Ece Temelkuran'dan barış sürecine sert eleştiri
Abone olEce Temelkuran barış sürecini öyle bir eleştirdi ki Kürt vatandaşlar sosyal medyada eleştiri yağmuruna tuttu.
Habertürk'ten ayrıldıktan sonra uzun süre yazılarını
yayınlamak için bir adresi olmayan Ece Temelkuran Birgün gazetesine
geçtikten sonra yazdığı yazılarıyla tepki çekmeye
başlamıştı.
Temelkuran son yazısında çözüm sürecine getirdiği
eleştiriler ve Müslümanlıkla ilgili sözleri sosyal medyada çok
konuşuldu
Ece Temelkuran Birgün gazetesinde yazdığı ''Dikkat! Çocuklarımız Hıristiyan olabilir!'' yazısında ''Kürtler ve Türkler, evet, eşit vatandaşlar olacaklar bundan böyle. Pres makinalarında ezilen çocukları eşitlenecek. İnşaatlardan düşüp ölen gençleri eşitlenecek. Okutamadıkları kızları, kocaları tarafından öldürülen kızkardeşleri eşitlenecek. O zaman bütün çocuklarımız Müslüman Türkiye vatandaşları olarak ölecek! Evet izin var, Kürtçe de ölebilecekler artık.'' dedi. Temelkuran'ın yazısı sosyal medyada oldukça tepki çekti.
İşte Temelkuran'ın o yazısı
''ÇÖZÜM SÜRECİ MUAMMASI''
"Çözüm süreci" adlı yarı mistik, "Kurtlar Vadisi" atmosferinde
cereyan eden muammanın arasında ikide bir şu haberleri görüyorum
son günlerde: "Zalım Hollandalılar çocuklarımızı çaldı!", "Allahsız
Avrupalılar çocuklarımızı Hıristiyan yapıyormuş da, haberimiz
yokmuş!", "Avrupa'da anne-babalarından koparılan Türk çocuklarını
kurtaracağız" gibi gibi... Bir çocuk kurtarma hezeyanıdır gidiyor
ana haber bültenlerinde. Ama bildiğim kadarıyla hiçbir ana haber
bülteninde Ahmet Yıldız'ın ismini göremedik. Geçen hafta 13
yaşındaydı. Sonra çalıştığı fabrikada pres makinasına sıkıştı.
Şimdi ölü. Herhalde Hıristiyanlıştırılma tehlikesine maruz
kalmadığı için kurtarılmadı.
''GASİLHANE KAYDINDA MÜSLÜMAN YAZIYOR''
Dün BirGün'ün manşeti şöyleydi:
"En az üç çocuk istiyorum, anne işsiz çocuklar işçi olsun"
Haberin ilk paragrafı bile yeterli:
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'her kadından üç çocuk' talep
ettiği Türkiye'de, AKP'nin 10 yıllık iktidarının çalışma yasasında
açtığı yaralar en çok kadınları ve çocukları vurdu. Gelinen son
tablo vahim: Doğacak üç çocuğun ikisi çocuk işçi olmaya aday, yılda
34 çocuk iş cinayetlerinde ölüyor. Her yeni 100 yeni işsizden 91'i
kadın, kadınlar okudukça işsiz kalıyor."
Muhtemelen hepsinin gasilhane kaydında Müslüman yazıyor, o bakımdan
hükümetimizin endişelenmesine gerek yok!
''BU İŞ IRAK'TA NASIL ÇÖZÜLDÜYSE ÖYLE
ÇÖZÜLECEK''
Bu günlerde Diyarbakır'dan İzmir'e kadar bir çok yeri söyleşi ve
imza günleri için dolaşıyorum. Israrla şu soru soruluyor:
"Çözüm süreci hakkında..."
Tam da bu çocuk işçiliği, kayıtdışı işçilik mevzusu üzerinden bir
cevap vermek isterim.
Bölgede artık rant üretimi için savaşa gerek kalmadı. Daha doğrusu,
savaştan daha büyük rant sağlayacak yeni bir düzenin kurulması için
karar verildi. Ortadoğu savaştan temizlenecek. Son kırk yıldır
çocuklarını bu savaşa kurban verenler, bu savaşa inanarak kurban
verenler için üzülüyorum bir tek. Beyaz mezar taşlarının başında
söylemek zorunda bırakıldıkları "Vatan sağolsun" cümleleri şimdi
oralarda kurulacak ve çocuk işçilerin çalıştığı alışveriş
merkezlerinin, fabrikaların harcı olacak. Evet, bu iş çözülecek.
Irak'ta, Güney Afrika'da nasıl olduysa öyle olacak.
''ARTIK KAN AKMAYACAK TER AKACAK''
Bütün Türkiye barış karşılığında neo-liberal sistemin en acımasız,
en eşitsiz, en adaletsiz yeni toplumsal sözleşmesine imza koymak
zorunda kalacak. Kürtler de artık o sözleşmenin altına imza atacak.
Evet, artık kan akmayacak, ter akacak. Karşılığı hiç alınmayan ter
ve açlığın gözyaşları. Evet, böyle olacak. Çünkü sistem bu. Bunu
iki yıl önce söylemeye çalışmıştım. Diyarbakır'da Kırklar Tepesi'ne
"Çağdaş Yaşam Merkezi" yapılmaya başladığında... Merak edenler
dönüp o yazıyı bulabilirler.
