Dünya tarihine damgasını vuran IQ seviyesi en az 140 olan dahiler hayatları boyunca kimlerle birlikte oldu? Acaba aşkları da zekaları kadar büyük müydü? İŞTE DAHİLER VE AŞKLARI... Marilyn Monroe& Arthur Miller- KAFAYLA VÜCUDUN EŞSİZ BİRLEŞİMİ Afet bir güzellikle bir büyük zihnin, "kafa"yla "vücudun" beraberliği... Hollywood'un pembe dünyasının ilâhesi ile, "Amerikan Düzeni"nin entelektüel bir muhalifinin aşkı... Ve aslına bakılırsa, bu kalıplara hiç mi hiç sığmayan bir trajedi! Hiç de sanıldığı gibi "aptal sarışın" olmayan, görünürdeki şaşaanın ardında yapayalnız bir kızla; özel ilişkilerinde pek de sanıldığı gibi "ince görünüşlü" olmadığı anlaşılan bir adamın, kırık -ve kırıcı- aşk hikâyesi. Miller, Marilyn Monroe ile yaptığı evlilik (1956-61) yüzünden gazete manşetlerine girdi. Monroe için The Misfits (Uyumsuzlar, 1959) adlı filmin (1960) senaryosunu yazdı. Monroe'nun kendi yaşamına son vermesi üzerine Miller 1962'de Avusturyalı Inge Morath ile evlendi. Eşinin intihar olayını ve 50'li yıllardaki özel sorunlarını Miller, After the Fall (Düşüşten Sonra, 1964) adlı dramında işleyerek her şeye yeniden başlayabilmek için gerekli güce kavuşabilmek üzere kendini bulmaya çalıştı. Albert Einstein- KADINLARIN AŞIRI İLGİSİ ONU BUNALTTI 20. yüzyılın en önemli fizikçilerinden Einstein'ın birçok sevgilisi oldu; bunlardan ikisiyle evlendi. Albert Einstein arşivlerinde bulunan mektuplar arasında ünlü fizikçinin 1912-1955 yılları arasında birinci ve ikinci eşi ve çocukları ile yazışmaları da bulunmaktadır. Einstein ikinci eşi Elsa'ya ve kızı Margot'ya hemen hemen her gün mektup yazmıştır. Kızına yazdığı mektuplarda ilişkilerini açıkça anlatır, hatta kadınların kendisine "istemediği kadar sevgi ve ilgi" gösterdiklerini ancak gönlünün sadece bir kişide olduğunu da belirtir. Einstein, vasiyetinde yazdığı mektupların ölümünden 20 yıl sonrasına kadar yayınlanmamasını ister. Charles Baudelaire- HEM SEVGİLİ HEM DE FİNANSAL DESTEKÇİ Fransız şair, Baudelaire, hem partneri hem de finansal destekleyicisi olacak melez Jeanne Duval'le 1850'lerde tanıştı ve 20 yıl boyunca onunla beraber oldu. Jeanne, Baudelaire'in şehvetli aşk şiirlerine ilham kaynağı oldu. Baudelaire'in sadece Jeanne'nin saçlarını düşünerek kurduğu fantezilerle dolu "Saçlarının Ucu" adlı şiiri başlıca yapıtları arasındadır. Ludwig van Beethoven- ÖLÜMSÜZ SEVGİLİSİ SIR OLARAK KALDI Ludwig van Beethoven hiç evlenmedi. Ama çevresinde, kendisine yakınlık gösteren epeyce kadın vardı. Öldükten sonra çekmecesinde " Ölümsüz Sevgiliye" ait bir mektup bulundu. Kimdi bu ölümsüz sevgili? Ünlü bestecinin 1816'da yayımladığı "Uzaktaki Sevdiğime" adlı yapıtından ve müzik öğretmenine umutsuz bir aşktan sözedişinden yola çıkan uzmanlar üç işim üstünde durdular. Antonie Brentano, Josephine Deum ve Dorothea Ertmann. Fakat bunlar arasında en güçlü aday ilkiydi. Ve Beethoven 1823 yılında Diabelli Çeşitlemeleri'ni ona adadı. 57 yaşında gözlerini hayata kapadığı zaman hala Ölümsüz Sevgilisi'ne duyduğu sonsuz aşkı hasta yüreğinde en değerli sır olarak taşıyordu. Leonardo da Vinci- FRİJİT OLDUĞU DÜŞÜNÜLÜYOR Rönesans döneminin ünlü İtalyan ressamının “Üreme faaliyeti ve bununla bağlantılı olan her şey o kadar iğrençtir ki insanlar hoş yüzler ve duygusal eğilimler de olmasa kısa sürede yok olacaktır” sözü daha sonra Sigmund Freud tarafından analiz edilmiş ve Freud, Leonardo’nun frijit olduğuna hükmetmiştir. 