Ecevit'in 37 yıl gizlediği vasiyet
Abone olGazeteci-Yazar Hulki Cevizoğlu'nun Flash TV'deki Ceviz Kabuğu programına katılan Prof. Dr. Yalçın Küçük, Atatürk'ün İnönü'ye vasiyetini anlattı. İşte Küçük'ün iddiaları.
Gazeteci Hulki Cevizoğlu'nun Flash TV'de önceki akşam yayımlanan
Ceviz Kabuğu adlı programına katılan Prof. Dr. Yalçın Küçük,
tartışma yaratacak bir iddia ortaya attı.
Kendisini 'devrimci' olarak nitelendiren Yalçın Küçük, Mustafa
Kemal'in, Musul'un alınmasını ölmeden önce İsmet İnönü'ye vasiyet
ettiğini ileri sürdü. Bu ay içinde ilk cildi çıkacak kitabında bu
konuya değindiğini anlatan Yalçın Küçük, İsmet İnönü'nün de
Atatürk'ün vasiyetini Bülent Ecevit'e aktardığını savundu.
Küçük, 'İsmet İnönü CHP'nin genel sekreteri olduğu sırada Ecevit'i
yanına çağırdı. 'Atatürk bana Musul'u al diye vasiyet etmişti.
İlerde sen başbakan olacaksın. Fırsatını bulursan Musul'u al'
dediğini ifade etti. Yalçın Küçük, Ecevit'in bu vasiyeti son
ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e açtığını ve
'Musul'u almamız lazım, yoksa onlar gelip alacak' dediğini
hatırlattı.
ABD'nin 30 yıldır bu bölgede bir Kürt devleti kurmak istediğini
vurgulayan Prof. Dr. Yalçın Küçük, 'Ben TC'nin Kürt politikasını
yanlış buluyorum. Barzani devletini siz kuruyorsunuz. Türk devleti,
Kürt devletini kuruyor' dedi. Türkiye'nin ortadan kaldırıldığını
savunan Küçük, 'Bana göre Türkiye devleti bitmiştir artık,
Cumhuriyet bitmiştir. Mustafa Kemal 2002'den sonra gerçekten
ölmüştür' diye konuştu.
HATIRINDAN ÇIKARMA
Yalçın Küçük'ün Ceviz Kabuğu'nda ortaya attığı iddiaları üzerine
eski Başbakanlardan Bülent Ecevit, AKŞAM'a sözkonusu vasiyeti
doğruladı. Ecevit, Atatürk ve İsmet İnönü'nün, Musul'un aslında
Türk toprağı olduğunu düşündüğünü ancak şartlar elvermediği için
alamadıklarını vurguladı.
Ecevit, 'İnönü bana, 'Şartlar elverdiğinde Musul'u Türk
topraklarına kat. Bunu aklında çıkarma' dedi' diye konuştu.
İnönü'nün bu vasiyeti kendisine 12 Mart Muhtırası'nın (1970)
verilmesinden ve kendisinin genel sekreterlikten istifasından
birkaç ay önce söylediğini açıklayan Ecevit, o günü şöyle
anlattı:
'Benim genel sekreterliğim sırasındaydı. İnönü ile başbaşa
görüşmelerimiz olurdu, haftalık değerlendirmeler yapardık. Birgün
Musul konusunu açtı. Musul'un aslında Türkiye'ye ait olması
gerektiğine inandığını ve bu konuda elinden gelen bütün çabayı
sarfettiğini fakat o sırada şartların elvermemesi sebebiyle Musul'u
Türkiye'ye dahil edemediklerini söyledi.
'Şartlar elvermiyordu biz alamadık. Şartlar elverdiğinde
Türkiye'nin Musul'u topraklarına katması uygun ve gerekli
olacaktır. Bunu hatırından çıkarma' dedi. Ben bu tarihi vasiyetten
kimseye bahsetmedim. Bahsetmemeyi de düşünüyordum. Ancak bu konu
tartışmaya açıldı ve Irak'taki son gelişmeler Türkiye'nin Musul'u
topraklarına dahil etmesi konusunda elverişli bir ortam sağladı.
