Egemen Bağış'a dair haberi okuduğumda bundan yedi sene önce Doğu
Perinçek'in neredeyse tüm İsviçre basınının bulunduğu basın
toplantısı geldi aklıma. Perinçek, yeterli Almancasıyla , soykırım
yapılmadığını anlatıyordu kendini yırtarcasına.
''O'' o gün tam bir Don Kişot'tu(!)
Egemen Bağış'ın Zürih'te söylediklerini duyduğumda, tıpkı
Perinçek gibi yabancı basının karşısında bunları söylediğini sandım
ama öyle değilmiş, sonradan öğrendim.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış Davos Dünya Ekonomik
Forumun'dan dönüşünde, o gün Zürih Kongresshaus'da gerçekleşen
Sezen Aksu konserine gidiyor, orada Post gazetesi haber müdürü
Cemil Baysal'ın ; ''Fransa'nın aldığı karar ve İsviçre'de
de böyle bir karar alınması, İsviçre'deki vatandaşların bu konuda
dertli olması ile ilgili sorusunun ardından Bağış hodri meydan
diyor ve ''Ermeni soykırımı yoktur, gelsinler beni
tutuklasınlar'' diyor.
İsviçre'de yayınlanan Neue Zürcher Zeitung gazetesinin haberine
göre, Zürih başsavcılığı, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen
Bağış'ın Zürih'te söylediği bu sözleri hakkında İsviçre Ermeni
Topluluğunun şikayeti üzerine ön soruşturma açıyor.
Zürih Devlet savcısı Christine Braunscweig yaptığı açıklamada,
Bağış hakkında ön soruşturma açıldığını doğrulayarak şunları
söylüyor; ''Geçen hafta savcılığımıza bu konu ile ilgili
bir dilekçe ulaştı. Dilekçede Sayın Bağış' ın İsviçre ceza
kanununun 261. maddesinde ırkçılık başlığı ile yer alan kanuna
muhalefet edildiği bildiriliyordu. Savcılığımız iddiayı ciddi
bularak soruşturma başlattı. Şimdi Egemen Bağış'ın dilekçede konu
edilen Ermeni Soykırımını inkar sözlerini söyleyip söylemediğini
araştıracağız. Kendisinin diplomatik dokunulmazlığı olup olmadığına
bakacağız. Bunların sonucunda yasaya aykırı bir durum var ve
diplomatik dokunulmazlığı yok ise hakkında dava
açacağız."
Şimdi durum değerlendirmesi yaptığımızda, bir karmaşa söz
konusu.
Şöyle ki;
İsviçre Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı Micheline Calmy Rey
iki ay önce Ankara'ya geliyor.
Calmy Rey, Ankara ziyaretinde, Ermeni iddialarına bakışını ve
inkar yasasını değerlendiriyor.
İsviçre Cumhurbaşkanı; ''Fransa'nın aksine, İsviçre'de
belirli bir olayın soykırım olarak kabul edildiği bir yasa yok.
İsviçre ceza kanunu, açıkça ırkçılık içeren söylem ve propagandayı
cezalandırıyor'' diyor.
Diğer taraftan, yine bundan bir ay kadar önce ''Ermeni
soykırımı reddi hangi kantonlarda yasak?'' yazımda da
bahsettiğim İsviçre konfederasyon başkanı ve maliye bakanı Eveline
Widmer Schlumpf, yabancı gazetecilere verdiği konferansta, sözde
Ermeni soykırımı inkar yasası ile ilgili olarak DHA' nın sorusunu
şöyle cevaplamıştı; ''Ermeni soykırımı inkarı bizim
ülkemizin bazı kantonlarında yasaktır, ancak bu ulusal bir karar
değildir. Bu kararlar kantonları ve onların yöneticilerini
bağlar."
Bazı kantonlar dediği; sadece kanton Waadt meclisi bunu kabul
etmiş ama İsviçre'de meclisten geri dönmüş.
Durum şu ki; İsviçre'de Ermeni soykırımı inkarı yasası ile
ilgili alınmış bir karar yok ama ''Ermeni soykırımı
yoktur'' demek, İsviçre ceza kanununun 261. maddesi olan
ırkçılık kapsamına girdiğinden, bu cümleyi öyle de/böyle de
söylemek yasak.
Ermeni soykırımının inkarının neden ırkçılık olarak
algılandığını anlamak zorundayız. O halde soykırım yoktur demek
ırkçılıksa, vardır demek de ırkçılık kapsamında olmalı!
Gelelim Egemen Bağış'a; açılan ön soruşturma nasıl bir şekil
alacak bunu hep beraber izleyeceğiz. Ama kendisinin önünde bir
Perinçek örneği varken, göğsünü gere gere, ''hadi
buyursunlar, hodri meydan'' demesi, amatörce yapılmış bir
refleks mi, yoksa profesyonelce bir oyun mu, aklım almadı.
Bu arada, kendisi diplomatik bir pasaport taşısa da, İsviçre'de
akredite olmadığı zaman diplomatik şemsiye altında olmuyor. Aldığım
bir duyumdur bu. Kaddafi'nin oğlu da Cenevre'de
tutuklanmıştı.Halbuki Libya devletinin diplomatik pasaportunu
taşıyordu.
Zürih savcısı, Bağış için; ''diplomatik bir
dokunulmazlığı var mıdır, buna bakacağız'' diyor. İşte tam
burada İsviçre için bir akredite var mı, bunu da ben merak
ediyorum.