Ebeveynler dikkat bunu sakın yapmayın
Abone olPsikolog Nagihan Akarsu, anne-babaların çocuklarını ‘korkutmaması’ gerektiğini belirterek, “4-5 yaşlarında iken korkutulan çocuk gelecekte k...
Psikolog Nagihan Akarsu, anne-babaların çocuklarını
‘korkutmaması’ gerektiğini belirterek, “4-5 yaşlarında iken
korkutulan çocuk gelecekte kendini ifade edemeyen bir kişilik
kazanacaktır” dedi.
Medical Park Ordu Hastanesi tarafından Ordu Karşıyaka Vilayetler
Hizmet Birliği Anaokulu öğrencilerinin velilerine yönelik
düzenlenen ‘Çocuklarda Korku Nedenleri ve Ailelere Öneriler "
konulu seminerde konuşan Psikolog Nagihan Akarsu, velilere
çocukların en çok nelerden ve neden korkabilecekleri, ailelere
çocuklarının korkularını yenmeleri için neleri yapmaları, neleri
yapmamaları gerektiği konusunda bilgiler verdi.
Çocukların asla korkutulmaması ve korkunun asla bir disiplin aracı
olarak kullanılmaması gerektiğini belirten Akarsu, şöyle konuştu:
“4-5 yaş çocuklarındaki korkuların en önemli sebebi ailelerdir.
Aile içi çatışmalar, anne babanın aşırı korumacı olması, kendi
korkularını farkında olmadan çocuklara aktarması ya da bazı
inançlara bağlaması gibi etkenler çocukların korku geliştirmesine
yol açar. Çocukların davranışlarını değiştirmek adına korkutmak
anne babaların en kolay tercihidir. Ancak bu durum çocukların
kendine güvenini zedelemekte ve kaygılı bir kişilik
geliştirmelerine yol açacaktır. İlerleyen zamanlarda pasif, kendini
ifade edemeyen bireyler ortaya çıkacak, her durumun önce olumsuz
yanını görecek ve mutsuzlaşacaklardır. Bu şekilde çevreye karşı
şüpheli, devamlı tetikte ve takıntılı olma ihtimallerini de
artırmış oluruz. Ailelerin çocuklarında korku geliştirmemeleri ya
da var olan korkuyu azaltmaları için önce kendi özelliklerini fark
edip değiştirmeleri gerekir. Çocuklarımızla aramızdaki iletişimi
güçlü tutmalı, onları dinlemeli, sorular sormalı, duygularını ifade
etmelerini kolaylaştırmalıyız. Korktuğu şeylerin resmini çizmesini
isteyebilir, onları sadece korktuğu zamanlarda değil normal
zamanlarda da cesaretlendirmeli ve baş etme biçimlerinden
bahsetmeliyiz.”
(İHA)