''EZİLEN ÇOCUKLAR EŞİTLENECEK''
Kürtler ve Türkler, evet, eşit vatandaşlar olacaklar bundan böyle.
Pres makinalarında ezilen çocukları eşitlenecek. İnşaatlardan düşüp
ölen gençleri eşitlenecek. Okutamadıkları kızları, kocaları
tarafından öldürülen kızkardeşleri eşitlenecek. Üretim bantlarının
önünde gözleri kapanmasın diye aynı mandallarla tutturacaklar
gözkapaklarını. Aynı biber gazıyla zehirlenip sonra aynı ekranların
önünde işlerin iyiye gittiğini dinleyecekler. Evet, Türkçe'nin
yanısıra Kürtçe de dinleyebilecekler artık. Üstelik herkesin keyfi
yerinde olacak.
''MÜSLÜMAN TÜRKİYE VATANDAŞI OLARAK
ÖLECEKSİNİZ''
Çünkü aynı esnada "Ezan susmayacak ve bayrak da inmeyecek",
MHP'liler de merak etmesin yani. On numara bir memleket olacak
burası. Çin benzeri bir Dubai olacak. Ve ekranlar sadece alışveriş
merkezlerinden görüntüler verecek. İnşallah o zaman bütün
çocuklarımız Müslüman Türkiye vatandaşları olarak ölecek! Evet izin
var, Kürtçe de ölebilecekler artık.
TEMELKURAN YAZISINA TEPKİLER
Xalid Sadini @XalidSadini 13h Bu Ece Temelkuran adındaki güzel,
amma welakin temelsiz hanım, niye çocuklarımızın terlerini değil de
kanlarını dökmelerini istiyor.?
Kürt 2.0 @Bijwenist 21h Bu nasıl bir yazı, gerçekten anlamıyorum. Bunca yıldan sonra Temelkuran'ın Kürt algısına bakar mısınız
Merve Şebnem @mervesebnem 23 Mar Ece Temelkuran çocuklar çalisarak degil savasarak ölsün istiyormus. Ayakkabilarini ver de kimse ölmesin ablasi..
Arthur Cravan @cravanart 23 Mar ece temelkuran türkiye basin-yayin dünyasinda yasayan en sürüngen, en sinsi tetikçilerden biri
KÜRTÇE TWEET'LE CEVAP VERDİ
Tepkiler üzerine takipçileriyle tartışan Ece Temelkuran, bu konuya
ilişkin birçok tweet attı. Bir tane de Kürtçe tweet atan Temelkuran
''Yakın gördüklerimin sözü yaralar beni'' dedi.
Ece Temelkuran @ETemelkuran Heri zedetir jî gotîne hevale min birindar dike... Bu, sadece Diyarbakır'a. Bu, sadece anlayana, bilene.
Ece Temelkuran @ETemelkuran "Moda" değilken yazdım barışı, yıllarca. Bunun unutulmayacağını biliyorum. Beni bunu hatırlatmak zorunda bırakmak ayıp olur.
Ece Temelkuran @ETemelkuran Bazen hayata "Üstü kalsın" diyesim geliyor. Haydi eyvallah!
Ece Temelkuran @ETemelkuran Geçen yıl darbeciergenekoncukcklikandilmuhibi idim. Bu yıl dükkan "kolonizatör" ile açıldı. Kısmet:)) Edebiyata döneyim. Buralar bulanık:)
1.5 YIL ÖNCE NE YAZMIŞTI
2011'de Habertürk'te yazdığı dönemde Ece Temelkuran barışa dair
bakın ne yazmıştı. SAVAŞ SÜPER BİR ŞEYDİR, BARIŞ O KADAR DEĞİL
''Sanırım daha az alet edevata ihtiyaç olduğu için barış, savaşın yanında daha az donanımlı duruyor. Doğru dürüst mühimmat sahibi bir sözcük değil barış. Şöylece havada duruyor, kuş gibi. Balık gibi kaygan bir şey sanki. Savaşı elle tutabiliyorsun, ne güzel. Kurşun var mesela, net. Ölüyorsun sonsuz bir netlikte. Sonra tanklar var, ayak izleri elbette barış adlı enayi bir kuşunkilerden daha gözle görünür. Uçaklara ne demeli? Hele ki F 16'lar, dinlemelere doyamazsınız sesini. Hele ki şöyle taciz amaçlı kafanızın tepesinden geçsin, ciğerleriniz yarım saat sallanır gürültüsünden. Tüfek mesela, ne kadar somut bir hadise. Tutuyorsun elinle. Ama barış içinde yaşamak öyle mi! Geçip gidiyor bir kuşun tüyü gibi suyun üzerinde... Savaş daha zengin durur neticede. Üniformalar, metaller, rap rap yürüyüp hor hor bağırmalar filan. Barış meteliğe kurşun atar, bir pantolon bir gömlek şibidibidibidipdip... 'Yaşamayı severiz şibidibi...' her zaman daha bir sersem durur 'Öldürsek ne güzel değil mi!' cümlesinden. Öyle bir yanı vardır insanoğlunun. Neden bilmem savaştan bahsedince sanki daha ciddi bir şey konuşuyormuş da sıra barışa gelince öyle daha bir laylaylom havalardaymış gibidir. Barışın havai bir havası vardır da savaş 'taş gibi'dir biraz daha.''