1476 yılında, sevgilisi Verrocchio ile birlikte yaşarken 17 yaşındaki model Jacopo Saltarelli ile sodomist ilişki kurduğu gerekçesiyle adı bilinmeyen bir kişi tarafından suçlanmıştır. İki ay süren soruşturma sonucu, Leonardo’nun babasının saygın konumuna da bağlı olarak hiç şahit bulunamaması nedeniyle dava düşmüştür. Bu olayın ardından Leonardo ve arkadaşları Floransa’daki “Gecenin Bekçileri” isimli örgüt tarafından bir süre takip edilmiştir. (Gecenin Bekçileri'nin İtalya’da Rönesans döneminde kurulan ve sodomizmin bastırılmasına yönelik faaliyet gösteren bir örgüt olduğu Podesta’nın yasal kayıtlarında da yer almaktadır) Karl Marx- SINIF FARKI SORUN OLDU Komunizmin kurucusu, filozof, ekonomist, sosyolojist Karl Marx, yakın arkadaşının kız kardeşi olan Jenny von Westphalen'e aşık oldu. Westphalen'in babası barondu ve Marx'la felsefe, tarih ve edebiyat üzerine uzun sohbetler yaparlardı. Aralarındaki ilişki ilk başladığında Jenny ailesinin anlamaması için "Sophie" kod adını kullandı. Karl Marx ve Jenny evlendiler; ancak aileler arasındaki sınıf farkından dolayı iki aile arasında hep mesafe oldu. Evlendiklerinde Karl 18 yaşında bir üniversite öğrencisiyken Jenny 22 yaşında evlilik çağına gelmiş bir genç kızdı. Karl Marx ve Jenny von Westphalen'in yedi çocukları oldu. Marx aynı zamanda bakıcıları Helene Demuth'la yaşadığı evlilik dışı ilişkiden de bir çocuk sahibi oldu. William Shakespeare- EVLİLİK DIŞI İLİŞKİLERİ DE VARDI 1582 de henüz 18 yaşında olan Shakespeare kendisinden 4 yaş büyük olan Anne Hathaway'le evlenmiş; 1583 yılında kızı Suzanne 1585 yılındada ikiz çocukları Hamnet ve Judith doğmuştur. Shakespeare'in tek oğlu 11 yaşında ölmüş ama neden öldüğü bilinmemektedir. Shakespeare'in evlilik dışı ilişkileri olduğu yanında biseksüel olduğu yönünde de spekülasyonlar bulunmaktadır. Shakespeare'in 'Fair Lord' (Yakışıklı Lord)a ithafen yazdığı şiirleri onun biseksüelliğine delil olarak kabul edilmektedir. Wolfgang Amadeus Mozart- AİLESİNİN İSTEMEDİĞİ KIZLA EVLENDİ Klasik müziğin en önemli bestekarlarından Avusturyalı Wolfgang Amadeus Mozart 4 Ağustos 1782'de, babasının istememesine rağmen Constanze Weber ile evlenir. 1783 yılında, Wolfgang ve Constanze; babası Leopold'u Salzburg'da ziyaret ederler ancak babası Constanze'yi iyi karşılamaz. Ancak bu ilham, Mozart'ın duasal eserlerinden biri, Große Messe (Do Minör büyük ayini) henüz bitmemiş olsa da Salzburg'da gösterime girer ve hala en tanınmış eserlerindendir. Wolfgang eşi Constanze'nin Leopold'ün sevgisini almak için başrolde solo şarkı söylemesini sağlar. Van Gogh- DUL KUZENİNE AŞIK OLDU; AŞKI KARŞILIKSIZ KALDI Etten'de resim sanatı üzerine kitaplar okuyan ve sık sık resim yapan Van Gogh, bir taraftan da kendisinden yedi yaş büyük olan dul kuzeni Kee Vos-Stricker'den hoşlanmaya başladı. Kee'ye evlenme teklif etti, fakat teklifi "hayır, asla, asla" sözleriyle reddedildi. Bunun üzerine aşkını saplantıya dönüştüren Van Gogh, Kee kendisini görmeyi reddedince Kee'nin babası (ve kendi eniştesi) Johannes Stricker'le defalarca kez görüşüp Kee'yi istedi, ama eniştesi kızının maddi anlamda bağımsız olmayan bir adamla evlenmesini istemiyordu. Bir keresinde Van Gogh, Kee'yi görebilmek için eniştesine baskı yaparken, elini bir mum alevi üzerinde tutarak "elimi alev üzerinde tutabildiğim müddetçe onu göreyim" dedi, ama