Egemen Bağış'tan akil insanlara mektup!
Abone olAvrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Akil İnsanlar" heyeti üyelerine birer mektup göndererek, çözüm sürecine ilişkin görüşlerini paylaştı.
Bağış, "Akil İnsanların", Türkiye için son derece kritik
ve tarihi bir eşiği aşma sürecine katkı sağlama iradesi
göstermelerinin "takdire şayan" olduğunu söyledi.
Bağış mektubunda, "Ülkemiz için son derece kritik ve tarihi bir
eşiği aşma sürecinde gönüllü olarak bu sürece katkı sağlama
iradeniz takdire şayandır. Ülkemizin ileri demokrasi ve muasır
medeniyet yolculuğuna ilişkin şahsınızın değerlendirmelerini her
zaman yakından takip ettiğimi ve AB müzakere sürecinde de
fikirlerinizden ziyadesiyle faydalandığımızı bu vesile ile
bilmenizi isterim" dedi.
Terörün sonlandırılmasının, güvenlik boyutuyla birlikte özgürlük
boyutunu da yakından ilgilendirdiğini ve özgürlük-güvenlik
dengesinin hassas bir çizgide teminini gerektirdiğini belirten
Bağış, meselenin özgürlüklerle ilgili boyutunda, AB reform
sürecinin önemli bir etkisi ve itici gücü olduğunu ifade etti.
Bağış, mektubunda şunları kaydetti:
"Hükümetimiz son 11 yılda özgürlüklerin önündeki engelleri
kaldırma noktasında kararlı bir irade göstermiştir. Gerek çözüm
sürecinde, gerekse ülkemizin muasır medeniyetler seviyesinin
üzerine çıkma hedefi doğrultusunda hükümetimiz, bundan sonra da
aynı hassasiyet ve özgürlükçü yaklaşımını muhafaza
edecektir.
Fikirleriniz ve yapıcı değerlendirmelerinizin bu hassas dönemde
hükümetimize ve milletimize ışık tutacağına, bu kritik dönemecin
ülkemiz için hayırlı neticelerle sonuçlandırılmasına katkı
sağlayacağına samimiyetle inanıyor, çalışmalarınızda başarılar
diliyorum."
"PKK TERÖRÜNÜN ORTADAN KALDIRILMASI
AMAÇLANIYOR"
AB Bakanı Bağış, mektupla birlikte, heyetin bölgelerdeki
çalışmalarına yardımcı olacağı düşüncesiyle, hükümetin AB reform
sürecinde attığı adımları, çıkardığı yasaları ve süreçteki mevcut
durumu anlatan bir kitapçığı da üyelere gönderdi.
"AB'ye Katılım Sürecinde Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ne
Katkısı Olduğu Değerlendirilen Siyasi Reformlar ve Gelişmeler"
adını taşıyan kitapçıkta, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin,
tüm vatandaşların, sahip oldukları haklardan etnik ve dini köken,
siyasi görüş ve cinsiyete bakılmaksızın ve hiçbir ayrım
gözetmeksizin yararlanabilmelerini temin etmek için başlatılmış bir
ulusal birlik projesi olduğu vurgulandı.
Kitapçıkta, "Bu süreç, demokrasiyi güçlendirme çalışmalarının bir
parçası olarak başlatılmış olup, terörizmden kaynaklanan
sorunlardan bir kısmının çözümünü hedef almaktadır. Söz konusu
proje ile PKK terörünün ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır"
denildi.
"HASSAS ÇİZGİDEN AYRILMADAN ÇOĞULCU DEMOKRASİYE
DOĞRU"
AB reform sürecinin önemine değinilen kitapçıkta, şu ifadelere yer
verildi:
"Son 11 yılda vatandaşlarımızın temel hak ve
özgürlüklerinin genişlemesi ve geliştirilmesinde AB'ye üyelik
hedefimize paralel olarak gerçekleştirilen siyasi reform sürecinin
önemli bir etkisi ve itici gücü olmuştur.
Hükümetimiz iktidarı süresince özgürlüklerin önündeki engelleri
kaldırma noktasında hiçbir zaman geri adım atmayarak kararlı bir
irade göstermiştir. Ülkemizin muasır medeniyetler seviyesinin
üzerine çıkma hedefi doğrultusunda çözüm sürecinde de hükümetimiz
bundan sonra da aynı hassasiyet ve özgürlükçü yaklaşımını muhafaza
edecektir."
Terörün sonlandırılmasının, özgürlük-güvenlik dengesinin hassas bir
çizgide teminini gerektirdiğinin vurgulandığı kitapçıkta,
"Bu hassas çizgiden ayrılmadan, çoğulcu demokrasiye doğru
ilerlemek en büyük hedefimizdir" denildi.
