Dürbünle baktı cinayeti gördü
Abone olTürkiye'de gölge gibiler! Cinayetleri ya çözülemiyor ya da yakalananlar konuşmuyor. Onlar Türklerin gölgeleri;
Türkiye, Ergenekon'la bir döneme ışık tutmaya çalışıyor.
İddianamede öyle şeyler yazıyor ki insanın tüyleri ürperiyor. İşte
onlardan biri, Uğur Mumcu cinayeti. Cinayeti, Ergenekon'un gölge
ordusu işledi. Onları kimse tanımıyor ve işledikleri cinayetlerin
arkasından ipucu bırakmıyor.
Gölge Ordular, OSS ve onun ardılı olan CIA tarafından II. Dünya Savaşı’nın son yıllarında kuruldu. Sovyet işgaline karşı direniş bahanesiyle 16 NATO ülkesinde ve 4 nötr ülkede örgütlenen “Gölge Ordular”, genellikle cinayet, sabotaj ve katliam gibi yöntemlerle “sol” iktidarları engellemek için kullanıldı. NATO içinde “Stay Behind” adıyla anılan bu yapı, İtalya’da Gladio, Fransa’da Rüzgar Gülü, Yunanistan’da “Pösteki” adıyla 90’lı yılların başında deşifre edildi. Türkiye’de ise bu tartışma 12 Mart 1971 darbesinin ardından Ziverbey Köşkü’ndeki işkenceli sorguları yapan ekibin kendine verdiği isimle “Kontrgerilla” olarak yürüdü. 6-7 Eylül olayları gibi pek çok cinayet ve katliamın ardında bu yapının izleri vardı. Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların ve Danıştay saldırısının soruşturmasıyla başlayan “Ergenekon Operasyonu” bu yapıyı “deşifre” ettiği iddiasıyla yürütülüyor. Bu yazı dizisi ise “Ergenekon” tartışmasının büyük bir bilgi kirliliğiyle birlikte sürdüğü bugünlerde, tuhaf biçimde gölgede kalan, önemsenmeyen, ayrıntıymış gibi görünen olaylara, cinayetlere, ilişkilere ışık tutmayı amaçlıyor.
HATIRLADI VE ÜRPERDİ
1993 yılının ilk günleriydi. Birkaç hafta sonra 24 Ocak 1993 günü patlayan o bombadan sonra A., gördüğü o dürbünlü odadaki pencerenin Uğur Mumcu’nun evinin ve havaya uçurulan aracının bulunduğu Karlı Sokak’a tam tepeden baktığını hatırlayarak ürperdi.
Suikast Türkiye’yi ayağa kaldırmıştı. Aradan geçen 15 yılda soruşturmalar, yargılamalar birbirini izledi. Mumcu cinayetinin failleri olarak hüküm giyenler oldu. Ancak “Gölge Ordu”dan, onun faaliyetlerinden en çok söz eden gazeteciyi öldürenler “gölgede” kalmayı başardı.
UZAKTAN KUMANDA MI
Mumcu, 24 Ocak Pazar günü saat 13.15 sıralarında, Karlı Sokak’ta otomobiline binerken meydana gelen patlamada hayatını kaybetti. Polise göre Mumcu otomobilinin kapısını açıp, şoför koltuğuna oturduğu anda, vitesi boşa alırken bomba mekanizması harekete geçmiş ve patlama olmuştu. Ancak otomobilin tavanı sökülürken, Mumcu’nun gözlüklerinin kırılmamış olması, otomobilinin anahtarlarının dışarıda bulunması farklı ihtimalleri de gündeme getiriyordu. Üç patlamadan söz eden Güldal Mumcu uzaktan kumandayla patlatılma ihtimalinin göz ardı edildiğini söylüyordu.
GÖZLENMİŞ OLMALIYDI
Ne olursa olsun, araca yaklaşık 2 kiloluk RDX içeren C4 tipi plastik patlayıcıyı yerleştirenler, Mumcu’nun ne zaman geldiğini, ne zaman gittiğini, otomobilini nereye park ettiğini gözlemiş olmalıydı. Ancak polis, sanki adet yerini bulsun diye soruşturma yaptı, pek çok tanıkla, çevrede oturan pek çok kişiyle görüşmedi, araştırmadı... Mumcu ailesi, eksiklerle ilgili girişimlerinde pek çok defa “devlet” direnciyle karşılaştı.
