Economist: Kobani Erdoğan'ı milliyetçi çizgiye itiyor
Abone olEconomist dergisi Ankara'nın Kobani politikasının Türkiye'deki Kürtlerin tepkisini çekmesiyle birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daha milliyetçi bir çizgiye kaydığını yazdı. Analizde ABD'nin ise PKK'yı 'potansiyel müttefik' olarak gördüğü ifade ediliyor.
İngiliz Economist dergisinde, Ankara'nın Kürtlere yönelik
politikasının Suriye'deki dinamiklere bağlı olarak nasıl
değiştiğini ele alan bir yazı yer alıyor.
"Kobani'deki Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) saldırılarının yarattığı gerilime karşın Türkiye PKK'yı hedef alıyor" sözleriyle başlayan haberde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin 13 Ekim'de PKK mevzilerine yönelik olarak gerçekleştirdiği hava operasyonu hatırlatılıyor.
Türkiye'nin hava operasyonunun PKK'nın Dağlıca'daki sınır karakoluna taciz ateşi açmasının ardından geldiği de vurgulanıyor.
"2013'ün ilk aylarına kadar bunlar Türkiye için rutin haberlerdi. Ancak Mart 2013'te PKK'nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan artık silahlı mücadelenin bittiğini duyurdu ve Ankara ile bir anlaşmanın ufukta gözüktüğünü söyledi" sözleriyle devam eden yazıda yaşanan son olayların ardından çözüm sürecinin bitip bitmediği soruluyor.
Ankara'nın ve Kürtlerin kaderinin Kobani'ye bağlı olduğu yorumu
yapılan yazı şöyle devam ediyor:
"Kobani bir aydır IŞİD'in kuşatması altında. Sınırın karşı tarafındaki Türk askerleri ise gelişmeleri sadece izliyor. Kobani'ye silah ve militan geçişine de izin vermiyorlar çünkü IŞİD'e karşı direnişi PKK'nın Suriye'deki kolu olan Demokratik Birlik Partisi (PYD) yürütüyor. Ancak bu tutum Kürtlerin büyük tepkisini çekmiş durumda."
PKK'ya hava operasyonu 'gövde gösterisi'
7 Ekim'de başlayan sokak olaylarında 34 kişinin öldüğü hatırlatılan yazıda, Abdullah Öcalan'ın sokaktaki şiddetin durdurulması yönünde çağrılar yaptığı da belirtiliyor ve "Kobani'ye gelince ABD'nin hava saldırılarını yoğunlaştırması Kobani'nin direnmesini sağladı ve bu da Türkiye'deki çözüm süreci üzerindeki baskıyı azalttı" deniyor.
İstanbul Şehir Üniversitesi'nden Mesut Yeğen'in görüşlerine de yer veriliyor.
Yeğen, PKK'ya karşı düzenlenen hava saldırısını 'gövde gösterisi' olarak tanımlıyor ve Ankara'nın tökezleyerek de olsa çözüm sürecinin süreceğine inandığını ifade ediyor.
Ancak Yeğen'e göre "Kobani düşerse, çözüm süreci için de telafisi olmaz."
Kobani'nin yarattığı tüm gerilimin çözüm sürecindeki yavaş ilerleyişin asli gerekçesi değil de sadece bir emaresi olduğu yorumu da yazıda yer alıyor.
Ankara'nın sunduğu yol haritasını Economist'e değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ise, "Yol haritasında yeni bir şey yok. Ankara hâlâ PKK'nın silah bırakmasını istiyor. Ancak mevcut koşullar altında bu imkansız" diyor.
PKK'nın Irak ve Suriye'de IŞİD'e karşı çatıştığı da vurgulanıyor.
Yazının hem PKK'nın hem de ABD'nin IŞİD'e karşı mücadelesinin anlatıldığı bölüm ise şöyle:
"PKK'nın radikal İslamcılara karşı gösterdiği direniş ve seküler yapısı bu militanları ABD için potansiyel bir müttefik haline getirdi. ABD'nin Kobani'ye desteği PYD üzerinden gidiyor. PYD, PKK gibi ABD'nin terör örgütleri listesinde değil. Ancak bu destek gelecekteki olası işbirliklerinin temelini atabilir. Ya da Türkiye bu tür bir senaryodan korkuyor."
'Milliyetçi çizgiye kayış var'
"Çözüm süreci çamura saplanıp PKK'nın etki alanı genişledikçe Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çizgisini değiştirmeye başladı" yorumu da yapılan yazıda, "Yolsuzluk iddialarının ortaya atılmasından önce Erdoğan Kürtlere yakın duruyordu. Anayasa değişiklikleri için Kürtlerin desteğini alacağına da inanıyordu. Ancak şimdi sınırdaki tablonun değişmesi ve AKP'nin seçim başarılarının geride kalmasıyla yargı yolunun açılabileceği endişesi Erdoğan'ı milliyetçi kanatta yeni dostları aramaya itti" deniyor.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) Suriye ve Irak'taki 'teröristlere' karşı sınırötesi harekâta izin veren tezkereyi de desteklediği hatırlatılan yazıda, "Milliyetçilerin arasında Erdoğan'ın etkisini azaltmak için uzun süre uğraştığı birçok general de var" deniyor.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in Erdoğan'ın değişen çizgisine bağlı olarak sert açıklamalar yapmaya başladığı ifade edilen yazı şöyle sürüyor:
"Özel, PYD'yi 'terörist' olarak tanımladı. Ayrıca çözüm süreci konusunda da görüşmelerin dışında tutulduğu için şikayet etti. Silahlı Kuvvetlerin PKK mevzilerini bombalamasından bir gün sonraysa hükümetin polise daha çok yetki veren yeni güvenlik düzenlemesi gündeme geldi."
Yazının son bölümünde Ankara Üniversitesi'nden Kürt çalışmaları ile bilinen akademisyen Arzu Yılmaz'ın görüşlerine yer veriliyor.
Yılmaz, "Kürt sorununa yaklaşım güvenlik odaklı bir hal almaya başladı" diyor.
Altan Tan ise, Öcalan ve PKK arasında sıkıştıklarını söyleyerek Kürt tarafında da bir anlaşmazlık olduğunu ifade ediyor.
Economist'in yazısı şöyle sonlanıyor:
"Kimilerine göre hükümetin amacı tam da bu: Kürtler arasındaki görüş ayrılıklarını derinleştirmek. Ancak Kürtlerin kontrolden çıkmasından endişe etmek gerekmez mi? Öcalan Kürtler için daha fazla hak talebini ne kadar ötelerse PKK o kadar rahatsız hale gelecek. Mesut Yeğen'e göre Öcalan olmadan PKK biraz topallayabilir ancak ayakta kalır. Ancak arkasında PKK desteği olmayan bir Öcalan tüm önemini yitirebilir."