Karadeniz'de yer alan iki adadan biri olan ve 40 bin metrekare alanı ile Akdeniz Defnesi ve Yalancı Akasya başta olmak üzere 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türü ile karabatak ve martıların doğal olarak ürediği doğal ve arkeolojik sit alanı Giresun Adası'nın Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı UNESCO'nun Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınması için çalışma başlatılmıştı. Ada'nın doğal, kültürel, flora ve fauna ile canlı türlerinin özelliklerinin yer aldığı rapor, UNESCO'ya sunuldu. Giresun Valiliği ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, kıyıdan 1,6 kilometre uzaklıkta yer alan ve hakkında birçok efsanelerin anlatıldığı, Amozanların ve birçok kavmin yaşadığı ada için ayrıntılı rapor hazırladı. Mitolojide, Kaptan Yason önderliğindeki Argonotlar'ın Herkül ile birlikte altın postu aramak için geldiği, ‘Aretias, Nesos ve Khalkeritis’ isimleriyle de anılan adanın doğal, kültürel, flora ve canlı türlerinin özelliklerinin yer aldığı hazırlanan rapor, UNESCO'ya sunuldu. Surlar, manastır, şapel, bizans mezarı Raporda, Doğu Karadeniz'de Antik ve Orta Çağ'da yerleşik hayata geçilen tek ada olan Giresun Adası’nın mitolojideki yeri, üzerinde yer alan kültür varlıkları, flora ve faunası ile önemli bir yaşam alanı olduğuna yer verildi. İçerisinde surlar, manastır, şapel, çok sayıda pitos ile 300’ün üzerinde geleneksel yöntemlerle gömülmüş Bizans mezarı olduğuna yer verilen adanın kültürel zenginliğine vurgu yapıldı. UNESCO'nun değerlendirme sürecinin ardından başvurunun olumlu sonuçlanması ile sadece ülke çapında değil tüm dünyanın tanıdığı bir alan haline gelecek ada, yürütülen koruma faaliyetleri açısından en üst düzeyde uluslararası bir koruma statüsüne kavuşacak. Bu durum koruma faaliyetlerinin etkinliğini artırırken adanın gelecek nesillere aktarılmasına önemli bir katkı verecek.Ada bulunmaz bir numunedir Giresun Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarımı Bölüm Başkanı Dr. Gazanfer İltar, milattan önceki yıllardan günümüze kadar kesintisiz bir yerleşime sahip olan Giresun Adası'nın Doğu Karadeniz'in arkeolojik açıdan en önemli yerleşim yeri olduğunu söyledi. Dr. İltar, "Bu bölgedeki Antik ve Orta Çağ'da yerleşim kısmen kesilerek 300-500 yıllık aralar verilmiş. Ancak; Giresun Adası’nda arkeolojik kazılar sonucu elde ettiğimiz tespitler neticesinde ilk olarak M.Ö. 300’lü yıllarda yerleşimin başladığı, Orta Çağ'da Bizans döneminde kalenin yoğun olarak bir manastır işleviyle kullanıldığını görmekteyiz. Hem arkeolojik sit alanıdır, hem de doğal sit alanıdır. Hem mitolojideki yeri, hem arkeolojik buluntuları hem de kuş türleri ve endemik bitki türleriyle ada bulunmaz bir numunedir" dedi.Listeye alınması için değerlendirmeler devam ediyor Arkeolojik kazılar, buluntular, doğal güzellikler, kuş türleri ve endemik bitkiler ile Giresun Adası’nın bir yaşanmışlığı ortaya koyduğunu söyleyen İltar, şunları dedi: "Adanın UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınması için değerlendirmeler devam ediyor. Biz inanıyoruz ki; Giresun Adası Dünya Kültür Mirası Listesi'ne girecektir. Çünkü tek bir noktayla ön plana çıkmıyor. Mitolojide, arkeolojide yeri var, nadir bulunan kuş türlerine ev sahipliği yapıyor. Endemik bitki türleri var. Ayrıca kendi içinde kompleks yapı gibi düşünülmüş dini bir merkez. Van Akdamar Kilisesi’ni örnek olarak