değil, faşizmin de böyle
zararları var işte, en ünlüsü bile deliliğiyle anılıyor...
Yazı: Oray Eğin
Kaynak: