Söylentilere göre Oak adasında kimsenin tahmin edemediği bir hazine gizli. O hazineyi bulmak isteyenlerin başına gelenler ise oldukça ürkütücü... 1795 yılının bir yaz günü, 16 yaşındaki Daniel McGinnis kanosu ile kürek çekerek Mahone Körfezi’ni geçer ve Oak Adası’nda keşfe çıkar. Önce eski bir patikadan ormanın derinliklerine yürür sonra da ağaçsız bir bölgeye çıkar. Bölgede sadece tek bir büyük meşe ağacı vardır. Ağacın dallarından biri budanmıştır ve toprakta bir çukur bulunuyordur. Sonradan Para Çukur adını alan çukur, genç Daniel'in dikkatini çeker. Belki de bir define bulmuştur! Hemen evinde döner ve ertesi gün arkadaşlarını da yanına alarak tekrar adaya gider. Üç genç, göçüğü kazmaya çalışırlar. Neredeyse 9 metre kazarlar ama çukurun dibini göremezler. Pes edip, geri dönerler. Yaşadıklar yer Chester'a gidip, define olduğunu düşündükleri çukuru kazmak için yardım isterler ama kimse yanaşmaz. Bölgeye ilk yerleşenlerden Chesterlı bir kadının annesi geçmişte Oak adasında yaşanan bir olaydan bahseder: "Zamanında adada ateşler ve garip ışıklar görünmüş. Bir tekne dolusu adam, ne olup bittiğini incelemek için adaya gitmişler. Sonra da arkalarında iz bırakmadan yok olmuşlar!" Aradan dokuz yıl geçer. 30 yaşındaki Simeon Lynds, Anthony Vaughn’ın kendisine anlattığı öyküden etkilenir. Daniel ve arkadaşlarına yardım etmeye karar verir. Grup 1804 yılında esrarengiz Oak Adası’na çıkar. Aradan geçen yıllar boyunca kimse buraya el sürmemiştir. İlk aşamada 27 metreye ulaşırlar ve her üç metrede bir aynı meşe kütüklerinin bulunduğu anlaşılır. 12 metreden sonra kütüklerin üstünde bir kömür tabakası, 15 metrede bir kat cam macunu, 18 metrede ise bir kat hindistan cevizi lifi bulunur. Ve 27 metreye gelindiğinde en garip şeyi keşfederler: Üzerinde garip bir yazının bulunduğu bir taş. Taşı çıkarırlar ama kuyuya oluk oluk su dolunca çalışmalar yine yarım kalır. Taşın üzerindeki garip işaretlerın sırrı o zaman çözülemez. Yarım yüzyıl sonra Halifax'ta sergilenen taşı gören bir profesör taşta yazılanların şifresini çözdüğünü iddia eder: “10 adım aşağıda iki milyon sterlin. Bir yıl sonra kaldıkları yerden devam etmek isteyen ekip, bu kez çukura paralel yeni çukurlar kazmayı dener. Çukura da 'Para Çukuru' adı verilir. Fakat kısa sürede paralel kuyu da suyla dolar. Çalışmalar 45 yıl boyunca durur. Bu aksiliğin bir Bubi Tuzağı olduğu düşünülür. Aynı zamanda yaklaşık 150 metrelik bir su yolu da keşfedilir. Fakat su ne kadar çabuk boşaltılsa da, deniz suyu gelip yine boşluğu doldurur. 1849'da çukur üzerinde çalışmak için başka bir şirket kolları sıvar. Çalışmalar sonucu içi para dolu olan iki fıçı bulunur. Daha da ilginci üç küçük altın zincir baklası da ortaya çıkar. Fakat bu altın halkalar ortadan kaybolurlar ve kimse niye olduğunu bulamaz. 1965´te Bob Restall ve ailesi çukurun içinde bir tüneli kazmaya çalışırken tünel çöker ve içeri sular dolar. Oğlu ve iki işçi Bob Restall'ı kurtarmak için tünele dalar ama dördü de dışarı sağ olarak çıkamaz. Boğularak ölürler. Günümüze geldiğimizde hala çukurun dibini gören yok. Son bulgular ise şöyle: Geçtiğimiz Ocak ayında adada Roma dönemine ait kılıç bulunur. 2. yüzyıla ya da daha öncesine ait olduğu düşünülen kılıç, Romalıların sanılandan çok önce Kanada'ya geldiği ve burada yerli halkla bir savaşa girmiş olabileceğini gösteriyor. Yapımcılar şu sıralar "Oak Adası'nın Laneti" adında bir dizi belgesel çekiyor. Romalılar, Vikingler, Aztekler, uzaylılar, korsanlar, Tapınak Şövalyeleri ya da gizemli bir medeniyet... Çukuru kimin yaptığı halen muamma. Adadaki araştırmalar halen sürüyor ancak ilk araştırmanın üzerinden geçen 221 yıla rağmen Oak Adası gizemi devam ediyor. Bir görüşe göre, para çukuru ve tüneller kazıldıktan sonra (fakat birleştirilmeksizin), tünelin bir ya da daha fazla kolu çukurdan dışarı ve yukarı doğru çıkıyor. Yukarıya çıkan bu tünellerin ucunda, toprak yüzeyinin biraz altında ise herkesin bulmak için yarıştığı gizli hazine var. Para çukuru doldurulduğu için hazinenin yerini ancak, tam olarak bilen kişi bulabilir. (Hürriyet)