Düşük kur ücretliyi tehdit ediyor
Abone olDİE'nin istihdam ve işsizlikle ilgili verilerini değerlendiren İktisatçı Mustafa Sönmez, iş bulmak için kentlere akın edildiğine dikkat çekti. Sönmez ayrıca dövizi değerlend
İktisatçı Mustafa Sönmez, ucuz işgücünün yanısıra, dışarıda
rekabet gücü bulmanın aracı olarak düşük döviz kurunun
kullanıldığına işaret ederek, "Bu tehlikeli aracı kullanmak, bir
yandan Türkiye'yi yeni bir dış borç krizi belasına sürüklemekte ama
en çok da yine emekgücü ile geçinenlerin başına çorap örmektedir"
dedi. DİE'nin istihdam ve işsizlikle ilgili verilerini
değerlendiren İktisatçı Mustafa Sönmez, 2003'te 13 milyon olan
kentlerdeki işgücü arzının, 2004'te 13.8 milyona çıktığını
belirterek, "Ekonomi büyüyor, bulutlar dağılıyor havası basıldıkça,
iş bulmaktan umudunu kesenler, gençler, kadınlar, çoçuklar,
emekliler iş umuduyla emek pazarına çıkmışlar ve 1 yılda işgücü
ordusu yüzde 5.4 kalabalıklaşmış" dedi. Kentlerde 707 bin kişinin
işgücü piyasasına girdiğini ifade eden Sönmez, bunlardan sadece 504
bininin iş bulduğunu, işsiz sayısının ise 203 bin kişi arttığını
kaydetti. Sönmez, "Böylece kentlerdeki işsiz sayısı 1 miyon 837
bine ya da çalışmak isteyenlerin yüzde 13.3'üne çıkmış. Bir yılda
işsiz sayısı 1.6 milyondan 1.8 milyona çıkmış kentlerde" dedi. Genç
nüfus arasındaki işsizliğin de büyüdüğüne işaret eden Sönmez,
2004'te yüzde 10'a vardığı söylenen ekonomik büyümenin ancak yüzde
4 dolayında istihdam artışına yol açtığını ve yüksek büyüme
temposuna karşın kentlerdeki işsizler ordusunun yüzde 12 büyüyerek
işsizlik oranının da yüzde 13'ü geçtiğine dikkat çekti. KAÇAK
İSTİHDAM 2004'te piyasada iş arayan 700 bin kişiden iş bulmuş
görünen 500 bin kişinin ancak sigortasız ve vergisiz işyerlerinde
kayıt dışı iş bulduklarını kaydeden Sönmez, "Bilinen bir gerçek
var: Büyük işyerleri yeni istihdam yaratmıyor, tersine
makinalaşarak emekten tasarruf ediyorlar. Yeni istihdam yaratanlar
ise daha çok 10'dan az işçi çalıştıran atölyeler, şantiyeler,
ticarethaneler, turizm sektörü. Bunlar da sigortasız, kaçak işçi
çalıştırma alışkanlıklarını genişletiyorlar" dedi. Mustafa Sönmez
ülke genelinde 4 milyon kayıtlı özel sektör çalışanına karşılık 3
milyon kaçak çalıştırılan bulunduğuna dikkat çekerek, "İşte bunun
sonucudur ki, sosyal güvenlik sistemi çöküyor ve vergi sistemi
dikiş tutmuyor" dedi. ÇALIŞANA TEHDİT Sönmez, 4 milyon kayıtlı
çalıştırılanın tepesinde 3 milyon kaçak çalıştırılan ve 2.5 milyon
işsiz kitle baskısı bulunduğunu vurgulayarak, "Böylesi bir tehdit
altında iseniz, işinizi kaybetmemek için çok itaatkar, çok
kanaatkar ve 'uysal' olmak durumunda hissedersiniz. Türkiye'de
işgücünü satarak geçinenler, ne yazık ki, bu duruma düşürüldüler ve
gidişat biraz daha vahim görünmektedir" dedi. Sönmez, Türkiye'deki
5.5 milyon SSK'lının yüzde 60'ının "asgari ücretten"
sigortalandığına dikkat çekti. UCUZ DÖVİZ KURU RİSK Ucuz işgücünün
yanısıra, dışarıda rekabet gücü bulmanın aracı olarak düşük döviz
kurunun kullanıldığına işaret eden Sönmez şu görüşleri savundu: "Bu
tehlikeli aracı kullanmak, bir yandan Türkiye'yi yeni bir kriz
belasına sürüklemekte ama en çok da yine emekgücü ile geçinenlerin
başına çorap örmektedir." TL'nin aşırı değerli tutulmasının, ucuz
dolar, özellikle orta ve büyük işletmelere, makina yoğun yatırım
fırsatı sunduğunu söyleyen Sönmez, "Böylece emek gücünü daha az,
ama makinayı daha yoğun kullanan yatırım tercihleri ile verimliliği
artırmak adına emeğin alanı daraltılmaktadır. 2001 krizinden bu
yana izlenen yol budur. Bir yandan işyerinde işin yeniden
örgütlenmesi ile istihdam azaltılmakta, bir yandan da makina
yatırımı ile emek dışlanmaktadır" dedi. Ucuz doların ithalatı
artırdığını, yerli piyasadan girdi ve ara malı talebini düşürdüğünü
ifade eden Sönmez, ithalatla ikame edilen yerli üretimin bu durumda
kepenk indirdiğini, kapasite azalttığını ve ilk elde de işçileri
kapı dışarı ettiğini savundu. Sönmez, ucuz dolardan emeğin gördüğü
bir başka zararın da yurtdışına sermaye ihracı şeklinde geliştiğini
belirterek, "Doları buradan ucuza alan, onu, doların yüksek değer
gördüğü ülkelerde yatırıma, mal-mülk alımına dönüştürmekte,
dolayısıyla içeride istihdam yaratması olası sermaye, iş bekleyeni
yatırımsız bırakarak dışarı akmaktadır" dedi. DIŞ BORÇ KRİZİ VE ABD
Sönmez, bu ucuz dolar siyasetinin, alttan alta dış borç stokunu
büyüttüğüne, dış borç stokunun 160 milyar dolara çıktığına işaret
etti. Bu borcun geri ödenememesi, çevrilememesi ihtimalinin
güçlendiğini ve hızla Türkiye'yi bir krize sürüklediğini söyleyen
Sönmez, "Ekonomik krize sürüklenme acizliği Türkiye'yi hızla
yeniden IMF'ye, oradan da onu kontrol eden ABD'ye muhtaç duruma
düşürecek görünmektedir. ABD ise sıkışmış Türkiye'yi ellerini
oğuşturarak beklemekte ve Büyük Ortadoğu Projesi'ndeki rolünü
kayıtsız şartsız kabullenmesinin işaretlerini almaktadır" dedi.