Edebiyata Karadeniz aşısı
Abone olHilmi Alişanoğlu, üçüncü kitabında kalemini memleketine ve o yörenin insanlarının 1980’li yıllarda yaşadıklarına hem duygusal hem de mizahi bir üslupla çeviriyor.
Karadenizli yazar Hilmi Alişanoğlu, anılarını yazdığı ilk iki
kitabının ardından “NEREYESUN KARADENİZ” adlı bir romanla
okurlarıyla buluşuyor. Trabzonlu olan yazar, memleketinden
İstanbul’a uzanan bir gurbet öyküsünü 1980’li yılların atmosferinde
insanların değişim ve dönüşümlerine ışık tutuyor. Darüşşafaka
Lisesi’ndeki okul anılarını ve 12 Eylül döneminde Emniyet ve
ardından da Davutpaşa Cezaevi’nde yaşadıklarını mizahi dille
anlatan yazar, 1980’lerin değişim söylemini son romanında aynı
üslupla tasvir ediyor. Karadeniz müziğinin ölümsüz sesi Kazım
Koyuncu’ya ithaf edilen “NEREYESUN KARADENİZ”, Karadenizli
gençlerin ve ailelerin hüzünlü olduğu kadar neşeli bir romanı
niteliğinde. Kendisi de Karadenizli olan Hilmi Köksal Alişanoğlu,
daha önceki kitaplarında olduğu gibi, yine iyi bildiği şeyleri,
hatta doğrudan yaşadıklarını, gördüklerini anlatırken aslında son
zamanlarda dünyada tartışılan çok önemli bir sorunu ele alıyor.
Değişim, dönüşüm ve dünyaya uyum sırasında kaybettiğimiz yerel
kimliklerimiz ve yerel duygularımız. Alişanoğlu, değişim retoriği
içinde kafasını meşgul eden sorular olduğunu belirtiyor ve bunları
şöyle sıralıyor: “Dünyaya açılmaya, evrensel uygarlık ölçütlerini
ve değerlerini yakalamaya itiraz edilmez herhalde ama bu arada
neler kaybediliyor? Ya da böyle bir insanlık serüveni içinde
ilerlerken yerel kültürler ve kimlikler ne olacak. Kimi değerler
nasıl korunup evrensel zenginliğin bir parçası, insanlığın bir
kazanımı haline gelecek?” Yazar, belki farkında olmasa da bu
soruların cevabını bir kitap yazarak veriyor. Önceki kitaplarında
olduğu gibi bu kitabın geliri de öğrencilerin kalemleri biraz daha
uzun süre yazabilsin diye “Darüşşafakalılar Derneği” burs fonuna
bağışlandı. ROMANDA NE ANLATILIYOR Ekonomik nedenler, yeni
arayışlar ve eğitim olanaklarının yetersizliği, geri kalmış her
bölge gibi Karadenizli gençleri memleketlerinden koparıp gurbete
atar. Gurbet çoğunlukla İstanbul’dur ve bu gençler orada sadece iş
ve eğitim imkanlarıyla değil, hiç bilinmeyen tehlikelerle de karşı
karşıyadır... İki kardeşten Kemal, üniversite eğitimi için geldiği
İstanbul’da, üçüncü sınıftayken birden ortadan kaybolur. Onu ne
gören olmuştur ne de hakkında bilgi sahibi olan. Ancak çok uzun
yıllar sonra ondan hiç beklenmedik bir haber alınır... Kemal’i
yutan İstanbul, altı yıl sonra bu defa küçük kardeşi Derman’ı çeker
kendine... Derman, abisi gibi kaybolmaz, ama daha büyük tehlikeler
beklemektedir onu. Sürmene’nin Sargona köyündeki saflığını,
temizliğini korumak için hayli direnecektir ama İstanbul’la başa
çıkmak kolay değildir. İki oğlunu gurbete gönderip biriyle tüm
bağları kesilen anne ve babanın dramı, yalnızlık acısı,
beklentileri ve bir gün yeniden kavuşma hayali, mizahi bir dille
anlatılır kitapta. NEREYESUN KARADENİZ, bütün acılara, özlemlere,
sıkıntılara rağmen Karadeniz insanının yaşama dört elle sarılışının
öyküsüdür.