Dünya Kupası’nı izleyecek olan milyonlar, onun sahada sergileyeceği görsel şölene kilitlendi. Özellikle geçtiğimiz sezon, Barcelona formasıyla, büyüleyici bir performans ortaya koyan Lionel Messi; ikinci kez katılacağı bu büyük turnuva için, bir hayli iddialı konuşuyor. Arjantinli yıldız, “Bugünlerde, sürekli tekrar eden bir rüyam var. Bu rüyada kendimi, Diego Maradona’yla birlikte kupayı kaldırırken görüyorum. Uyandığımda, gülümsüyorum; çünkü rüya bile olsa, harika!” diyor. Messi’yle, Esquire için Oscar Rodriguez konuştu; işte, sadece size özel detaylar… Röportaj: Oscar Rodriguez ESQUIRE: Bu sezon, senin için harikaydı. Sen de, en iyi sezonun olduğunu düşünüyor musun? LIONEL MESSI: Bu yılın değil de, geçen yılın en iyi sezonum olduğunu düşünüyorum. Çünkü Barcelona’yla, kazanabileceğimiz her şeyi kazandık. Kişisel başarıları ve takımın başarılarını birbirinden ayırmak, benim tarzım değil. Tamam, bu yıl iyi oynadım, pek çok gol attım; kendimi takdir ediyorum. Ama geçen yıl; İspanya şampiyonluğunu, Şampiyonlar Ligi’ni, İspanya Kupası’nı kazandık. Bu yüzden, en iyi sezonum da geçen sezon oldu. ESQ: Ama sadece sana odaklanırsak, daha önce hiç bu kadar iyi olduğunu hatırlamıyorum; yanılıyor muyum? LM: Geçen yıl, sanıyorum, toplamda 38 gol attım. Bir yılda altı büyük başarıya imza atmış bir takımın parçasıydım. Kesinlikle, harika bir sezondu. Oyunculuk performansımın, her zaman aynı olduğunu düşünüyorum. Bir de, küçük ama rahatsız edici sakatlıklardan da mümkün olduğunca uzak durmaya çalıştım. ESQ: Şampiyonlar Ligi’nin yarı finalinde, Inter’le karşılaştınız. Her iki maçta da, ağırlığını koyma noktasında sıkıntı yaşadın. Bu durum, sende hayal kırıklığı yarattı mı? LM: Şampiyonlar Ligi’nden elenmek, benim için büyük hayal kırıklığı oldu. Her iki maçta da, biz daha iyi oynadık; ama Inter, katı savunmasıyla, bizim oyuna hâkim olmamızı engelledi. Performansım, beni de mutlu etmedi; kendi sorumluluğumu üzerime alıyorum. Ama geçmişi değiştiremem; bu yüzden de, bunu kafaya takıp, uykumu kaçıramam. ESQ: Bu sonuçta, Jose Mourinho taktiklerinin de etkisi olabilir mi? LM: Oturup neyin ya da kimin yanlış olduğunu analiz etmek, benim işim değil. Jose Mourinho, zeki bir teknik direktör; kariyerinde pek çok başarısı var ama ben, Josep Guardiola’nın daha iyi bir teknik direktör olduğunu düşünüyorum. Barcelona’daki ilk sezonunda yaptıklarına bakın; bir yılda altı büyük başarıya imza atmak, kolay değil. Övgüyü, kesinlikle hak ediyor. ESQ: Şampiyonlar Ligi yarı finalinde kaybetmeniz, üzücü değil miydi? LM: Futbola ilişkin öğrendiğim şeylerden biri, kazananla tartışmanın anlamsız olduğudur. Inter karşısında, avantajlarımızı kullanamadık ve iyi oynamamıza rağmen, kazanan onlar oldu. Futbolda, kimin neyi hak ettiği ya da etmediği, bitmeyen bir tartışma konusudur; ama kimse, galibi sorgulamaz. Sadece şansınıza güvenerek, top oynayamazsınız; bazı şeyleri doğru yapmanız da gerekir. Barcelona ve taraftarları adına hayal kırıklığına uğradım, futbol adına değil… ESQ: Şampiyonlar Ligi’ne dönersek, Arsenal karşısında oynadığınız oyunun, en iyi mücadeleniz olduğunu düşünüyor musun (Lionel Messi bu maçta dört gol kaydetmişti.)