Efkan Ala'dan çözüm süreci ve Öcalan tüyoları!
Abone olA Haber'de konuşan İçişleri Bakanı Efkan Ala çözüm sürecine dair önemli açıklamalar yaparken çözüm iradesinin yasal bir zemine kavuşturulacağını söyledi.
İçişleri Bakanı Efkan Ala A Haber Ankara
Temsilcisi Murat Akgün’ün sorularını yanıtladı.
Çözüm sürecine yönelik hazırlanan yeni paketle hükümetin çözüm
iradesinin yasal bir zemine kavuşturulacağını söyleyen Bakan Ala,
ayrıca böcek soruşturmasında "paralel yargının" bir direncinin de
söz konusu olduğunu belirtti.
YENİ 'ÇÖZÜM SÜRECİ' PAKETİ: ÇÖZÜM İRADESİ
YASALLAŞIYOR!
Yeni paketle hedeflediğimiz şey “Çözüm Süreci”ni yönetmek ve
sonuçlandırmak ve milletimizi bu önemli sorundan kurtarmak. İçinde
zaten bu güne kadar aldığımız inisiyatif ve iradenin yasal
çerçeveye oturtulma meselesi var. bugün yarın da meclise
sunulacak. Biz burada çok önemli bir sorunu
yönetiyoruz. 2002’den beri AK Parti hükümetlerinin attığı
demokratikleşme paketleri olmasa bugün bunu tartışıyor olabilir
miydik? Biz Türkiye’de demokratikleşmeyle terör ve terörist
faaliyetlere olan desteği azalttık. Terör eylemlerine, terörist
faaliyetlere destek azalınca, bir sorunu kökten çözebilme imkan ve
ihtimali ortaya çıktı. Daha önce daha somut olarak insanların
çocuklarına Kürtçe merhaba bile diyemediği bir Türkiye’den
olağanüstü halin olduğu bir Türkiye’den çıkıp bugün, devlet
televizyonunda Kürtçe eğitim yapılabilen, özel okullarda eğitim
görülebilen, devlet okullarında seçmeli ders olarak okutulabilen
olumlu bir atmosfer haline geldi. Türkiye’nin sürdürmeyi kesinlikle
kabul edemeyeceği sorunları ortadan kaldırdık. Normalleştiriyoruz,
normale dönüyoruz. Normal rejimlerin, normal hayatların bir
enstrümanı değildir, baskılar sonucunda ortaya çıkar. Çeşitli
gerekçeleri vardır, o gerekçeler o atmosfer ortadan kalkınca da
bunu yöneterek çözme imkanı ortaya çıkıyor. Bunu yapıyoruz şu anda.
Herkesin kazanacağı, Türkiye’nin daha çok gelişeceği bir yolda
yürüyoruz. Bu kanunla birlikte; devletin şu anda yürüttüğü ve
bundan sonra yürüteceği faaliyetleri yasal çerçeveye oturuyor. Yani
bu konularda çalışma yetkisini meclis onaylamış oluyor. Bu meseleyi
kökten çözebilecek, bu meseleyi Türkiye gündeminden çıkartabilecek,
76 milyonun lehine olan o çalışmaların tamamını yapabilecek
imkanların yasal bir statüye kavuşturuyor.
HALK NE SÖYLÜYOR, BİZ ONA
BAKIYORUZ
Eski Türkiye’nin paradigmalarına kodlanmış zihinler sürekli
hükümetin yaptığı, aldığı inisiyatiflerin arkasında hükümetin kendi
iradesi dışında bir irade arıyorlar. Çünkü kendileri öyle yönetti
Türkiye’yi. Onlar öyle yönetti biz öyle yönetmiyoruz., Ak Parti
hükümetleri kendi iradesiyle bir süreci yönetiyor ve ne zaman hangi
kararı alması gerekiyorsa o kararı alıyor ve bunda tereddüt
etmiyor. Ama bu kararları alırken bu iklimin oluşmasında
bütün Türkiye’de zihnini bu konuya odaklamış, kafa yoran insanların
düşüncesinden yararlanıyor. Oluşmasında katkıda bulunmak insanların
fikirlerini bir araya getiriyor, bunları tartışıyor değerlendiriyor
ve bir sonuca varıyor. Kimin ne söylediğinden çok, halk ne
söylüyor, vatandaşımız ne talep ediyor, biz ne yapıyoruz. Biz buna
bakıyoruz.
'ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK' İDDİASI: BİZDEN
DUYMADIKÇA İNANMAYIN
Hem HDP milletvekilleri, hem de bizim MİT teşkilatımız görüşmeler
yapıyorlar. Bunun dışında HDP milletvekili Sayın Sırrı Süreyya
Önder’in ve sayın milletvekillerinin kamuoyu ve kendi tabanları ile
paylaştıkları değerlendirmeleri olacaktır. Ben de size daha
öncesine ait gerçekleşen ya da gerçekleşmeyen, ya da şimdi
gerçekleşebilecek olan ya da hiç gerçekleşmeyecek olan
çeşitli milletvekillerinin söylediklerini paylaşabilirim.Biz karar
mekanizmalarında olanlar, süreci yönetenlerden bir şey duyduğunuzda
Bunun gerçekleşeceğine inanın derim. Bu karar mekanizmalarından ya
da süreci yönetenlerden duymadığınızda bir demokratik tartışmadır,
ifade özgürlüğüdür, tartışma olarak bakarsınız.
AK PARTİ'NİN KIRMIZI
ÇİZGİLERİ
Türkiye’nin 76 milyonunu bildiği ve üzerinde mutabakata vardığı
kırmızı çizgiler var. Bunlar Türkiye’nin 20203 hedeflerinin
çerçevesini çizdiği çizgilerdir. Tam demokrasi, ileri demokrasi,
kişi hak ve özgürlüklerinin tam anlamıyla tesisi edildiği bir
Türkiye, kalkınmış bir Türkiye ve uluslararası platformlarda sözü
dinlenen ve kendisi olmadan denklem kurulamayan bir Türkiye.
Bu 76 milyonun görmek istediği. Türkiye’dir. Bizim kırmızı
çizgiler dediğimiz şeyler bunlar. Eskiye dair bazı kavramlar var,
onların artık karşılığı yok. Acaba bunlar Türkiye’de olacak mı
olmayacak mı? Hayır onlar geçti. Şimdi yönetim tarzı değişti
bireyin özgürlüğü kişi hak ve özgürlükleri yeni bir demokrasi
anlayışı var. Bu herkesin lehine olan bir şey. Muhalefetin
tartıştığı konulara bakıyorsunuz eski Türkiye’nin problemleri ve
onlara çözüm önerileri. O problemler de çözüm önerileri de artık
yok.
TÜRK BAYRAĞI'NIN İNDİRİLMESİ: EYLEMCİ
HENÜZ YAKALANMADI
Eylemi gerçekleştiren henüz yakalanmadı, yardım eden yakalandı.
Eylemcinin de yakalanması konusunda da çalışıyor. O yörede tedbir
alması gereken üç güvenlik görevlisini görevden uzaklaştırdık ama
bir duvarı aşıyor, tel örgüden atlıyor, direğe tırmanıyor,
bayrağı indiriyor…Burada ciddi bir provokasyon görünüyor.Ne
zaman ki bir temel problemine eğildiyse Türkiye, bu tür
provokasyonlarla karşılaşmak bizim için sürpriz değil. Biz
provokatörlerin ne yapacağından ziyade kendi yapacaklarımıza
odaklanmış bir siyasi iradeyiz. Ve onu yapıyoruz, milletimiz de
bunu takdir ediyor. Çünkü bu provokasyonları yapacakları belli.
Bunlar bizi yolumuzdan bizi engellerse amaçlarına ulaşmış olurlar.
Buna fırsat vermemek lazım.
O EYLEMCİ ANINDA
ENGELLENMELİYDİ
Orada yapılması gereken, tutmak, almak götürmek. İçeri girilmesi
yasak olan bir yere girmiş, onun oraya girmesini, direğe çıkması
engellemek gerekiyor en başta. Şu anda burada oturup da, orada
gerçekleşen olayda ne yapılması gerektiğini söylemek spesifik
olarak yanlış olur. Beklenen nedir? Oraya girmesini
önlemektir. Oraya girdi, direğe çıkmasını tamamen önlemek
alıp götürmektir. Oraya ilişkin Hava Kuvvetlerimiz de soruşturma
başlattı zaten.
