Ta başından beri söylüyorum. Türkiye Avrupa'nın jandarması,
Ortadoğu'nun sınır karakol nöbetçisi değil...
Suriye'de Rusya'nın açıktan, ABD'nin gizliden destek verdiği
katliamı ancak Avrupa Birliği'nin mülteci korkusu durdurabilir.
Mültecilerin Avrupa yolunu sonuna kadar açık tutmadan ve bunu
yapacağını belli etmeden kimsenin geri adım atacağı yok.
Vize anlaşması konusunda madem ki Avrupa Birliği geri adım
atıyor. Madem ki bu anlaşmanın garantörü gibi görünen Almanya
"Sözde Soykırım Yasası"nı parlamentosunda kabul ediyor.
Bu işi kestirip atmanın tam zamanıdır!
Tam da onların yaptığı gibi...
Mültecilerin diğer ülkelere gitme gibi bir eğilimleri var
mı?
Var.
O zaman niye Almanya'nın yaptığını yapmıyoruz?
Sınır kapılarının açılıp açılmayacağını neden Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin onayına sunmuyoruz?
Yüce Meclis Türk milletinin iradesini yansıttığına göre,
getirelim bu teklifi Meclis'e... Bırakalım halkın iradesini temsil
eden milletvekilleri karar versin.
Mültecileri geri gönderme sözü veren Kemal Kılıçdaroğlu'nun da
gönlünü yapmış oluruz hem...
"Yok kalsınlar" diyemez nasılsa...
Üstelik böyle bir yöntem uygulanırsa kimsenin eli de yanmamış
olur. Kararı siyasi iktidar değil, 78 milyonun temsilcisi olan
vekiller verdiğine göre AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hedef
olmamış olur.
Hatta Erdoğan karar sonrası çıkar tıpkı Merkel gibi, "Bizim
Almanya başta olmak üzere diğer tüm AB ülkeleriyle çok iyi
ilişkilerimiz var. Bu ilişkilerin zarar görmeyeceğini
düşünüyoruz" diye alaycı bir açıklama yapar!
Onlara göre Türkiye soykırım yapan bir ülke değil mi?
Burada bulunan 3 milyon mülteciye soykırım yapmamamız için
ellerine bir imkan vermiş oluruz.
Önümüzde dünyaya posta koyma gibi bir şans var. Bu şansı iyi
kullanır ve mültecileri Yunanistan ve Rusya üzerinden Avrupa'ya
gönderirsek tarihin gidişatını değiştireceğiz.
Daha önce de söylediğim gibi...
Mülteciler Avrupa'ya yayılmaya başladıktan sonra Ortadoğu'daki
kanlı savaş bir ayda sona ermezse adımı değiştiririm!