Dünyada yılda 2 milyar tonun üzerinde evsel atık oluşturuyoruz
ve maalesef iyimser yaklaşımla en az üçte birini çevresel açıdan
sorunlu bir şekilde ortalığa saçıyoruz.
Bu atığın üretimi dünyada dengeli bir şekilde olmuyor. Gelir
düzeyi arttıkça tüketim artıyor ve sonuç olarak atık üretimi de
artıyor. Dünyanın en gelişmiş kısmı en çok atık (çöp) üreten kısmı
oluyor. Gelir düzeyleri görece düşük olanlar ise çok daha az evsel
atık oluşumuna katkı veriyor. Şu anda dünyada üretilen atığın çok
önemli bir kısmı Doğu Aysa ve Pasifik bölgesi (%23), Avrupa ve Orta
Asya (%20), Güney Asya (%17) ile Kuzey Amerika’da (%14)
üretiliyor.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika, dünyada en az çöp üretilen bölge ve
üretilen evsel atıkların sadece % 6.5 kadarı bu bölgeden çıkıyor.
Maalesef atık üretiminin az olması tek başına sevinilecek bir
durum değil. Zira çıkan atık ile nasıl başa çıktığınız da en az o
kadar önemli. Ekonomik açıdan dezavantajlı ülkelerde atığın
sağlıklı dönüşümünü gerçekleştirmek mümkün olmuyor. Çıkan atıkların
doğrudan çevreye bırakılması da haliyle en yaygın uygulama oluyor.
Bir kısım atık ise doğrudan gömülüyor. Kontrollü atık depolama
alanları veya atık arıtımı ve bertaraf edilmesi için işletilen
profesyonel tesisler neredeyse yalnızca yüksek ve üst-orta gelirli
ülkelere özgü. Düşük gelirli ülkelerde atıkların % 93 kadarı
doğrudan çevreye atılırken yüksek gelirli ülkelerde sadece yüzde
2'si bu şekilde atılıyor.
Üstelik tek sorun geçen yazıda detaylandırdığım plastik ve evsel
atıklar da değil. Tekstil atıkları dünya genelinde giderek artan
bir atık problemi çünkü giysiler ve ayakkabı atıkları, kolayca geri
dönüşüme alınamıyor. Üstelik giyim sektörüne dayalı atık en
hızlı büyüyen atık türlerinden birsi. 15 yıl öncesine göre ortalama
yaklaşık olarak % 60 daha fazla kıyafet satın alıyor ve çöpe
atıyoruz. Yıllık kıyafet alımı 60 milyon ton sınırına
dayanmış durumda.
Elektronik atıklar oldukça önemli bir çevresel sorun haline
gelmeye başladı. Bunlara ilaveten ağır metaller ve kimyasal atıklar
ile tıbbi atıklar da var.
Daha önce Türkiye de gündeme gelen eski gemilerin parçalanma
işlemi başka bir tehlikeli atık sorununu oluşturuyor.
Atık işleme ve geri dönüşümü pahalı bir sistem ve genellikle
belediyeler ve yerel yönetimlerin koordinesinde, devlet destekleri
ve teşvikleri ile başarılan bir sistem. Maalesef fakir ülkelerin
bunu ekonomik açıdan sürdürebilecekleri bir sistemleri yok.
Elbette çok atık üreten gelişmiş ülkelerin atıklarını
dönüştürecek sistemler geliştirmiş olmaları ve fazlaca ürettikleri
atıkları doğru bir şekilde dönüştürüp doğaya bırakmaları
beklenir.
Ama maalesef küresel atık işleme ve geri dönüşüm dinamiği bu
mantığın tam tersine işliyor. Gerekli ekonomik gücü ve altyapısı
bulunan gelişmiş ülkeler, kendi ürettikleri atıkları çevresel
açıdan uygun yöntemleri ile dönüştürmek ve işlemek yerine bu
donanım ve altyapı imkânı olmayan ve atık üretmeyen ülkelere “ihraç
etmeyi” tercih ediyorlar. Yani fakir ülkelerin topraklarını
çöplük olarak kullanıyorlar.
Küresel atık ticaretinin sakıncalarına devam edelim…