İTALYA'nın Dükler Sarayı'ndaki "Babürlülerin ve Mihracelerin Hazinesi" sergisinde yer alan El Tani koleksiyonuna ait bazı parçalar, yüksek güvenlik önlemlerine rağmen çalındı. İtalya'da Venedik Emniyet Müdürü Vito Gagliardi, ANSA haber ajansına yaptığı açıklamada, Dükler Sarayı'ndaki "Babürlülerin ve Mihracelerin Hazinesi" sergisinde yer alan El Tani koleksiyonuna ait bir broş ile bir çift küpenin, serginin son günündeki kalabalığı fırsat bilen hırsızlarca çalındığını belirtti. Alarmın devreye girmesiyle polisin derhal müdahale ettiğini ancak hırsızların kaçtığını kaydeden Gagliardi, çalınan mücevherler eşsiz olduğu için satışa sunulmalarının neredeyse imkansız olduğunu ifade etti. Hırsızların çaldığı altın, platin ve elmastan broş ile küpenin değerinin milyonlarca euro olduğu tahmin ediliyor. İtalya'nın Venedik kentindeki sergi, 16-20. yüzyıllardan kalma yüzlerce değerli taş ve mücevheri bir araya getirmişti. BU MÜCEVHERLERİN HİKAYESİ NE? Şeyh Hamit bin Abdullah El Tani, şanslı doğanlardan. 1825’ten beri Katar’ı yöneten, serveti beş milyar TL’yi geçen El Tani ailesine mensup. Katar’ın neredeyse tüm para akışını kontrol eden QIPCO Holding’in başında. Kıssadan hisse, her istediğini elde edebilecek güçte. Ancak 31 yaşındaki şeyhin kaderi, beş yıl önce gittiği bir müzede değişti. Londra’nın Victoria & Albert Müzesi’nde yer alan ‘Mihrace’ sergisinde Hint mihracelerine ait ışıltılı mücevherlerini gören Şeyh, o günden itibaren kendisine yeni ve çok pahalı bir hobi edindi. Serginin küratörü Dr. Jaffer Amin’le birlikte mücevher avına çıktı ve Hindistan’ın gelmiş geçmiş en değerli, en paha biçilmez parçalarını kasasına kattı. Böylece Hint mücevher kültürüne dair en ihtişamlı parçaların toplandığı ‘El Tani Koleksiyonu’ ortaya çıktı. Koleksiyondan seçmece 130 parça da bu ay piyasaya sürülen ‘Beyond Extravaganza: A Royal Collection of Gems and Jewels’ adlı kitapta toplandı. Hem kitabı yazan hem de bu mücevher avında Şeyh’le birlikte çalışan, prestijli müzayede evi Christie’s’in uluslararası sanat direktörü Dr. Jaffer Amin, El Tani’nin taşlarla olan aşkını şöyle anlattı: “Şeyhin serveti her türlü arzusunu karşılayacak güçte. İlk başlarda sadece beğendiği, ilgisini çeken parçaları topluyordu. 60 parçadan sonra ‘Neden bunu bir koleksiyona dönüştürmüyoruz’ dedik. Sonra uluslararası mücevher simsarlarıyla ve müzayede evleriyle görüşmeye başladık.” Peki 400 yıllık bir dönemi kapsayan ‘El Tali Koleksiyonu’nda neler var? Moğol İmparatorluğu’na ait parçalardan Tac Mahal’i yaptıran Şah Cihan’ın mücevherlerine, Liz Taylor’a özel üretilen Cartier broşlarına dönemine damga vuran her parça özenle ‘avlanmış.’ Tac Mahal zümrütü, Şah Cihan’ın yeşim taşlı hançeri, Patiala Mihracesi için Cartier tarafından yapılan kolye bunlardan birkaçı. Ama şeyhin hazinesinde her şey antika değil: Taş dünyasının dehaları Jar ve Bhagat’nın Hint taşlarıyla ürettiği çağdaş mücevherler de var. Amin, demin bahsettiği ‘avlanma’ sürecini de şöyle anlattı: “Bu koleksiyonu bu kadar eşsiz yapan her parçanın inanılmaz derecede zor bulunur olması. Dünyanın her yerindeki müzayedelere katıldık. Mücevher simsarlarıyla yakın ilişkiler kurduk. Bazen şansımız yaver gitti. Mesela Haydarabad Nizamı’na ait çok kıymetli parçalar aldık. Satmaya karar vermesi tamamen kısmet işte.” Koleksiyona katılan çoğu parçanın fiyatı açıklanmıyor. Çünkü bazı parçalar özel koleksiyonlarda bulunduğu için ‘fahiş’ fiyatla alınmış. Tabii şeyh üçe beşe bakmamış. Jaffer, taşlara neden değerinin üstünde para ödendiğini şöyle anlatıyor: “İş sadece taşın büyüklüğü, berraklığında bitmiyor. Tarihçesi de önemli. Bir krala, mihraceye aitse ya da ünlü bir Hollywood yıldızının şahsi koleksiyonunun parçasıysa, fiyatı da artar.”