Eğer BDP 'evet' derse PKK ne der?
Abone olKandil'i denklem dışında tutan yeni anayasa sürecine BDP'nin katılmama ihtimali yaşanan son gelişmelerle daha da netleşti.
Oktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Ne olduysa 13 askerin şehit
edildiği Silvan saldırısından sonra oldu. Aynı gün DTK'nın
"özerklik" ilanı işin tuzu biberiydi. Üstelik Öcalan ile
görüşmelerin devam ettiği bir sürede. Çukurca saldırısıyla bardak
çokta taşmıştı bile. "Aldatılmışlık duygusunu"
yaşayan hükümet terörle mücadelede yeni bir dönemi başlattı.
Olmadığı kadar sert demeçler duyduk Başbakan Erdoğan'dan.
"Ilıman iklim" bir anda "soğuk bir
havaya" bıraktı.
ERDOĞAN PKK'NIN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEDİ
PKK'ya karşı açılan topyekün savaşta hükümet, Kürt vatandaşla
terör örgütünü birbirinden kesin çizgilerle ayırıyor. Hedef ise PKK
ve ona destek çıkan içerideki uzantılar. 1990'lı yılların
hatalarından ders almış görülüyor. Yani hükümet hukuk terazisini
kaybetmek istemiyor. Erdoğan üstü kapalı BDP'ye "tarafını
seç" diyor. 1 Ekim'de açılacak yasama döneminde BDP'yi
Meclis'te siyaset yapmaya çağırdı. Böylesi bir tablonun PKK'nın
ekmeğine yağ süreceğini bildiği için Erdoğan, "kapatılma
taleplerini" bir şekilde frenledi.
BOMBA YERİNE DİYALOG
Peki BDP cephesinden gelen sinyaller nasıl? İlk tepkiler
öncekilerden farksız. Yeni bir şey yok. Bildik açıklamalar
birbirini izliyor. Kandil'e operasyonların durması isteniyor. Barış
için Kandil ve İmralı'yı adres gösteriyorlar. Demirtaş ve Sırrı
Sakık, "müzakere ve diyalog" öneriyor. Hükümet ne
kadar kararlı ise BDP de o kadar "eski
alışkanlığını" sürdürüyor.
HEP GERİDE DURDULAR
Açılım sürecinde BDP'nin tavrı ortada. Her gelişmeye karşı
durdular. Kürt vatandaşlara yönelik atılan adımlarda art niyet
arayıp iktidarı göz boyamakla suçladılar. Parti kapatmayı
zorlaştıran Anayasa değişikliği görüşmelerine Öcalan'dan
"vize çıkmadığı" için katılmadılar. Ne hazindir ki
aynı anda muhalefet de hükümeti "PKK ile masaya
oturmakla" eleştirdi.
BDP FARKLI BİR POLİTİKA İZLEYEBİLİR Mİ?
Muhatap krizinde "siperin arkasına gizlenmeyi" tercih ettiler, çözümün adresi için adres hep İmralı ve sınır ötesi oldu. Öcalan ve PKK'dan bağımsız hareket etme imkanları hiç olmadı olması da zor görünüyor. Farklı bir politika izlemeleri kendilerini inkar anlamına gelir.
SİLAH BELİRLEYİCİ GÜÇ
Acı gerçek ise bölgede geçerli olan tek dil silah. Kimin silahı daha güçlüyle sözü o söylüyor ve siyaseti belirliyor. PKK da işte bu "yapılanmanın esas oyuncusu". Bölgeye farklı bir anlayış getirmek isteyen hükümetin her adımına saldının da sebebi bu aslında. Her şeyi PKK, KCK ve İmralı belirliyor. BDP'ye oy verenler de bu iklimde yetişen insanlar. Çünkü silahı toprağa gömmek "Bir kısım Kürtleri yönetmekten vazgeçmekle eşdeğer" anlamını taşıyor. İşte BDP'nin de açmazı burada. Kendileri TBMM'de ama sahne arkasındakiler başka yerde.
YENİ ANAYASAYA "EVET" DİYEMEZLER
BDP'nin Kandil bombalanırken anayasal sürece destek çıkması çok zor. YSK'nın ve BDP'nin ortaklaşa adımlarıyla ortaya çıkan Hatip Dicle krizi yeni Meclis'i daha açılmadan gölgelemişti. BDP Kandil'i ve İmralı'yı denklem dışında tutan hiçbir formüle bugüne kadar "evet" demedi. Yeni anayasanın da bu doğrultuda hazırlanacağı düşünülürse, Kandil'e sırtını dönemezler.