ŞİRKETİN KURUCULARI KİM
Eskİ adıyla Gazi Osman Paşa Bulvarı’nın sonuna düşen bu binalar neredeyse bir uçurumun yamacına kurulmuştu. Bulvar tarafında giriş katları, kot farkı nedeniyle Karlı Sokak tarafında dördüncü, beşinci kat olabiliyordu. Rüzgar Güvenlik, Ticaret Sicili Gazetesi’ne göre 25 Haziran 1993 günü GOP Bulvarı 99 numaralı apartmanın 5 numaralı dairesinde kuruldu. Kurucuları Adnan Özcan ve Hayrettin Gürkan’dı.
GARİP İLİŞKİLER YUMAĞI
Rüzgar Güvenlik, 1990’da kurulan GAB Güvenlik şirketinin sözleşmesini neredeyse kopyalamıştı. Zaten Hayrettin Gürkan da GAB Güvenlik ortaklarından Erdoğan Gürkan’ın kardeşiydi. Adnan Özcan ise, “İrfan Reis” olarak tanınan, bir dönem Alparslan Türkeş’in özel kalem müdürlüğünü yaptığı söylenen İrfan Özcan’ın kardeşiydi.
KİMLER GİRİP ÇIKIYORDU
Her iki güvenlik şirketinin de birbirinden ilginç konukları oldu. Rüzgar Güvenlik Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, Korkut Eken, Semih Tufan Gülaltay, Nafiz Karacan, Mikail Sarı ve en önemlisi de ölümüne kadar birkaç yerde birden bomba ateşleyebilen “uzaktan kumanda” cihazlarını elinde tutan Cem Ersever‘in de uğrak yeriydi.
MİT ADINA KAYITLI TELEFON
Akın Birdal’a düzenlenen suikastın failleri yakalandığında Rüzgar Güvenlik şirketinin pek çok ilişkisi de ortaya döküldü. Ancak en ilginç ayrıntı şirket telefonlarının MİT adına kayıtlı olmasıydı. “Cem Ersever ve JİTEM Gerçeği” isimli kitap PKK’ya karşı sivillerden oluşan paramiliter yapıdan söz ediyordu. Model, “önde bir güvenlik şirketi” diye tarif ediliyordu. Buna göre, İzmit, Adapazan ve etrafındaki tüm bölge Veli Küçük’te, Ankara ve yöresininki Ersever’de, Mersin Yüzbaşı Avni Özmer’de olacaktı.
ORAL ÇELİK’İN AKRABASI
Rüzgar Güvenlik, Gülaltay’ın kurduğu “SER Dış Ticaret” şirketiyle içli dışlıydı... Bir başka komşu Ömer Çiftçi, tam da o gün pek de tanışmadıkları halde dışarı çıkıp çıkmayacağını sormuştu. Yan apartmanlardan birini cinayetten önce satın alan “Çelik” soyadlı kişinin Oral Çelik’in akrabası olduğu düşünülüyordu.
Cengiz Erdinç/ Aksam
Gölge Ordular, OSS ve onun ardılı olan CIA tarafından II. Dünya Savaşı’nın son yıllarında kuruldu. Sovyet işgaline karşı direniş bahanesiyle 16 NATO ülkesinde ve 4 nötr ülkede örgütlenen “Gölge Ordular”, genellikle cinayet, sabotaj ve katliam gibi yöntemlerle “sol” iktidarları engellemek için kullanıldı. NATO içinde “Stay Behind” adıyla anılan bu yapı, İtalya’da Gladio, Fransa’da Rüzgar Gülü, Yunanistan’da “Pösteki” adıyla 90’lı yılların başında deşifre edildi. Türkiye’de ise bu tartışma 12 Mart 1971 darbesinin ardından Ziverbey Köşkü’ndeki işkenceli sorguları yapan ekibin kendine verdiği isimle “Kontrgerilla” olarak yürüdü. 6-7 Eylül olayları gibi pek çok cinayet ve katliamın ardında bu yapının izleri vardı. Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların ve Danıştay saldırısının soruşturmasıyla başlayan “Ergenekon Operasyonu” bu yapıyı “deşifre” ettiği iddiasıyla yürütülüyor. Bu yazı dizisi ise “Ergenekon” tartışmasının büyük bir bilgi kirliliğiyle birlikte sürdüğü bugünlerde, tuhaf biçimde gölgede kalan, önemsenmeyen, ayrıntıymış gibi görünen olaylara, cinayetlere, ilişkilere ışık tutmayı amaçlıyor.
HATIRLADI VE ÜRPERDİ
1993 yılının ilk günleriydi. Birkaç hafta sonra 24 Ocak 1993 günü patlayan o bombadan sonra A., gördüğü o dürbünlü odadaki pencerenin Uğur Mumcu’nun evinin ve havaya uçurulan aracının bulunduğu Karlı Sokak’a tam tepeden baktığını hatırlayarak ürperdi.