Onun için bu açıklamayı yapmam gerekli oldu.'
ATATÜRK'ÜN OLABİLİR
Aynı vasiyetin Atatürk tarafından da İsmet İnönü'ye yapılıp
yapılmadığına ilişkin bir soruya ise Ecevit, 'Elbette yapılmıştır.
Beraber karar vermişler. O zaman Irak politikasını birlikte
yürütmüşlerdi. Mutlaka Atatürk'le aynı şeyi düşünüyorlardı. O
görüşmemizde bu kadar ayrıntıya girmedi' karşılığını verdi.
AKLIMDAN ÇIKMADI
Musul'un Türkiye'ye dahil edilmesi için İsmet Paşa'nın büyük bir
mücadele verdiğini hatırlatan Bülent Ecevit, açıklamalarını şöyle
sürdürdü:
'Musul, 1920 yılların başından itibaren Türkiye'nin ciddi bir
sorunu oldu. Bu konuda özellikle İngilizlerle Türkler arasında
ciddi çatışmalar oldu. Türkiye o günkü adıyla Milletler Cemiyeti'ne
konuyu götürdü. Hatırladığıma göre, referandum bile teklif etti.
Ancak kabul edilmedi. Türkiye'nin hakkı olduğu çeşitli vesilelerle
dile getirildi. Ama İngiltere'nin o dönemde karşı çıkması nedeniyle
Türkiye'nin hakkı olan sonuçları alması mümkün olamadı.'
Ecevit, daha sonra üç kez başbakanlık koltuğuna oturduğunu, bu
dönemlerde Musul konusunun aklından hiçbir zaman çıkmadığını da
belirterek, 'Hiç aklımdan çıkmadı. Çıkması da mümkün değildi. Irak
yönetimi işbaşındayken, Saddam yönetimiyle bütün komşu ülkelerin
sorunu olmasına rağmen Türkiye'nin sorunu yoktu. Ben Saddam'la üç
kere görüştüm. Biz Irak'ın toprak bütünlüğünün hem bölgenin hem de
Türkiye'nin yararına olduğunu düşünüyorduk. O nedenle, o yıllarda
bu konuyu gündeme getirmedim' dedi.
ŞİMDİ ŞARTLAR UYGUN
Şimdi Türkiye'nin Musul'u topraklarına dahil etmesi için şartların
uygun hale geldiğini belirten Bülent Ecevit, gündemi sarsacak
açıklamalarına devam etti:
'Şimdi şartların elvermesi bir yana, bunu zorunlu kılıyor. Son
gelişmeler üzerine geçen hafta Cumhurbaşkanı Sezer ile yaptığım
görüşmeden sonra Türk ordusunun Irak'a girmesi gerektiğini
söyledim. Eğer biz bunu yapmazsak Kuzey Irak, Türkiye'ye
girecektir' dedim. Şimdi şartlar çok değişti. Türkiye için
elverişli hale geldi. Ben hükümette olmadığım için bu gibi
ayrıntılara giremem. Ne yapabiliriz, nasıl yapabiliriz?
Ama Musul Türkiye'nin hakkıydı. Türkiye, şimdiye kadar gündeme
getirmemişti. Fakat şimdi K. Irak'ta Güneydoğu'da tek çatı altında
bir Kürt devleti kurulma hareketleri çok açık bir şekilde cereyan
ediyor. Bunun için BM'ye
dilekçe bile verdiler. Bir süre sonra Kuzey Irak'ta kurulacak Kürt
devletine bizim buradaki unsurlar da katılmak isteyecektir. İş bu
noktaya doğru gidiyor.'
