Edirne'den dönen göçmen: Yunanistan'a yüzeceğim
Abone olYunanistan'a gitmek için Edirne'ye yürüyen ancak izin verilmeyince İstanbul'a gönderilen Suriyeli göçmenlere ne oldu? Şimdi ne yapacaklar? BBC Türkçe'den Rengin Arslan, o göçmenlerden biri olan 24 yaşındaki Haytam'la konuştu.
"Eğer botlarla geçmek için kaçakçılara verecek para bulamazsam yüzerek geçeceğim. Bir arkadaşım geçti. O da bizimle Edirne'deydi. Geri gönderilince Çeşme'ye gitti hemen. Yüzerek karşıya geçti ve şimdi Avusturya'da."
İstanbul'un mültecilerin başkenti sayılan Kurtuluş semtinde konuştuğum Suriyeli Haytam 24 yaşında. Bir kış vakti arkadaşı gibi Avrupa'ya geçmek için yüzebileceğini söylerken sesinde en ufak bir tereddüt yok.
Fakat bundan iki hafta önce Türkiye sınırından Avrupa'ya geçmek
için İstanbul'dan, pek de alışılmadık bir şekilde yürüyerek yola
çıkan göçmenlerin arasındaydı.
Mayıs ayından beri gittikçe artan sayıda göçmen can güvenliğinden yoksun şekilde Ege kıyılarından Yunanistan'a varmaya çalışırken, onlar Edirne'nin yolunu tutmuş, "Boğularak ölmek istemiyoruz" demişlerdi. Türkiye ile Yunanistan, yani Avrupa arasında sınırı yürüyerek güvenli bir şekilde geçmek istiyorlardı. Yunanistan kapısını açmadı, Türkiye sınıra yürümelerine izin vermedi.
Bir gün otobüslere bindirilerek İstanbul'a geri gönderildiler.
Peki Edirne'den geri gönderilen göçmenlere ne oldu?
Önce Edirne'den dönmeye nasıl ikna olduklarını soruyorum. "Bize isimlerimizi ve telefon numaralarımızı yazmamızı söylediler. Bize para ve ev bulabileceklerini söylediler. O zaman tamam dedik, ama kimse aramadı" diyor.
Edirne'de bindikleri otobüslerden Esenler otogarında indirilmişler ama "arayan soran olmadı" diyor Haytam. Telefonlarını alanların bir sivil toplum örgütü mü yoksa yetkililer mi olduğunu bilmiyor.
Haytam, Avrupa'ya geçebileceklerine emin şekilde İstanbul'da kirada oturdukları evi boşaltmış.
Evlerini bırakıp çıktıkları için İstanbul Otogarı'ndan sonrası yine evsizlik. Bir geceliğine tanıdıkları bir dükkana sığınmışlar. Sonra ise tanıdıkları bir Suriyeli grubun kaldığı eve.
Bugün Kurtuluş'ta 12 kişi küçük bir evde yaşıyorlar.
Yeniden ev bulmak için parası yok. Bıraktıkları evin sahibi, evin en baştan kiralamaları gerektiğini söylemiş. Bu da kiranın yanı sıra depozito ve komisyon vermeleri demek. "Bu bizim için büyük para" diyor Haytam.
'Belki Avrupa sadece zenginleri istiyordur'
Üstelik parası olursa bunu eve değil, onları botlarla Avrupa'ya taşıyan kaçakçılara vermeyi yeğleyeceğini söylüyor.
Peki para bulamazsa?
Daha önce 6 kere yaptığı gibi sınırı geçmeyi deneyecek. Ancak daha önceki altı girişiminden farklı olarak bu kez karadan değil, denizden, hatta yüzerek...
Kapılarını göçmenlere kapatan Avrupa için "büyük hayal kırıklığı" diyor ve ekliyor:
"Belki Avrupa fakir insanları istemiyordur, sadece zenginleri almak istiyordur."
Yüzerek karşıya geçmesinin özellikle kış aylarında çok tehlikeli olacağını söylediğimde, umursamaz bakıyor:
"Burada kışın hayatta kalmak çok zor. Babamın ve kardeşimin sokakta uyuduğunu görmek istemiyorum."
Kendisinin 6 ay boyunca Gezi Parkı'nda yattığını anlatıyor. O günleri anlatırken saydıkları arasında, Taksim'de insanların düşürdüğü beş veya on kuruşlukları toplayıp simit almak da var.
"Sokakta uyumadan önce, onları gördüğümde kötü hissediyordum. Parkta aylarca uyuduktan sonra ağlıyorum. Çünkü nasıl bir şey olduğunu biliyorum" diyor.
Edirne'den vaatlerle gönderilen ve İstanbul'da zaten pek de kurulu olan düzenlerini kurmakta tek zorlanan Haytam ve ailesi değil.
30 yaşındaki Kevser eşiyle ve iki yaşındaki bebeğiyle başka Suriyelilerin yanına sığınmış Edirne'den döndükten sonra. Telefonda konuştuğumuzda, "Ev yok, iş yok" diyor. Sesi 30 yaşındaki bir kadına göre çok yaşlı. Geldiklerinden bu yana kimsenin onlara ev vermek istemediğini söylüyor.
'Kimse ölmeyi umursamıyor'
Haytam'a dün Birleşmiş Milletler'de başlayan Genel Kurul toplantılarında Suriyeli mültecilerin de konuşulduğunu söylediğime omuzlarını silkiyor: "Söyledikleri şey hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü bize verdikleri bir şey yok. İnsanlar Almanya'ya yürüyerek ulaştı" diyor.
Haytam ile konuşurken anladığım bir başka şey ise Edirne'den döndükten sonra umutsuzluğun ve çaresizliğin katmerlenmiş olduğu. "Botta ölürsem umurumda olmaz. Edirne'den geri gönderildikten sonra kimse umursamıyor. Gerçekten kimse umursamıyor" diyor vurgulayarak.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin verilerine göre 350 binden fazla kişi bu sene, Ege kıyılarından Yunanistan'a ulaştı. Kış aylarıyla birlikte bu rakamın azalması beklense de, Haytam gibi, şişme botlardan bile daha tehlikeli yollardan gitmeyi planlayan göçmenler Avrupa'ya ulaşma umudunun ara vermeyeceğinin işareti.