Ege Ebrar ÖNÜR

egebrar@gmail.com
TÜM YAZILARI
KADIN VE ERKEĞİN CİNSİYET VE GÖREV TANIMLARININ BELİRLENEMEMESİ Yemek yemek, üremek, barınmak, eğitim, çalışmak gibi konular cinsiyetlerden bağımsız tamamen temel insani ihtiyaçlardır. Bunların bir tarafa görev gibi yüklenip o görevlerin karşı cinsçe yapıldığında bir lütuf gibi yaşantılanması yalnızca bizi yüzyıllarca geriye götürür ve hayat içerisinde her zaman asıl olanı kaçırmamıza sebep olur. Hunharca Sosyal Çürümeyi Körükleme, Sapkın Bir Nesil Yetiştirme Ülkenin belki çok küçük bir kesimince yaşanan olayların sanki her evde yaşanıyor gibi topluma pompalanması özellikle pornografiye konu olan, örneğin ensest ilişkiyi özendiren olayların bilinçaltı ve bilinçdışına itilmesi günümüz travmasıdır ve ilerleyen süreçlerde daha büyük travmatik yaşantılara yol açması kaçınılmazdır. Uygunsuz Cinselliğin Cinsiyetsizliği Neredeyse her birimizin sevgiyi alma ve gösterme şekillerimiz birbirinden farklıdır. Kimi sevgisini sözel olarak ifade ederken kimi dokunarak, davranışsal olarak sürprizler yaparak bunu belli eder. Ancak ve ancak hiç kimse kendinde olmayanı bir başkasına veremez.
Çocuklarda Davranış Değiştirme ve Geliştirme Her aile iyi olduğuna inandığı, doğru bildiği ve kendi ailesinden görmüş olduğu davranışları uygulama eğilimi gösterir. Fakat bu deneyimlerin ne kadar sağlıklı olduğu konusu tamamen subjektiftir. Zaman zaman aileler çocuklarında hiç istemedikleri ve görmeyi beklemedikleri davranış örüntüleri ile karşılaşıp, kaygı ve korku iklimine kapılabilirler. Değişim Düşünceyle Başlar Davranışla Gözlemlenir Hedefe ulaşmak için içimizden bir şeylerin gelmesini beklemek sadece vakit kaybı yaratır. Bu vakit kaybı aynı zamanda geç kalmışlık hissini ve düşüncesini de beraberinden getireceğinden umutsuzluk gibi duyguları daha yoğun hissetmemize ve daha karamsar düşünmemize sebep olur. Oysaki ne istenildiğine karar verildiği ilk anda sürece bir yerinden başlamak ve sürecin getirilerine göre esneklik gösterip şekil almak hedefe en kısa sürede ulaşmayı da beraberinde getirir. Aile İçi İletişim İnsan sosyal bir varlık olması sebebiyle iletişim ve ilişki kurmaya yaşamı süresince ihtiyaç duymaktadır. Ebeveyn ve çocuk arasındaki iletişim anne karnından itibaren başlar ve bebek dünyaya geldiği andan itibaren de artarak devam eder. Çocuğun doğduğu andan itibaren tensel temasla kapsanması, ses ve mimiklerine doğru orantılı tepkiler verilmesi, ihtiyaçlarının ihtiyaç duyduğu ölçüde karşılanması çocuğun yalnızca dil gelişimini değil aynı zamanda sosyal ve bilişsel gelişimini de destekler. Sosyal Tembellik Sosyal tembellik, asosyal bir hayatın ana yemeği, onu besleyen can damarıdır. Sosyal bir canlı olan insanoğlu ya da kızı, sürekli bir ilişki kurma arayışı içerisinde birbiri etrafında konumlanır.