ABD'Yİ İKNA ETMELİYİZ
Türkiye'nin Musul'u topraklarına dahil etmesinin veya Türk
Ordusu'nun Kuzey Irak'a girmesinin ABD'ye rağmen mümkün olup
olamayacağını sorusuna ise Ecevit ilginç bir yanıt verdi. Bunun
ABD'ye rağmen değil, ABD'yi buna ikna edilerek yapılması
gerektiğini söyleyen Ecevit, 'Bu Türkiye'nin güvenliği açısından
gereklidir. Orada Türkmenlerin güvenliğini sağlamak için, bu tür
saldırıların Türkiye'ye yönelmesini engellemek için oraya girmemiz
gerekiyor' dedi.
Bunun 'işgal' anlamına gelmeyeceğini savunan Ecevit, 'Bildiğim
kadar, bu konuda bir devlet politikası oluşturulmuş değil. Oysa
şartlar o kadar ilginç hale geldi ki, ABD ne der, İngiltere ne der
diye düşünmeden, öncelikle bölge ülkesi olarak Türkiye'nin üzerine
düşen görevleri vardır. Öncelikle Irak olayının bir devlet
politikasına dönüştürülmesi gerekiyor. Biz Kıbrıs'ta İngiltere ve
ABD'ye rağmen, Kurtuluş Savaşı'nda ise bütün emperyalist ülkelere
rağmen neyi başarabilidiğimizi gösterdik.
Şimdi çok daha güçlü ve haklı durumdayız' diye konuştu. Ecevit, sır
gibi saklanan vasiyetin Araştırmacı Yalçın Küçük'e İsmet İnönü'nün
damadı Metin Toker tarafından aktarılmış olabileceğini ifade etti.
Ecevit, Türkiye'nin Musul'u topraklarına katması için şartların
elverişli hale geldiğini de sözlerine ekledi.
1960 ihtilalinin öğrenci lideri
Prof. Dr. Yalçın Küçük, İskenderun'a Halep'ten gelip yerleşmiş bir
ailenin çocuğudur. Baba tarafından Türkmen, anne tarafından ise
Kafkasyalı bir aileye mensuptur. Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi'ndeki öğrencilik hayatı boyunca, Fikir Kulüpleri
Federasyonu, ardından Sosyalist Fikir Kulüpleri Federasyonu,
Dev-Genç ve Türkiye Halk Kurtuluş Partisi olan Fikir Kulübü
Başkanlığı'nı yaptı. Siyasal Bilgiler'i 1960 senesinde birincilikle
bitiren Küçük, 27 Mayıs ihtilalinde, büyük öğrenci eylemlerinin
başında yeraldı. 60 ihtilalinden sonra Devlet Planlama Teşkilatı'na
girdi. Burada bir süre çalıştıktan sonra ABD'ye giderek Yale'de
lisans eğitimi aldı. 1966'da ODTÜ'de çalışmaya başladı. 1968-70
yılları arasında Sovyetoloji araştırmalarını kitaplaştırdı. Bu
kitaptan dolayı sekiz yıla mahkum edildi. 1970'lerde, İşçi
Partisi'nin ikinci kez kuruluşu için çalışmalara katıldı. 1973 yılı
sonlarında askere alındı. Kıbrıs Barış Harekatı'na katıldı. 12
Eylül 1980'den sonra ise 1402'liklerden biri olarak üniversiteden
uzaklaştırıldı. 1983'te Sultanahmet Cezaevi'ne girdi. 1993'te
Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı olmasını öne sürerek Paris'e
gitti. Çeşitli sol dergiler çıkarttı. PKK lideri Abdullah Öcalan'la
ilk röportajı gerçekleştirdi. Türkiye'ye 1998'de döndü ve iki yıl
hapis cezasına çarptırıldı. 2000'de tahliye oldu. Son dönemde
özellikle Sabetayistler'le ilgili yaptığı çalışmalarla adından
sözettirdi.
Haber: Ercan Yavuz
Kaynak: Akşam