Suikast Türkiye’yi ayağa kaldırmıştı. Aradan geçen 15 yılda soruşturmalar, yargılamalar birbirini izledi. Mumcu cinayetinin failleri olarak hüküm giyenler oldu. Ancak “Gölge Ordu”dan, onun faaliyetlerinden en çok söz eden gazeteciyi öldürenler “gölgede” kalmayı başardı.
UZAKTAN KUMANDA MI
Mumcu, 24 Ocak Pazar günü saat 13.15 sıralarında, Karlı Sokak’ta otomobiline binerken meydana gelen patlamada hayatını kaybetti. Polise göre Mumcu otomobilinin kapısını açıp, şoför koltuğuna oturduğu anda, vitesi boşa alırken bomba mekanizması harekete geçmiş ve patlama olmuştu. Ancak otomobilin tavanı sökülürken, Mumcu’nun gözlüklerinin kırılmamış olması, otomobilinin anahtarlarının dışarıda bulunması farklı ihtimalleri de gündeme getiriyordu. Üç patlamadan söz eden Güldal Mumcu uzaktan kumandayla patlatılma ihtimalinin göz ardı edildiğini söylüyordu.
GÖZLENMİŞ OLMALIYDI
Ne olursa olsun, araca yaklaşık 2 kiloluk RDX içeren C4 tipi plastik patlayıcıyı yerleştirenler, Mumcu’nun ne zaman geldiğini, ne zaman gittiğini, otomobilini nereye park ettiğini gözlemiş olmalıydı. Ancak polis, sanki adet yerini bulsun diye soruşturma yaptı, pek çok tanıkla, çevrede oturan pek çok kişiyle görüşmedi, araştırmadı... Mumcu ailesi, eksiklerle ilgili girişimlerinde pek çok defa “devlet” direnciyle karşılaştı.
ŞİRKETİN KURUCULARI KİM
Eskİ adıyla Gazi Osman Paşa Bulvarı’nın sonuna düşen bu binalar neredeyse bir uçurumun yamacına kurulmuştu. Bulvar tarafında giriş katları, kot farkı nedeniyle Karlı Sokak tarafında dördüncü, beşinci kat olabiliyordu. Rüzgar Güvenlik, Ticaret Sicili Gazetesi’ne göre 25 Haziran 1993 günü GOP Bulvarı 99 numaralı apartmanın 5 numaralı dairesinde kuruldu. Kurucuları Adnan Özcan ve Hayrettin Gürkan’dı.
GARİP İLİŞKİLER YUMAĞI
Rüzgar Güvenlik, 1990’da kurulan GAB Güvenlik şirketinin sözleşmesini neredeyse kopyalamıştı. Zaten Hayrettin Gürkan da GAB Güvenlik ortaklarından Erdoğan Gürkan’ın kardeşiydi. Adnan Özcan ise, “İrfan Reis” olarak tanınan, bir dönem Alparslan Türkeş’in özel kalem müdürlüğünü yaptığı söylenen İrfan Özcan’ın kardeşiydi.
KİMLER GİRİP ÇIKIYORDU
Her iki güvenlik şirketinin de birbirinden ilginç konukları oldu. Rüzgar Güvenlik Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, Korkut Eken, Semih Tufan Gülaltay, Nafiz Karacan, Mikail Sarı ve en önemlisi de ölümüne kadar birkaç yerde birden bomba ateşleyebilen “uzaktan kumanda” cihazlarını elinde tutan Cem Ersever‘in de uğrak yeriydi.
MİT ADINA KAYITLI TELEFON
Akın Birdal’a düzenlenen suikastın failleri yakalandığında Rüzgar Güvenlik şirketinin pek çok ilişkisi de ortaya döküldü. Ancak en ilginç ayrıntı şirket telefonlarının MİT adına kayıtlı olmasıydı. “Cem Ersever ve JİTEM Gerçeği” isimli kitap PKK’ya karşı sivillerden oluşan paramiliter yapıdan söz ediyordu. Model, “önde bir güvenlik şirketi” diye tarif ediliyordu. Buna göre, İzmit, Adapazan ve etrafındaki tüm bölge Veli Küçük’te, Ankara ve yöresininki Ersever’de, Mersin Yüzbaşı Avni Özmer’de olacaktı.
ORAL ÇELİK’İN AKRABASI
Rüzgar Güvenlik, Gülaltay’ın kurduğu “SER Dış Ticaret” şirketiyle içli dışlıydı... Bir başka komşu Ömer Çiftçi, tam da o gün pek de tanışmadıkları halde dışarı çıkıp çıkmayacağını sormuştu. Yan apartmanlardan birini cinayetten önce satın alan “Çelik” soyadlı kişinin Oral Çelik’in akrabası olduğu düşünülüyordu.
Cengiz Erdinç/ Aksam