Düşük hapı!
Abone olAslında "söktürücü" iğne olayı belki de ülkemizin ciddi sağlık problemlerinden biri.
Aslında "söktürücü" iğne olayı belki de ülkemizin ciddi sağlık
problemlerinden biri. Eczaneye gidiyorsunuz, adetinizin geciktiğini
söylüyorsunuz ve hemen size raftan bir "söktürücü iğne" veriliyor
ve hatta isterseniz eczanede bile uygulanabiliyor. Gebelik testi
çoğu zaman yapılmıyor bile.
Bu tür iğneler östrojen ve progesteron hormonunu beraberce
içerirler. Gebe olmayan bir kadına uygulandığında gerçekten de çoğu
durumda kısa bir süre sonra adetin başlamasını sağlayabilirler.
Ancak bu uygulama iki yönden hatalı.
Birincisi adet gecikmesi gebeliğe bağlıysa bu ilacın hiçbir etkisi
olmaz, istenmeyen bir gebeliğin devam etmesine neden olur.
İkincisi hata ise, adet gecikmesi mutlaka jinekolojik değerlendirme
gerektiren bir durumdur. Yine benim görüşüme göre, gebelik
dışındaki nedenlere bağlı olan adet gecikmelerinde gerekli
incelemeler yapıldıktan sonra östrojen ve progesteron karışımı iğne
yerine, tablet şeklinde yalnızca progesetron içeren ilaçlar tercih
edilmeli.
RU-486 adı verilen bir ilaç, başta Fransa olmak üzere Avrupa
ülkelerinde kullanılan tablet şeklinde bir ilaç ve gebeliğin en
erken dönemlerinde etki ederek gebeliğin sonlanmasını sağlıyor.
Aslında ilacın düşük yaptığını söylemek biraz hatalı olur. Zira
RU-486 ya da diğer adıyla mifepriston (etken maddenin adı),
gebeliğin en erken aşamasına etki ederek yumurta hücresiyle spermin
birleşmesinden oluşan embriyonun uterusta (rahim içinde)
yerleşmesini önlüyor. Embriyo yerleştikten sonra ise gebelik daha
ileri aşamalara geldiğinde düşüğü gerçekleştirmek için mizoprostol
adı verilen başka bir ilaçla kombine etmek gerekiyor. Bu
kombinasyon sonucunda erken gebelik döneminde kürtaj gerekmeksizin
düşük gerçekleşebiliyor.
Fransız patentli düşük hapı olan RU-486 Amerika'da kısa bir süre
önce FDA (Food and Drug Administration) onayı aldı. Amerika
Birleşik Devletlerinin ülkedeki ilaç ve gıda denetimini yapan en
üst kuruluşu olan FDA, şu anda Avrupa ülkelerinde kullanılan birçok
ilacı onaylamamış olmasına karşın "düşük hapını" onayladı.
FDA bundan birkaç yıl önce de ilacın piyasaya sunulmasını kabul
etme aşamasına geldiyse de kürtaj muhaliflerinin yoğun lobi
faaliyetleri tarafından engellendi. Kürtaj muhalifleri ilacın kadın
sağlığı üzerine olumsuz etkileri olduğunu belirtirken, kürtaj
taraftarı olanlar ilacın uygulanmasıyla kürtaj oranlarının
azalacağını ve böylece kadının seçim yapmada daha özgür olacağını
belirtiyorlardı.
FDA işte şimdi kamuoyunun da desteğini alarak belli şartlarla
ilacın Amerika'da kullanılmasına onay verdi.
Bu şartlar, ilacın mutlaka kürtaj yapmaya yetkili Kadın
Hastalıkları ve Doğum uzmanlarınca yazılmasını, reçetelerin sıkı
bir denetim altında tutulmasını ve ilacın kullanıldığı kadınların
belli bir süre boyunca takip altında tutularak etkilerin kısa
vadeli ve uzun vadeli olarak incelenmesini ve bu verilerle geniş
çaplı bir araştırma yapılmasını öngörüyor.
Ülkemizde RU-486 henüz Sağlık Bakanlığı onayı almadı, diğer ilaç
mizoprostol ise henüz inceleme aşamasında. Belki yakın gelecekte
ülkemizde de kürtaj olmayı seçen kadınlar için alternatif bir
yöntem olarak RU-486 kullanılabilecek.
Şu an için gebeliğin sonlandırılması ülkemizde yasal olarak 10.
gebelik haftasına kadar ve kürtaj yoluyla gerçekleşiyor. Bu gebelik
haftasından sonra gebeliğin sonlandırılması ise kadının isteğine
göre değil, anne adayının hayati gebeliği devam ettirmesini
engelleyen hastalıkları olduğunda, veya bebekte ciddi gelişim
kusurları olduğunda bir kurul onayıyla mümkün oluyor.
Op. Dr. Kağan Kocatepe
www.gebelik.org