eniştesi mumu üfleyerek söndürdü. Kee konusundaki ısrarı ve başka sebepler yüzünden babasıyla kavga eden Van Gogh, Aralık 1881'de bir kez daha aile evinden ayrılıp Lahey'e yerleşti. Charlie Chaplin- BİRÇOK KADINLA BİRLİKTE OLDU AMA BİRİNE AŞIK OLDU Modern palyaço 'Şarlo' karakteri ile özdeşleşen Charlie Chaplin kendinden yaşça küçük dört kadınla evlilik yaptı. Ancak Chaplin'in en dikkat çekici ve acı aşk öyküsü hiç evlenmediği bir kadınla oldu. 18 yaşındayken deli gibi aşık olduğu 15 yaşındaki dansçı Hetty Kelly, evlenme teklifini reddedince, Chaplin ona 'bir daha görüşmesek iyi olur' dedi ve genç kadının yanıtı da 'pekala' oldu. Chaplin yaklaşık 10 yıl sonra Hetty'nin gripten öldüğünü öğrenince yıkıldı. Johann Wolfgang von Goethe- İLK CİNSEL DENEYİMİNİ 38 YAŞINDA YAŞADI Goethe’nin en önemli ve en etkileyici ilişkisi, bir saray nedimesi olan Charlotte von Stein ile olmuştur. Goethe’den yedi yaş büyük olan Charlotte, yedi çocuğundan dört tanesini kaybetmiştir ve anlaşmalı bir evlilik yaşamıştır. Goethe’nin yaklaşık 2000 mektubu ve not kâğıdı, bu samimi, sıra dışı aşk ilişkisinin belgeleri olmuştur. Stein bir eğitimci olarak, Goethe’yi teşvik etmiştir. Ona saray görgü kurallarını öğretmiş, iç huzursuzluğu konusunda onu teskin etmiş ve disiplinini güçlendirmede ona katkıda bulunmuştur. Bunu bir aşk ilişkisinden mi kaynaklanan ya da masumca bir dostluktan mı kaynaklanan davranış olduğu konusunda kesin bir yargıya varılamaz. Birçok yazar, Bayan Stein’ın, Goethe’nin cinsel isteklerini reddettiğini ortaya koymaktadır. Sürekli olarak ise, psikanalist Kurt Eissler’in Goethe’nin ilk cinsel deneyimini, 38 yaşında Roma’da yaşadığı iddiasına inanılır. Söz konusu ilişki, Goethe’nin, hayal kırıklığına uğrayan Bayan Stein’ın da affedemediği 1786’da yaptığı gizli Roma seyahati ile sona ermiştir, dönüşünden sonra, Christiane Vulpius ile başlayan ilişkisi, tamamen bir hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştır. Her ikisi de, ilk kez yaşlılıkta, yeniden dostane bir ilişki bulmuştur. Louis Aragon- EVLİ BİR KADINA AŞIK OLDU Fransız şair, yazar ve editör, Louis Aragon, Rus şair Vladimir Mayakovsky'nin resmi nikahsız eşi Rus yazar Elsa Triolet'e aşık oldu ve 1939 yılında evlendiler. 1940'lı yıllarda Elsa, ünlü yazarın ilham kaynağı oldu. Fyodor Dostoyevski- EVLİLİK MUTLULUK GETİRMEDİ Dostoevsky,Sibirya’dayken akıllı ama ahlaksız bir okul öğretmeninin dul karısı olan Maria Dimitrievna Isaev ile evlendi. Evlilik ikisine de mutluluk getirmedi ve St. Petersburg’a döndükten kısa bir süre sonra Dostoyevski, Polino Suslova adında kösnül ve saldırgan bir kadınla yakın ilişkiye girdi. Polino Suslova onun çalışmasını ciddi bir şekilde etkiler ve kumara karşı tutkusunu kışkırtmış gibi görünür. Polina ile birlikte Rusya’dan ayrı olduğu bir sırada Dostoyevski’nin karısı hastalanır ve ağabeyinin ölümünden üç ay önceleyen ölümü onu Yeraltından Notlar (1864) olarak bilinen itirafı yazmaya götürdü. İzleyen yıllarda Dostoyevski sürekli sara, yoksulluk ve kumarbazlığına eşlik eden bir endişenin sıkıntısını çekti. Parasal yükümlülükleri yüzünden yayıncılarla yıkıcı sözleşmeler imzaladı ve onlar tarafından Suç ve Ceza (1866) ve Kumarbaz (1867) gibi yapıtları olağanüstü bir hızla yazmaya zorlandı. Bunlardan ikincisi üzerinde çalışırken Anna Grigorievna Snitkin adında bir sekreter tuttu ve aynı yıl onunla