Edirne çiftlik tipi cezaevi
Abone olEdirne Açık Cezaevi tam bir çiftlik. Hükümlüler tarlada çalışıyor hayvan yetiştiriyor, para da kazanıyorlar
Edirne F Tipi Cezaevi'nden sonra gittiğim Edirne Açık Cezaevi tam bir çiftlik... İyi halli ya da az cezası kalmış 230 hükümlü tarlalarda çalışıyor, hayvan yetiştiriyor, 4 bin 500 dönüm arazi içinde elini kolunu sallayarak rahatça dolaşabiliyor. Üstelik para kazanıyorlar ve hepsi sigortalı...
Edirne F Tipi Cezaevi'ndeki gezimizi tamamlayınca, 230 hükümlünün kaldığı Edirne Açık Ceza İnfaz Kurumu'na geçtik. Burada öyle kalın duvarlar, nizamiyeler, x-ray, el biyometresi cihazları falan yok. Personel sayısı sadece 58... Çoğu da veteriner, ziraat mühendisi ya da diğer meslek derslerini veren uzmanlar. Geleceğimizden haberli Cezaevi Müdürü Necmi Acun, "Önce bir tur atalım" diyerek bizi arabamızdan indirmedi. 4 bin 435 dönümlük araziyi toprak yollardan geçerek dolaştık.
Adeta para basıyor
Bu çiftlikte ayçiçeği, buğday, pirinç, şekerpancarı, silajlık mısır, domates, biber, patlıcan, lahana, en modern tekniklerle yetiştiriliyor. Etraf meyve ağaçlarıyla dolu... Hayvancılığın da en moderni yapılıyor. İnek sütünden peynir yapılıyor. Yumurtada ise adeta 'tekel' olmuşlar. Kurumun 2005 kârı 889 bin YTL. Bu yılki hedef ise 1.1 milyon YTL . 2005'te 320 hükümlüye 152 bin 761 YTL de maaş ödenmiş... Hepsinin sigortası var.
Faaliyetler bunlarla sınırlı değil. Günde 4 bin 500 de ekmek üretiliyor. Terzi atölyesinde Edirne'nin sembolü olan hediyelik 'minyatür kispet'ler dikiliyor. Ayrıca kundura, fotoğraf, demircilik, inşaat atölyeleri de var.
Firar yok denecek kadar az!
Türkiye'de birçok yerdeki açık cezaevlerine, hükümleri kesinleşmemiş tutuklular alınmıyor. Sadece 1 yıldan az cezası kalmış ya da cezasının 10'da birini 'iyi halle' geçirmiş hükümlüler kabul ediliyor. Buralardan kaçmak 'iş' değil. Ama bunu yaparlarsa 'infaz'ları yanıyor ve cezayı kapalı cezaevinde, en baştan çekiyorlar. Bu yüzden 'firar' edenlerin sayısı yılda 5-6'yı geçmiyor. Çoğu çıktıktan sonra burada öğrendiği mesleği yapıyor.
Son söz: Bu 'hapishane turu'nu sizlere yansıtırken, yargılarımı bu 'son söz'e saklayıp, izlenimlerini paylaşmaya özen gösterdim.
Ve ne yalan söyleyeyim, özellikle F tipi cezaevleri konusunda bugüne kadar önyargılı düşündüğümü anladım.
Çünkü özel hayatlarında çok daha kötü koşullarda yaşayan hükümlü ve tutukluların, bu cezaevlerinde belli bir standart ve güvence içinde yaşadıklarını gördüm.
80-100 kişinin bir arada kaldığı eski koğuş sisteminden kaynaklanan tecavüz, şişleme, ayakçılık, tutuklu ve hükümlülere kötü muamele gibi olayların bu cezaevlerinde olamayacağını anladım.
Bana bu olanağı sağlayan Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e, Cezaevleri Genel Müdürü Kenan İpek'e, bana eşlik eden Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Kürşat Hamurcu'ya, Edirne Cumhuriyet Başsavcısı Şenol Yılmaz'a, gezdiğim iki cezaevinin savcı ve müdürlerine, infaz ve koruma memurlarına, yaşamlarını benimle paylaşmaktan kaçınmayan tüm tutuklu ve hükümlülere teşekkür ediyorum.
Haber: Mustafa Mutlu
Kaynak: www.vatanim.com.tr