'Düşman ile Röportaj' tartışması
Abone olRadikal yazarı M.Ali Kışlalı, Hürriyet Gazetesi'ndeki Osman Öcalan röportala başlayan polemiklere gazetecilik açısından bakarak, kendi analizleri ortaya koyuyor...
Bilindiği gibi Hürriyet Gazetesi'nin Osman Öcalan'ın röportajını
yayınlaması, en başta Fatih Altaylı olmak üzere çoğu kesimden ağır
eleştirilere neden olmuştu. Radikal yazarı M.Ali Kışlalı ise,
yazısında olaya daha farklı açılardan bakarak, yaşanan bu durumu
meslek yönden irdeleyerek şu sonuca vardı:
Düşman ile röportaj
Mesleğimle ilgili, polemik esaslı olmayan, tartışmalar beni çok
ilgilendirir.
Hürriyet gazetesi içinde gördüğüm, PKK'nın Kandil Dağı kampında
yapılan bir röportajın yarattığı tartışma da mesleki açıdan ilginç
ve önemli.
Okurların gözünden kaçmış olabilir. Hürriyet'in yayımladığı bu
geniş röportaj gazetenin bir köşe yazarı (Fatih Altaylı) tarafından
'PKK reklamı olmuş' görüşüyle eleştirildi. Ama gazetenin genel
yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök ve Ankara temsilcisi Sedat Ergin'in
böyle düşünmediklerini 'tam ters' kanıda olduklarını da
yazdı.
Böylece ortaya tartışılması gereken bir gazetecilik konusu
çıkmış oldu.
'Düşman ile röportaj' konusu yakın geçmişte PKK ile mücadele kanlı
şekilde sürerken -Özal'ın başbakanlığı sırasında- gündeme
gelmişti.
Özal, Kuzey Afrika'da bir ülkeyi ziyaret için giderken, uçakta bir
gazetenin tüm birinci sayfasını kaplayan 'Apo röportajı'ndan
çok rahatsız olmuş, yayın ertesi günü, Özal'ın gayriresmi
girişimiyle durdurulmuştu.
Çünkü röportaj Öcalan'ı on binlerce kişinin ölümüne sebep
olan
bir terörist olarak değil de, nerdeyse kan görünce rahatsız olan
bir koyu Galatasaray taraftarı gibi takdim ediyordu.
1950'li yılların sonunda Küba'da Castro'nun Batista'ya karşı
mücadelesini, o zamanlar Avrupa baskısı da yapan The New York
Times'dan izlemiştim. Sonra da ilişkilerinin nasıl bozulup tam bir
ABD düşmanı olduğunu hatırlıyorum.
The New York Times'ın neden bugüne kadar, okurları için ilginç
olacak Castro ile özel bir röportaj yapmadığını hep merak
etmişimdir. Gazetenin New York'taki yazıişlerinde staj yaptığım
günlerden birinde, dış haberler müdürüne bunu sorduğumda aldığım
yanıt şöyle olmuştu: "Bu tür röportajların hem yapılması hem de
yazılıp yayımlanması muhatap ile çok hassas noktalarda anlaşmaya
varılmasını gerektirir. Bu noktalar aşılmadan yapılan konuşmalar
ortaya mutlaka sorunlar çıkarır. Onun için de gerçekleştirilmeleri
çok zordur."
1972 yılında yaptığım bu sohbetin ana hatlarını, mesleğimde hep
hatırladım.
Haber konusu olacak ilginç kişiler eğer röportajın yayımlanacağı
ülke kamuoyunca 'düşman' kabul ediliyorlarsa, büyük bir olasılıkla
röportajı kendi imajlarını tamir etmek için kullanmak
isterler.
Görüşlerinin, söyledikleri gibi, aynen yayımlanması onlar için
esastır.
Bu, onların ne kadar hakkı ise röportajı yapan gazetecinin hakkı da
okurlarına 'düşman' bildikleri kimseyle ilgili görüntü hakkında,
aydınlatıcı gerçekleri ortaya çıkarıcı sorular sormak, bunlara
yanıtlar sağlamaktır.
Bu, gerçekten ustalık isteyen bir gazetecilik konusudur.
Genelde böyle çok çetrefilli konularla ilgili röportajlar
sağlamak, gazeteci ile muhatabının amaçları farklı olduğundan
zordur.
Gazeteci, okurları için merak konusu olan durumu gerçekçi
yaklaşımla aydınlatmak ister. Muhatabı ise hakkındaki olumsuz
havanın dağıtılması için gazetecinin yardımını sağlamak, onu bir
bakıma kullanmak niyetindedir.
Bu, bir çıkar çatışmasıdır. Her babayiğit gazetecinin böyle bir
durumdan yüzünün akıyla çıkması kolay olmaz.
Bizde sık görüldüğü gibi, işin kolayına kaçmak, röportajı sağlamak
için muhataba 'Siz hiç merak etmeyin istemediğiniz konulara
girmeyiz' demek de vardır.
Bu yoldan sağlanacak mülakatlar, röportaj kahramanına kamuoyu
karşısında parayla sağlayamayacağı propaganda olanakları sunar.
Bu kaliteli gazeteciliğin bir parçası olamayacak yaklaşımla
sağlanan yazıları ancak uzman gözler fark eder. Çok acemice
yapılmamışlarsa, okurların büyük kesimince anlaşılmazlar.
Tabii bu alandaki her tartışmalı konunun ardında kötü niyet
ya da ciddi acemilik aramak gerekmez. Kimi konuda 'takdir
hakkı'ndan bile söz edilebilir.
Konunun bu yönü bir yana, Hürriyet'in en üst kademelerindeki
tartışmayı okurlarına sunması da, küçümsenmeyecek bir gazetecilik
yaklaşımıdır.
RADİKAL