evlendi. Romancı olarak başarısı alacaklılarının bir bölümünü susturmasını sağladı, ama bu “diğerlerini o kadar kızdırdı ki” suçlamalardan kurtulmak için St. Petersburg’tan ayrılmak zorunda kaldı. “Her zaman yabancı bir ülkede bir yabancı” olacağı yakınmasına ve “yazma yeteneğini bütünüyle yitireceği” korkusuna karşın, yurtdışında yaşadığı dört yıl yaşamının en üretken yılları oldu. Frida Kahlo ve Diego Rivera - ONLARA FİL VE GÜVERCİN DİYORLARDI Ünlü Meksikalı ressam Frida Kahlo ile Diego Rivera, Kahlo öğrenciyken duvar resimleri yapan ünlü ressam Rivera'dan resim üzerine danışmanlık alması ile başladı. Rivera o dönemde evli olmasına rağmen Frida Kahlo ile ilişkileri başladı; 1929 yılında çift evlendi. Evlendiklerinde Rivera 42 Kahlo ise sadece 22 yaşındaydı; Kahlo'nun ailesi çiftin evliliğine karşı çıkarak onları "Fil ve Güvercin" diye nitelendirdi. Rivera'nın sadakatsizliği ve çiftin değişken karakterleri nedeniyle çift, inişli çıkışlı bu evlilikten sonra 1939'da boşandı. Bir yıl sonra yeniden evlenme kararı alan Kahlo ve Rivera'nın ikinci evliliği de en az birinci kadar çalkantılıydı. Özel hayatlarındaki tüm bu inişli çıkışlı seyre rağmen, Kahlo ve Rivera tarihteki en önemli ressamlar arasına girmeyi başardı Salvador Dali ve Gala- AŞKI İLHAM KAYNAĞI OLDU 1929'dan beri beraber yaşayan Dalí ve Gala, 1934'te bir devlet nikâhıyla evlendiler. Dali'nin kendisinden 10 yaş büyük olan Gala'ya aşkı 1929 yılında tanışmalarıyla başladı. Gala, Dali'nin birçok eserinde ona ilham kaynağı oldu. Dali, Gala'ya olan aşkını anlatmak için ilginç oyunlara başvururdu. Bir keresinde koltuk atlarını ağda ile alıp, maviye boyayarak onun dikkatini çekmeye çalıştı. Gala'ya öylesine aşıktı ki ne zaman onunla konuşmaya başlasa, gülme krizlerine girerdi. Jean Paul Sartre& Simone de Beauvoir- SADECE SEVGİLİSİ DEĞİL HAYAT ARKADAŞIYDI Jean Paul Sartre'ın bir hayat boyu arkadaşı, sevgilisi, dostu olmuş Fransız kadın yazarın Sartre'a yazdığı mektuplarından,anılarından oluşan birkaç cilt kitabı vardır.Beauvoir ile Sartre'ın birlikteliği 20. yüzyılı bir uçtan öbür uca geçen bir aşk hikayesi olmuştur. İkili, ilişkileri boyunca evlilikten daha güçlü bir bağla birbirlerine bağlanmış, insan hakları savunuculuğundan edebiyata, Cezayir bağımsızlık savaşı ve Vietnam'dan kadınların özgürleşme hareketine kadar birçok kültürel olaya birbirlerine destek olarak katılmıştır. Franz Kafka- AŞKA DAİR KORKULARINI YAZDI Kafka’nın kadınlarla olan ilişkilerine baktığımızda en önemli noktada, Kafka’nın aşkı Felice Bauer’e yazdığı mektuplar durmaktadır. Felice Bauer, Kafka’nın 13 Ağustos 1912’de Max Brod’un evinde tanıştığı, Berlin’li bir memurdur. 1920 yılında ise Kafka, Milena Jesenka ile mektuplaşmaya başlar. Milena Kafka’nın Almanca yazdığı eserleri Çek diline çevirmek istemiştir. Milena Kafka’dan 12 yaş küçüktür ve evlidir. Birlikte olmalarının imkânsız olduğunu biliyorlardı, buna rağmen uzun yıllar boyunca aralarındaki mektuplaşma devam ettiler. Kafka’nın Milena’ya yazdığı mektuplar da tıpkı Felice Bauer’e yazdığı mektuplar gibi Türkçeye çevrilmiştir. Kafka’nın son ilişkisi ise, ölmeden birkaç ay önce isminin anıldığı Dora Diamant adındaki bir çocuk bakıcısıydı. Kafka mektuplarda aşkın gerçekliğine olan şüphelerini, korkularını dile getirmiş, duygularını tüm çıplaklığıyla kaleme almıştır, bu bakımdan mektuplar edebi açıdan son derece önemlidir.