? LM: O maçı daima hatırlayacağım. Nicklas Bendtner Arsenal’in golünü attığında ve takımını avantajlı duruma geçirdiğinde, çok endişelenmiştim. Takımıma yardım etmek için, bir şeyler yapmam gerekiyordu. Attığım goller, kendimi harika hissetmemi sağlamıştı. O harika ilk golden sonra, daha fazlasının geleceğini hissediyordum. Kariyerimdeki en yüksek noktaya ulaşmıştım; maçtan sonra, çok gururluydum. Arsenal’li bazı oyuncuların oyundan sonra beni tebrik etmesi, gururumu okşadı. Maçın oynandığı topu evime götürdüm; şimdi baktıkça, o maçı hatırlıyorum. ESQ: Geçtiğimiz birkaç ay içinde, Dünya Kupası maçlarını ne sıklıkta düşündün? LM: Tüm enerjimle, Barcelona’nın başarısı için çalıştım. Ama turnuva yaklaştıkça, daha çok düşünmeye başladım. Çevremdeki herkes, Dünya Kupası’yla ilgili sorular sormaya başladı ve ben de şimdi, Güney Afrika’ya gideceğim günü iple çekiyorum. ESQ: Son iki sezonda elde ettiğin başarılardan sonra, kariyerinin tam da zirvesindeyken, Dünya Kupası’na katılacağın için memnun olmalısın… LM: Böylesi önemli bir dönemde ciddi bir sakatlığım olmadığı için, çok memnunum. Umarım, Dünya Kupası’nın sonuna kadar şanslı olmaya devam ederim. Kötü bir sakatlık yaşarsam ve Dünya Kupası’nın sonuna kadar kalamazsam, çok üzülürüm; böyle şeyleri, aklıma getirmemeye çalışıyorum. Sakatlanma olasılığından korkarak oyun oynarsanız, bazı şeyleri farklı yapmaya başlarsınız ve bu da işleri tehlikeli bir boyuta sokar. ESQ: Bazı insanlar, senin, tek başına bir takımı Dünya Kupası şampiyonluğuna taşıyabileceğini iddia ediyor. Bunları duyduğunda, ne hissediyorsun? LM: Bu tarz yorumları, ne duyuyorum ne de okuyorum. Arjantin, Dünya Kupası’nı kazanırsa; bu, 23 oyuncunun başarısı olacaktır. Başarı, her zaman ekip işidir. İtalya, dört yıl önce kupayı bu sayede kazanabilmişti. En iyi oyuncuları, yedek kulübesinde, sıranın kendilerine gelmesini bekliyordu ve sıra kendilerine geldiğinde de, hepsi harika oynadı. Hem Arjantin’in dünya çapında ünlü, çok kaliteli oyuncuları var. Mesela Gonzalo Higuain, bu sezon, Real Madrid’de çok başarılı bir sezon geçirdi. Onun, Dünya Kupası’nda çok başarılı olacağına inanıyorum. ESQ: Elemelerde yaşanan sıkıntılardan sonra, Arjantin’in kupayı kazanacağına inanmak, biraz zor değil mi? LM: Dünya Kupası elemelerinin farklı olduğu, bir gerçek. Düşünsenize, neredeyse bütün oyuncularınız Avrupa takımlarında oynuyor ve Güney Amerika’ya gitmeleri, pek kolay olmuyor. Oraya gidebilmek için, hem zaman hem de enerji harcamak gerekiyor. Tam anlamıyla dinlenemeden, bir-iki antrenmandan sonra, oyuncular kendini maçta buluyor. Bunun, bütün büyük takımlar için zor olduğunu düşünüyorum. Ama artık her şey değişiyor; taktiklerle ilgili konuşmak için, çok zamanımız olacak. ESQ: O zaman seni, yine yıldızların arasında göreceğiz. Arjantin’in kupayı kazanabileceğine inanıyor musun? LM: Elbette inanıyorum. İnanmamak için, aptal olmak gerek! Yeni Zelanda, Slovenya gibi takımlar bile aynı amaç uğruna Dünya Kupası’na katılıyor. Başka türlü neden orada olalım ki? Arjantin’in dünya çapında ün kazanmış iyi futbolcuları var; bir kere oynamaya başladık mı, kimse bizi durduramaz. ESQ: Dünya Kupası’nı kazanmanın, senin için ne anlamı var? LM: Hayatımdaki en büyük gelişmelerden biri olur. Barcelona ile bir yılda vardığımız nokta, inanılmazdı; ama Dünya Kupası’nı kazanmak da başka bir duygu olmalı. Arjantinlilerin kupaya ne gibi bir anlam yüklediklerini açıklamak zor. Dünya Kupası tarihinde önemli bir yere sahip bir takımın, son 24 yıl boyunca kupayı evine götürememiş olması, çok üzücü bir durum. Bugünlerde, sürekli tekrar eden bir rüyam var. Bu rüyada kendimi, Diego Maradona’yla birlikte kupayı kaldırırken görüyorum. Uyandığımda, gülümsüyorum; çünkü rüya bile olsa harika! ESQ: Arjantin’in favoriler arasında gösterilmiyor olması, sizin için bir avantaj olabilir mi? LM: Doğrusu bu durum, benim hoşuma gidiyor; çünkü böylece, sürpriz yapma şansımız artıyor. İnsanları olumlu yönde şaşırtmayı, favoriler arasında