'YASA DIŞI DİNLEME' SORUŞTURMASI: BU BİR
CASUSLUK FAALİYETİ
Sayın başbakanın ofislerine dinleme cihazı kuran insanların bir
kişiyi dinlediğini varsaymayın. 76 milyonun güvenliğini
ilgilendiren, ülkenin ulusal güvenliğini ilgilendiren bir konuda
onu tehdit eden bir faaliyet içinde olmuştur bunlar. bir casusluk
faaliyetidir bu. Ülkenin başbakanının nende dinlersiniz. Hangi
ülkelere servis ettiniz? Hangi bilgileri aldınız? Hangi
bilgileri kime sattınız? Kimlerle iş birliği yaptınız? Bunların
hepsi soruşturma kapsamında. Daha da derinleşecek. Bu nasıl bir
vatan ihanetidir.Hangi yapının elemanı olarak bu yapıyorsunuz?
Yapılanma gittikçe ortaya çıkıyor. Bu tam bir faciadır. Buna nasıl
cesaret ediyorsunuz. Her birimin, yargının, idarenin teftişlerin
herkesin meselenin bu ciddiyeti ile mütenasip bir tavır içerisinde
olması 76 milyonun beklentisidir. Onların tamamının güvenliğine
ilişkin bir casusluk faaliyeti söz konusudur ve bunun gereği
titizlikle yerine getirilmelidir. Burada artık şuraya buraya
mensup, paralel yapı falan ülke mensubiyetinin, ülke güvenliğine
olan hassasiyetin önüne geçmiş durumda. Artık bu kadar net
bir konuda net bir tavır alınmalıdır. Yargılama süreçleri devam
edecek, yargılanacak, savunmalarını yapacaklar. Ama savcılık da
yargının bir parçasıdır. Bakın talepte bulunuyor serbest
bırakılıyorlar, tekrar aynı savcılık talepte bulunuyor. Ciddi bir
sorun olduğu yargılama safhasında da ortadadır.
BUNUN GEREĞİ TİTİZLİKLE
YAPILMALIDIR
Ülke güvenliğine ilişkin bundan daha önemli ne olabilir. Savcı
tespit ettik diyor, müfettiş tespit ettik diyor, tutuklama zaten
bir cezalandırma değildir. Burada tedbir koymayacaksınız da
nerede koyacaksınız? Burada tedbir olmayacak, kaçma, karartma
ihtimalleri dikkate alınmayacak da, nerede uygulanacak? Bunu
Türkiye’nin tartışması gerekmez mi? Elbette Türkiye tartışır. Ama
tabi süreçler de sonuçlanmış değil.
'PARALEL YAPI' İLE MÜCADELE: AÇIK BİR
DARBE TEŞEBBÜSÜDÜR
17 Aralık, 25 Aralık ve ondan sonra vatandaşlarımızın bilmediği
gece operasyonlarına ilişkin kararlar ortada ve bunlar bir hükümet
darbesi teşebbüsü. Darbenin büyük bir suç olduğu bizim
yasalarımızda bellidir. Biz hakkın hukukun yerine gelmesini hep
savunduk. Darbecilerin cezalandırılması, masumların
cezalandırılmaması. Bu temel dengeyi koruyan politikalar izledik.
Ama Türkiye’nin darbe dönemlerinde inşa edilmiş sistemi bunu
gerçekleştirmeye müsait değil. Onun için geldiğimizden beri reform
yapıyoruz. Bireysel başvuru hakkının Türkiye tartışmıyordu bile,
böyle bir şey gündeminde yoktu. AİHM’ne gidiyoruz sürekli, ondan
önce bizim bu fonksiyonu icra edecek yetkili yerimiz olsun diyen,
bunu referanduma götüren bu hükümettir. Referandumda buna
karşı çıkan kimdir? Muhalefet. Buradaki çelişkiyi kendileri
göremiyor olabilir ama bunu milletimiz görüyor. O yöntemleri biz
Türkiye’ye getirdik ve ondan yararlanıp çıktılar. Biz iktidardayken
kimseyi tehdit etmiyoruz, muhalefet partileri iktidarı tehdit
ediyor. Tehdit dili kullanıyor.