Ece Erken'den olay boşanma mektubu
Abone olEce Erken, Hürriyet'ten Ayşe Aral'a yazdığı mektupla içini döktü, boşanma sürecinde yaşadıklarını anlattı. İşte o mektup...
Ece Erken, eşi serkan Uçar'ın tehdit mesajları
gönderdiği gerekçesiyle mahkeme tarafından 3 ay süreyle eşine
yaklaşmamasına karar verilmesi ve eşi Serkan Uçar'ınboşanma davası
açmasının ardından, boşanma sürecidne ve öncesinde yaşadıklarını
kaleme alarak çok konuşulacak bir mektup yazdı.
EŞİ, ECE ERKEN'İ DÖVDÜ MÜ?
Hürriyet yazarı Ayşe Aral'ın bugün köşesinde yayınladığı mektuba
göre, Erken'ini öfke kontrolü için bir hastaneye gitmesine karar
verilen eşi Uçar'la yaşadığı zorluklar Erken'i oldukça yıpratmış.
"Seni keseceğim. Beni bırakırsan seni öldürürüm" mesajlarıyla
kendisini ölümle tehdit ettiğini iddia eden Erken, mektubunda,
eşinin kendisini dövdüğünü açıkça dile getirdi.
İşte o mektup:
"Ayşe'm...
Oğluşu uyuttum, evin sessizliğinde yazıyorum. Bazen sanki
damarlarım çekiliyor gibi oluyor.
Hani biri sanki onları alıp büzüştürüyor içimden... Yani öylesine
canım yanıyor ki bunu anlatmak çok zor.
Daha üç aylık anayım ben. Analığımın, kadın olmanın en büyük
hediyesinin keyfini yaşayamıyorum bile.
Hatalıyım! Hatam saf olmak, sevgiye bu kadar çabuk kapılmak.
Kötülük ne bilmemek. Her şeye her zaman he demek.
Başkaldırmayı bilmemek!
Hayatta herkese çok şans vermek. Herkesin, her şeyin bir gün
değişeceğine inanmak en büyük saflığım belki de.
Ben bu konularda kaç defa aynı hatalara
düştüm...
Yumuşak olduğum için mi geliyor her şey hep benim başıma?
Bu derece iyi niyetli olmayı artık bırakabilecek miyim
bilemiyorum.
Basın, medya üzerimden inmiyor
maalesef.
Nasıl yorgunum nasıl anlatamam.
Sen biliyorsun.
Gözyaşlarım dinmiyor...
24 saat mi ağlanır?
Sanki önüme çuvallarca soğan koymuşlar, sürekli kesiyorum, sürekli
doğruyorum. O derece yani. Asla ve asla yalan söylemedim. Sana
soruyorum, söyledim mi Ayşe... Sen söyle, hatta azını söylemedim
mi...
Şiddet ya, nasıl dayanabilirdim ki...
Kim, hangi kadın dayanabilir ki?
Dövmek, dövülmek nasıl bir şey?
Kadınım, anayım, hem de yeni ana...
Ne olur artık beni herkes rahat bıraksın
biraz.
Oğlum, babasını her gün görmeden büyüyecek diye
ağlıyorum ben.
Hasta ruhlu muyum ki bunları kendime ve başkalarına
yaşatıyorum?
Hele ki benim gibi sessiz bir kadın?
Ben istemem mi evladımızla mutlu, huzurlu bir yuva?
Ben de kadınım, anayım... Daha fazla da
yazamayacağım...
Herkes biraz saygı duyup bizi rahat
bıraksın...
Valla iyi geldi yazmak..."
ECE ERKEN BU MEKTUBU NEDEN YAZDI?
Aral, Erken'e mektubu bir yakın arkadaşı olarak 'terapi'
amacıyla yazmasını tavsiye ettiğini, fakat daha sonra yayınlama
kararı aldığını belirterek şu cümlelere yer verdi:
(...)
(Ece Erken) O benim nazlı, küçük bebeğim.
Bir tarafı çok saf, herkesi kendi gibi sanır hep.
O zarar vermez ya kimseye sanır ki ona da gelmeyecek zarar.
Dilimde tüy biter ama işte Ece sevdi mi dinlemez gider.
Ece'nin yaşadıklarını ilk bilenlerdenim ama hep "Dur, geçecek aman,
aile arasında olur böyle geçer" filan dedi.
Şimdi diyor ki "Yaşadıklarım, bu davamla beraber birçok kadının
aklını başına getirsin. Ben onlara ses olayım..."
"Bana kısa bir mektup yazsana" dedim, "İçin şişti artık senin!"
"Nasıl?" dedi.
"Kadın Ece'yi yaz. Şu anı yaz."
"Yayınlamayacaksın ama..."
"Hayır, sadece terapi" dedim, "Bana bir psikolog yaptırmıştı,
ferahlayayım diye."
Yazdı, gece telefonuma yolladı.
Okudum, sonra dedim ki "Yayınlayacağım..."
Hayır mayır kapıştık biraz.
"Kandırdın beni" dedi, "Ben ablayım!" dedim...
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