gösterilip de hayal kırıklığı yaşatmaya tercih ederim. ESQ: Diego Maradona, senin için ne anlam ifade ediyor? LM: O, her zaman benim için çok önemli oldu. Gençliğimden beri, onunla konuşur, ondan tavsiyeler almaya çalışırım. Futbolu iyi bilen, çok akıllı bir adamdır. Geçmişiyle ilgili gurur duymadığı bazı şeyler var ve her zaman bizi, kendi yaptığı hataları yapmamamız için uyarır. O, benim rol modelim; çünkü inandığı şeyler uğruna savaşıyor. Çok duygusal bir insan ve duygularını dürüstçe ortaya koymaktan çekinmiyor. Hepimiz, ona saygı duyuyoruz; başarıları ve kariyerini örnek almaya çalışıyoruz. ESQ: Seni ona benzetmelerinden rahatsız oluyor musun? LM: Her Arjantinli futbolcunun, kimi açılardan, Maradona’ya benzeyen yönleri vardır. Bu, Pele ve diğer Brezilyalı futbolcular için de geçerlidir. Bunun örneğini, pek çok ülkede görebilirsiniz. İnsanlar, geçmişin kahramanlarıyla bugünün kahramanlarını kıyaslamaktan zevk alır. Ancak ben, kendi adıma, Maradona’ya yaklaşabileceğimi sanmıyorum. O, benimle birlikte anılmayı değil, tüm zamanların en iyisi olarak anılmayı hak ediyor. Kendimi, asla böyle bir kıyaslamaya maruz bırakmam. Ben, kendi adımı yükseltmek, kendi tarihimi yazmak istiyorum. İyi bir futbolcu olarak; ama her şeyden çok, Lionel Messi olarak anılmak istiyorum. ESQ: Attığın bazı gollerin ve oyunculuk tarzının, az da olsa Maradona’ya benzemesi konusunda ne düşünüyorsun? LM: Gollerimin, Maradona’nın attığı gollere benzetilmesinden gurur duyuyorum. O, futbol tarihinde unutulmayacak gollere imza attı ama ben, topu ayağıma aldığımda, onun gollerini düşünerek oynamıyorum. Elimden geleni yapıyorum ve çabalarım, çoğu zaman golle sonuçlanıyor. ESQ: Diego Maradona nasıl bir teknik direktör? LM: Kesinlikle harika! Oyuncuları motive etmek konusunda, üstüne yok. Hepimiz, Arjantin ve onun için sahada canımızı vermek istiyoruz. Millî takımda yer almayı ve kupayı kaldırmayı dört gözle bekliyoruz. ESQ: Arjantin Millî Takımı’nda, Barcelona’daki kadar iyi oynamadığın konusunda eleştiriliyorsun. Bu eleştirilere, katılıyor musun? LM: Bu soruya, sık sık maruz kalıyorum. Cevap, çok basit. Bir futbol kulübünde oynamakla, millî takımda oynamak arasında çok fark var. Millî takımda ve kulüp takımlarında aynı performansı tutturabilen çok az oyuncu görürsünüz. Takımdaki arkadaşlarınızla daha çok antrenman yaptığınız için, daha rahat olursunuz; ancak millî takım maçlarında, daha önce birlikte oynamadığınız oyuncularla, bir-iki antrenmandan sonra maça çıkmak zorunda kalırsınız. Barcelona’da, her gün aynı oyuncularla antrenman yapıyorum ve birbirimizi, kardeşlerin birbirini tanıdığı kadar iyi tanıyoruz. ESQ: Güney Afrika’da, Arjantin için ne gibi harikalar yaratmayı düşünüyorsun? LM: Umarım, bu kez fark yaratabilirim. Her zaman, elimden gelenin en iyisini yapmak isterim. Arjantin adına savaş vermek istiyorum. Bu, benim Dünya Kupası’na ikinci katılışım; ama bu yıl, her şey daha farklı. Almanya döneminden önceki iki ay boyunca oynamıyordum; turnuva sırasında da, yedek kulübesinde oturmak zorunda kaldım. Ama bu kez, daha fazla oynamak, ekibin önemli bir parçası olmak istiyorum. Şampiyon olmamız için, elimden gelenin en iyisini yapacağım. Takımdaki her arkadaşımın da, böyle yapacağına eminim. Dünyanın en çok konuşulan futbolcusu Lionel Messi, övgülere rağmen, mütevazı tavrını koruyor. Dünya Kupası’nı izleyecekler için mucizeler yaratmaya hazırlanan genç Arjantinli’nin, kupaya ulaşmak için var gücünü sahaya koyacağından kimsenin şüphesi yok. Futbolseverlerin tek dileği, talihsiz bir sakatlık yaşamaması; Allah korusun!