Edelman tsunami iddialarına bozuldu
Abone olZaman gazetesine konuk olan ABD'nin Ankara büyükelçisi Eric Edelman Zaman'ı övdü. Edelman tsunami iddialarına sert cevap verdi ve medyayı eleştirdi.
Dün gazetemizin merkez binasında önemli bir konuğumuz vardı: ABD Büyükelçisi Eric Edelman. Tsunamide vefat eden İstanbul Başkonsolosluğu Ticaret Ataşe Yardımcısı Ezgi Gümüşoğlu için düzenlenen programa katılmak için gelmişti. Programa geçmeden önce Zaman’a uğradı. Bir gün öncesinden haber verilen ziyaret, hoş bir sohbet havası içinde gerçekleşti. Birbirinden güzel soruların yöneltildiği ve konuşmaların geniş çaplı bir röportaja dönüştüğü sohbette hem günlük yayın kadromuzdan hem de köşe yazarlarımızdan seçilmiş bir heyet vardı. Abdülhamit Bilici, Erhan Başyurt, Mehmet Yılmaz, Celil Sağır günlük yayın mutfağını; Şahin Alpay, Nevval Sevindi ve Nuriye Akman yorum sayfalarının zenginliğini temsil ediyordu. Edelman’ın elinde iki önemli doküman vardı. İlki tsunami felaketiyle ilgili yazılı basın açıklamasıydı. Açıklamada Star, Yeni Şafak ve Sabah’ın ismi verilerek bazı haberlerin “hayal mahsulü” ve “akıl almaz iddialar” içerdiği söyleniyordu. Anlaşılan o ki Amerikalılar, tsunamiye sebep olan depremin ABD’ye mal edilmesi ve konunun ABA tarafından yapılan nükleer denemeler ile irtibatlandırılmasına bir hayli üzülmüş durumda. Basın açıklamasında ayrıca, tsunamiye sebep olan depremin bazı ülkelere zamanında söylenmediği tezine de cevap veriliyordu. Büyükelçi’nin elindeki kalın dosya ise Felluce ile ilgili. Dünya basınında ağır eleştirilere sebep olan Felluce olaylarına değişik bir bakış açısı ile yaklaşıyordu. Çok sayıda fotoğraf ve görsel dokümanla beslenen dosyanın amacı, Irak’taki bazı grupların kullandığı silahların, yaptıkları eylemlerin belgelenmesiydi. Bazı mekanların (ki buna bazı camiler de dahil) silah deposu gibi kullanıldığı, bazı işkence aletlerinin bulunduğu iddia ediliyordu… Dosyalar bu noktaları işaretleyince sorular da bu temalar üzerinde yoğunlaştı. Büyükelçi söze Zaman Gazetesi ile ilgili kısa bir değerlendirme yaparak girdi. Zaman’ı “Türkiye’nin en ciddi ve seviyeli gazetelerinden biri” olarak tanımlayan Büyükelçi sözlerine “Gerçi bazı yorumlarına katılmıyorum.” diye devam ediyordu. Zaten Zaman’ın güzelliği de burada değil mi; hadiseleri haberleştirirken olabildiğince tarafsız ve objektif; yorumlarken olabildiğince özgür ve çok sesli. Nitekim bu güzellik, röportajın her safhasında ortaya çıkıyordu ve konuşmalar, kısa bir süre içinde hoş bir beyin fırtınasına dönüşüyor. Sorular zor mu zor, çetin mi çetin. Hemen her sorudan önce arkadaşlar bir giriş yapıyor ve kendi tespitlerini salonda bulunanlarla paylaşıyor. Dikkat çekici önemli bir ayrıntı: En sert sorularda bile iyi niyet söz konusu. Mesela hiçbir soruda Amerika düşmanlığı yapılmıyor; ancak ABD hükümetinin politikaları sorgulanıyor. Bu sorgulama aslında tüm dünyada yapılıyor; hatta en çok ABD basınında yapılıyor. Genel görüş şu: Amerika’nın yanlış bir politika izlemesi, sadece ABD’ye değil, tüm dünyaya zarar verebilir. Dünkü beyin fırtınasında Edelman’ı takdir etmemek mümkün değil. Kibarca sorulan onca zor soruya tek tek cevap verdi. Hiçbir soruya ya da cevaba “off the record” şerhi düşmedi. Diplomatik bir nezaket içinde “Bu konuda sizinle aynı fikirde değilim.” dediği de oldu. Ve kendi düşüncesini çok açık bir dille ifade etti. Irak’ta yaşananlardan Kürt sorununa, anti-Amerikanizmin yayılmasındaki tehlikeden Türkiye-ABD ilişkilerine kadar pek çok konuya cevap verdi. Bir ara Nuriye Akman devreye girdi ve dış politika gündeminden uzak, daha şahsi, daha insani bir portre yakalamak için özel bir röportaj teklifinde bulundu. Edelman gayet kibar bir dille savuşturdu teklifi. Yine de Akman ümidini kesmiş değil… Toplantıda gördüğüm kadarıyla Büyükelçi -tıpkı pek çok Amerikalı gibi- anti-Amerikanizm’in özellikle İslam dünyasında hızla yayılmasına üzülüyor. Haklıdır. Bu gelişme, ne Amerika’ya fayda sağlar ne İslam dünyasına. O yüzden bir an önce yanlış anlaşılmaların karşılıklı yapılacak çalışmalarla giderilmesi gerekiyor. Bu nedenle dünkü toplantının önemli olduğunu düşünüyorum. Keşke daha geniş çapta ve daha yaygın bir şekilde bu tür toplantılar yapılabilse. Belki bu sayede hem eleştiriler yetkililere daha yakından ulaştırılır hem de yetkili ağızlardan gelecek açıklamalar, daha geniş bir alanda yankılanır.