gösterirsek, üzerinde sadece bir kilisesi ve birkaç yapısı var. Ancak Giresun Adası komple bir tarihi doku konumunda. Çevresi surlarla çevrili, içerisinde çok sayıda Orta Çağ'dan kalma yapılar var. Hatta Antik Çağd'an kalma tapınaklar da var”Adanın UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınmasıyla öneminin daha da artacağını ifade eden İltar, "Adaya sadece yaz aylarında hizmet veren bir yat var. Bu yatlarla gelen yerli ve yabancı turistler adaya inip etrafında turluyorlar ve yarım saat sonra adadan ayrılıyorlar. Bu yöntemle bile turist sayısı arttı. Her sene binlerce Arap turisti ağırlıyoruz. İlerleyen zamanlarda adadaki kazı çalışmaları tamamlanıp restorasyonla birlikte eski manastır havasının, surların, kilise ve şapellerin görülebilir hale gelmesiyle birlikte Giresun Adası’nı ziyaret etmek isteyenlerin inanıyorum ki aylar öncesinden randevu alması gerekecek. İşte UNESCO başvurumuz bu yüzden çok önemlidir" diye konuştu. Aylar öncesinden randevu alması gerekecek Adanın UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınmasıyla öneminin daha da artacağını ifade eden İltar, "Adaya sadece yaz aylarında hizmet veren bir yat var. Bu yatlarla gelen yerli ve yabancı turistler adaya inip etrafında turluyorlar ve yarım saat sonra adadan ayrılıyorlar. Bu yöntemle bile turist sayısı arttı. Her sene binlerce Arap turisti ağırlıyoruz. İlerleyen zamanlarda adadaki kazı çalışmaları tamamlanıp restorasyonla birlikte eski manastır havasının, surların, kilise ve şapellerin görülebilir hale gelmesiyle birlikte Giresun Adası’nı ziyaret etmek isteyenlerin inanıyorum ki aylar öncesinden randevu alması gerekecek. İşte UNESCO başvurumuz bu yüzden çok önemlidir" diye konuştu. Giresun'da UNESCO heyecanı Giresun Adası'nın UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınması için yürütülen çalışma kentte de vatandaşlar arasında heyecan yarattı. Çalışmanın önemine dikkat çeken Namık Baltaoğlu, "Doğu Karadeniz’in insan yaşayabilen tek adası. Mitolojik olarak da tarihi bir geçmişi var. Aslında geç kalınmış bile olsa, böyle bir girişimde bulunulması Giresun adına ülkemiz adına çok sevindirici. Umarım bu çalışmalar olumlu sonuç verir" ifadelerini kullandı. Hüseyin Özgürel de, "Giresun Adası’ndaki tarihi doku bozulmadan düzenlenmeli. Tarihi yapılar ortaya çıkarılarak turizme açılmalı" dedi. Giresun adası hakkında Giresun Adası, Karadeniz'de bulunan iki adadan birisi. Giresun Adası kıyıdan 1,6 km açıkta olup, 40.000 metrekare alana sahip. Adada özellikle Akdeniz Defnesi ve Yalancı Akasya başta olmak üzere 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türü bulunmakta. Sonradan 10 adet ağaç türü daha ilave edilmiş. Karadeniz'de karabatak ve martıların doğal olarak ürediği ada aynı zamanda göçmen kuşların uğrak ve dinlenme yeridir. Hakkında birçok efsaneler anlatılan, Amozanların ve birçok kavmin yaşadığı adada mitolojik çağlara ait birçok kalıntı bulunmakta. Amazon kadınlarının burada yaşadığına ve mitolojide Kaptan Yason önderliğindeki Argonotlar'ın Herkül ile birlikte altın postu aramak için geldiklerine ve ‘Aretias, Nesos ve Khalkeritis’ isimleriyle anılan adada M.Ö. 2 bin yılından itibaren yerleşimin başladığı sanılıyor. Adada, 2011 yılında başlayan arkeolojik kazılarda kilise kalıntıları, tapınak, iskeletler, şarap fıçıları bulundu. Kazılar sonucunda adanın tarihte bir dini merkez olduğu belirlendi.