Kitapçıkta, bir Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi olarak görülen
demokratik açılım sürecine ilişkin atılan adımların da Türkiye'nin
AB'ye katılım sürecinde Kopenhag Siyasi Kriterleri'nin karşılanması
ve müzakere fasıllarından 23. Yargı ve Temel Haklar Faslı
kapsamında yürütülen çalışmalarla yakından ilgili olduğu
belirtildi.
"REFORM SÜRECİNİN İTİCİ GÜCÜ VATANDAŞLAR
AK Parti'nin, iktidara geldiğinden bu yana siyasi reform
çalışmalarını hızlandırdığının ve müzakerelere başlama yolunda çok
önemli adımlar attığının vurgulandığı kitapçıkta, Türkiye'nin
müzakerelere başlaması sonrasında siyasi reformların yavaşlamadığı,
aksine geçmiş reformları pekiştirici, tamamlayıcı birçok
düzenlemenin yanı sıra yeni ve kapsamlı reformların da
gerçekleştirildiği kaydedildi.
Yapılan reformların, Türkiye'nin çoğulcu bir demokrasi olma yolunda
attığı kararlı adımların en somut kanıtı olduğunun belirtildiği
kitapçıkta, bu reformların gerçekleştirilmesinde siyasi irade kadar
toplumun bütün kesimlerinin reform sürecini sahiplenmesinin de
etkili olduğu ifade edildi.
Siyasi reform sürecinin asıl itici gücünün, süreci sahiplenen
vatandaşlar olduğuna dikkat çekilen kitapçıkta, son 10 yılda adım
adım gelişen özgür tartışma ortamı sayesinde, sivil toplumun, görüş
ve taleplerini her geçen gün daha özgürce dile getirdiği, bu
ortamın meselelerin daha şeffaf biçimde tartışılmasına imkan
sağladığı belirtildi.
"SESSİZ DEVRİM"
Kitapçıkta, AB'ye katılım süreci kapsamında mevzuat değişiklikleri
ve uyum paketleri ile uygulamada gerçekleştirilenler hakkında
da bilgi verilirken, sonuç bölümünde şunlar kaydedildi:
"Tüm bu gelişmeler, vatandaşlarımızın eşit haklara sahip bireyler
olarak yaşadığı daha demokratik ve özgür bir Türkiye idealimize
yaklaşmamıza da hizmet etmektedir.
AB'ye katılım sürecinin, özellikle AK Parti iktidarı döneminde
Türkiye'deki hayata etkisi adeta bir 'sessiz devrim' niteliğini
taşımaktadır. AB uyum paketleriyle, mevcut mevzuat değiştirilerek
insan haklarının iyileştirilmesi, işkenceye ve kötü muamele ile
mücadele, ifade ve basın özgürlüğünün genişletilmesi, örgütlenme,
toplantı ve gösteri özgürlüklerinin güçlendirilmesi, kültürel
hakların genişletilmesi, kadın-erkek eşitliğinin iyileştirilmesi ve
sivil demokrasinin pekiştirilmesi alanlarında iyileştirmeler
kaydedilmiştir. Ayrıca yürütülen birçok çalışma Milli Birlik ve
Kardeşlik Projesi paralelinde de ele alınmakta ve katkı
sağlamaktadır."
Yapılan çalışmalar sonucunda her alanda şeffaf bir tartışma
ortamının belirdiğine işaret edilen kitapçıkta, söz konusu ortamın
devamı sayesinde ayrımcılıktan uzak, eşit vatandaşlık ilkesinin
hayata geçtiği çoğulcu bir demokrasi anlayışına doğru
ilerlenebileceği belirtildi.
Kesintisiz reform iradesi ve sürecinin Türkiye'yi daha demokratik,
özgür, özgüvenli, istikrarlı, gelişmiş ve itibarlı hale
getirdiğinin vurgulandığı kitapçıkta, şu ifadelere yer verildi:
"AB'ye katılım süreci paralelinde atılan ve birçok ülkeye ilham
kaynağı olabilecek nitelikte adımlar sadece bölgemizde barış ve
istikrarın korunmasına katkı sağlamayacak, Türkiye'nin AB'ye tam
üye olmasıyla, aynı zamanda AB tarafından temsil edilen evrensel
niteliğe sahip değerlerin geniş bir bölgeye yayılmasına da imkan
tanıyacaktır. Tüm bu yoğun reform çabalarının sonucunda,
Türkiye'nin üyeliği konusundaki nihai karar AB üyesi ülke halkları
ve halkımız tarafından ortaklaşa verilecektir."