Duygu Asena laght feminist
Abone olYeni romanı ‘‘Aşk Gidiyorum Demez’’ yayınlanan Duygu Asena Tempo'nun son sayısına konuştu.
Artık erkekleri değil, onları bu durumda bırakan toplumu daha
çok suçladığını belirten Duygu Asena, ‘‘Dünden bugüne değişen bir
şey yok. Genel yayın müdürleri bile aşk yazarı kesildi. Demek ki,
onlar da aldatıyorlar ki aşkı biliyorlar’’ dedi. DUYGU Asena'nın
Doğan Kitap'tan piyasaya çıkan ‘‘Aşk Gidiyorum Demez’’ romanı, üç
kadının aşk öykülerini anlatıyor: Bir trafik kazası sonucu, tüm
hareket yetilerini yitiren kocasına bakan, ona ölene kadar áşık
Güler; bir spor yazarıyla evli, başarılı bir bankacı olan Selin ve
güzel bir haber spikeri Demet'in çevresinde dönen sıradan olaylar.
Sıradışı olan, Duygu Asena'nın bir aşk üçgenini, içine feminizm
tozu atmadan, yargılamadan, ustalığa varan bir kurgu ve anlatımla
okuyucuya aktarmış olması. Duygu Asena, Tempo Dergisi'nin son
sayısına romanını, aşkı, yaşadığı dönüşümü ve kadın erkek
ilişkilerini anlattı. AŞKIN YÜZDE 90'I SEKS Romanın adından
başlayalım isterseniz. Aşk gidiyorum demez, ne der? - Gider... Onu
başlığın altına parantez içinde koymayı bile düşündüm. Aşk ne
gideceğini, ne de geleceğini haber verir. Farklılığı da burada
zaten. Bu, bir aşk romanı mı? - Bu, aşkı kurcalama romanı.
Romanlarımda aşk muhakkak oluyor; çünkü insanlardan bahsediyorum.
Kadınla erkekten bahsediyorum, o yüzden aşk veya aşk gibi olan
şeylerden söz etmem gerekiyor. Seks önemli bir yer tutuyor kitapta.
Hatta romanın başında ciddi bir seks tartışması var. Seks olmadan
aşk olmaz mı? - Ben aşk denince, kadın-erkek ilişkilerinden söz
ettiğim için, iki insan arasındaki aşkı kastediyorum. Platonik
aşklar benim bildiğim bir şey değil, ama iki insan arasında aşk
olduğu zaman seks çok önemli bir faktördür. Aşkın yüzde 80-90'ı
sekstir. ‘‘Aşk olunca, seks kötü olsa da, olmasa da olur’’a
inanmıyorum. Erkeklere haksızlık ediyoruz diye düşündünüz mü? -
Haksızlık etmiyoruz, hatta içimizden taşan her şeyi yapmıyoruz ve
söylemiyoruz gibi geliyor bana. Kitaplarımda erkeklere haksızlık
ettiğimi hiç mi hiç düşünmüyorum.... Ama ben şu anda ‘‘Bu,
erkeklerin suçu, erkekler böyledir’’den biraz saptım. ‘‘Light
feminist’’ oldum sanırım, çünkü toplumu daha çok suçluyorum. KUTSAL
EVLİLİK Mİ Son yıllarda kadın- erkek ilişkilerinde bir şeyler
değişti mi? - Değiştiğine dair bir inanış var. Magazin
programlarında habire büyük aşklar yaşanıyor ve o büyük aşklar
bitiyor. Belirli bir çevrede çok rahat seks ilişkileri kuruluyor,
bunun adına da aşk deniyor. Onun dışında değişen bir şey olduğunu
sanmıyorum. Bakın, Hülya Avşar bile ‘‘Üç maymun olacaksın’’ diyor.
Böyle bir şey olabilir mi; kadın rezil ola ola, o ‘‘kutsal
evliliği’’ sürdürecek. Batı'yla karşılaştırdığınız zaman... -
Avrupa'yla karşılaştırdığın zaman hiçbir puan alamıyorsun. Avrupa
Birliği'ne gireceğiz diye alelacele değişiklikler yaptılar ama
değişen hiçbir şey yok. Türk Ceza Kanunu'nda inanılmaz haksızlıklar
var. Namus cinayetlerinde indirimden tutun, tecavüzlerde erkekleri
kollamaya kadar bir sürü haksızlık var... Arada bir Meclis'e
gidiyorum, görüyorum: Şimdikiler için değil, eskiden de öyleydi.
Feodal feodal adamlar... Bunlar mı değiştirecek düzeni. Medyaya
bak: Hálá arka sayfa güzelleri tartışılıyor. Neyi değiştirecekler?
Genel yayın müdürleri aşk yazarı kesildi. Hangi aşkları yazıyorlar?
Onlar da aldatıyorlar ki, bu kadar güzel aşkları biliyorlar. Sinan
Çetin kötü örnek Romanının bir yerinde ‘‘Kutsal aile yoktur’’ diye
yazan Duygu Asena, kitle iletişim araçlarının olumsuz
propagandasına da çattı: - Kutsal olan hiçbir şey yok. Bence
insanın kendisi kutsaldır. Berbat olmuş, iğrenç şeylerin olduğu bir
ailenin sürmesi için, bütün kitle iletişim araçları canavar gibi
uğraşıyor. Sinan Çetin'in programında mesela... Kadın evden
ayrılmış. O kadar belli ki kadının kurtulduğu... Çene damarları
atan, çatık kaşlı, korkunç bir herif, kadın gitti diye, gelmiş geri
istiyor. Kadın geri gelmedi diye bütün oradaki seyirciler ve Sinan
Çetin, ‘‘Gördünüz mü bakın. O kadar sevgiye rağmen kadın geri
gelmiyor’’ diyor kutsal aile adına. İçinde acı çeken birinin olduğu
bir aile kutsal olabilir mi? Kadının kendisi kutsal, onu bitirmişse
yaşıyor işte. Kaynak : Hürriyet