Eğer bir kasıt varsa bu akılsızlıktır
Abone olAvrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 10 Kasım etkinliklerinde Selanik’e giden trenin pasaport işlemleri sırasında bekletilme...
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 10 Kasım
etkinliklerinde Selanik’e giden trenin pasaport işlemleri sırasında
bekletilmesi konusunda, “Yunan hükümetinin bu trenin
geciktirilmesinde eğer bir kastı varsa gerçekten bu çok saçmadır,
mantıksızdır ve akılsızlıktır. Ben bunun teknik bir sebepten
kaynaklanmış olduğuna şans tanımak istiyorum” dedi.
Bakan Egemen Bağış, İsveç Ankara yeni Büyükelçisi Lars Wahlund’u
makamında kabul etti. Bakan Bağış, Büyükelçi Wahlund’u ağırlamaktan
büyük mutluluk duyduğunu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile
İsveç’ten yeni döndüklerini, döner dönmez de Wahlund’u kabul etmek
istediğini söyledi.
Bakan Bağış, İsveç Ankara yeni Büyükelçisi Lars Wahlund ile
görüşmesinin ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.
10 Kasım etkinliklerinde Selanik’e giden trenin pasaport işlemleri
sırasında bekletilmesi konusunda sorulan bir soruya Bakan Bağış,
“Yunan hükümetinin bu trenin geciktirilmesinde eğer bir kastı varsa
gerçekten bu çok saçmadır, mantıksızdır ve akılsızlıktır. Ben bunun
teknik bir sebepten kaynaklanmış olduğuna şans tanımak istiyorum.
Büyükelçimiz bu konuda bizi bilgilendirdikten sonra biz de gerekli
temaslarda bulunuruz. BU tür sorunlarda bazın tren istasyonundaki
bir işgüzarın, ülkesinin çıkarlarını düşünmeyen sorumsuzun
yaklaşımı da olabilir. Gerçekten teknik bir arıza da söz konusu
olabilir. Neyin ne olduğunu görelim daha sonra gerekli
değerlendirmeleri yaparız. Devlet olma geleneği bin yılı aşmış bir
milletiz. Bu tür çabalarla nasıl müzakere edilmesi gerektiğini de
iyi biliriz” diye cevapladı.
Bir gazetecinin, "AK Parti’nin Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular
İttifakına katılmasının ardından Avrupa Parlamentosundan
milletvekilleri kendi aralarında da hatta twitter’a da yansıyan
tartışmalarda bulundular. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?"
sorusuna ise Bağış şöyle cevap verdi:
“2002 yılında iktidara gelmemizin hemen ardından Avrupa Muhafazakar
Partiler Birliği yani EPP’nin o zaman ki başkan yardımcısı
Karamanlis, AK Parti genel merkezini ziyaret edip genel
Başkanımızdan AK Parti’nin EPP’ye katılmasını rica etti. Onun
ardından yapılan temaslar sonrasında EPP’nin başkanı yazılı bir
davet mektubu göndererek bize bir yıllık gözlemci statüsünü
ardından, ortak üyelik statüsüne yükseltileceğimizi yazılı olarak
beyan etti. Biz de parti içerisinde bunu değerlendirdik ve gözlemci
üye olarak EPP’ye katıldık. Belli bir noktadan sonra EPP yazılı
beyanında verdiği sözü tutmadı. Yani AK Parti’nin statüsünü
gözlemci üyelikten ortak üyeliğe bir türlü yükseltmedi ve
yükseltmek için de üye partilerin onayına sunacak prosedürü bile
başlatmadı. Bu konuda EPP’yi defalarca uyardık. 3 yıllık bir uyarı
süreci yaşadık. Bu konuda Sarkozy ve Merkel’in itirazları
olabileceği düşüncesiyle kendileri ile de bu konuları konuştuk.
Onlar da bu konuda herhangi bir şekilde itirazlarının olmadığını
ama EPP’nin bu kararı alması gerektiğini vurguladılar. EPP ise hep
Sarkozy ve Merkel’i suçladı ve bir türlü mesuliyeti üstlenen kimse
olmadı. Bu süreçte partimize gerek Avrupa Parlamentosu’nda ki
Liberal gruptan, gerekse Sosyalist Enternasyonal’den davetler
geldi.”
"EPP içerisinde ki bu akıl tutulmasından artık rahatsız olup
ayrılan partilerin kurduğu Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular
Birliği’nin AK Parti ile temas kurdu" diyen Bakan Bağış, şöyle
devam etti:
“Bu konuda ki temaslar neticesinde partimizin Merkez Yürütme
Kurulunda bu konu değerlendirildi ve EPP’nin bu ikicikli tavrı
kabul edilemeyecek bir tavır olarak değerlendirildi ve AK Parti
EPP’den çıkmaya, oradaki gözlemci statüsüne son vermeye ve Avrupa
Muhafazakarlar ve Reformcular Birliği’nin tam üyesi olarak
katılmaya karar verdi. Partimizi temsilen Mevlüt Çavuşoğlu’da bu
grubun başkan yardımcısı olarak seçildi. Bu tamamen siyasi bir
tercihdir. Bu Avrupa Parlamentosunda bu kararı tartışmak en doğal
ve demokratik haklarıdır. Bu konuda eğer bir sorumlu aranıyorsa,
2003 yılından bu zamana kadar AK Parti’yi haketmediği bir şekilde
gözlemci statüsünde tutan ve ortak üyelik sözünü yazılı beyanında
belirtmesine rağmen tutmayan EPP yöneticilerini ve EPP üyelerini
sorgulamaları gerekir. Türkiye’nin hiçbir kurumu ne siyasi
partileri, ne sivil toplum kuruluşları, ne akademik çevreleri, ne
de hükümeti hiçbir şekilde kapıda bekletilecek konuma sahip
değildir. Bundan da herkes alması gereken mesajı Avrupa’da da
alacaktır.”
(İHA)