İnsanlığın mevcut besin ve giyecek üretme pratiği oldukça
sorunlu. Önceki 4 yazıda yediğimizin, içtiğimizin ve giydiğimizin
çevreye ne kadar yüklü bir fatura bıraktığını anlatmaya çalıştım ve
bu bedelin gelecek nesiller tarafından acı bir şekilde ödeneceğini
dile getirdim. Oysa ki hoyratlığa sapmadan ve bu kadar zarar
vermeden de herkese fazlasıyla besin ve giyecek üretmek mümkün.
Bunun için yiyecekte israfı azaltmak en önemli faktörlerden
biri ve buradan başlayabiliriz. Tarladan hasat edilen bir ürünün
çatala ulaşıncaya kadar büyük bir miktarı israf oluyor. Dünyada
üretilen yiyeceğin yaklaşık üçte biri israf oluyor. Her yıl dünyada
yaklaşık 1.3 milyar ton yiyecek tarlada üretildiği halde insanlar
tarafından tüketilmeden çöpe gidiyor. Bu israf bir taraftan üretim
aşamasında çevreye telafisi mümkün olmayan zararlar verirken;
yemeden doğaya atılan yiyeceklerin çürümesi sonucu atmosfere
salınan bir sera gazı olan metan gazı, küresel ısınmaya sebep
oluyor. Yani israf doğaya iki yönlü bir tahribat veriyor.
Üstelik israfta herkesin payı var. Aralarında Türkiye’nin de
bulunduğu görece gelişmiş ülkelerde israf daha ciddi bir sorun.
Zengin ülkelerdeki yiyecek israfı tüm sahara-altı Afrika’nın
yiyecek üretimi kadar.
Peki bu israfla alakalı neler yapabiliriz. Bu israfı ve çevreye
bıraktığımız ayak izini küçültmek mümkün mü?
Evet mümkün. Hem de kolay yollarla çok etkin adımlar
atarak...
Bu adımlardan ilki daha mantıklı bir alışveriş alışkanlığı
edinmek. Haftada bir kere markete, manava, pazara gitmek yerine bir
kaç defa alışveriş yapılabilir. Bu sayede sebze ve meyvelerde ve
çürümenin önüne geçilebilir. Zira dünyada kaybın en yüksek olduğu
besin grubu tahmin edileceği üzere sebze ve meyveler. Sebze ve
meyve üretiminin yarısına yakını çöpe gidiyor. Bunlarda kayıp ve
israf azaltılırsa, tasarruf çok daha etkin olur. Dolapta tüketmeden
çürüttüğümüz bu gıdaları alıp tüketmek, bittiğinde yeniden almak bu
yüzden oldukça etkin bir strateji. Sebze meyveye ek olarak sadece
Türkiye’ye has önemli bir sorunumuz daha var. O da ekmek israfı.
Türkiye’de her yıl ortalama 1.7 milyar ekmek çöpe atılıyor. Bu
yüzden her hanede israfı azaltmak amacıyla yapılacak mantıklı
alışveriş tercihleri çok etkin bir yöntem olacaktır.
Buna ilaveten sebze ve meyvelerin doğru bir şeklide saklanması
da önemli bir etken. Bozulan gıdaların önemli bir kısmı doğru
saklama koşullarının sağlanmamasından kaynaklanıyor. Örneğin
buzdolabına girmemesi gereken gıdaların da önemli bir kısmını
buzdolabında saklayarak bozuyoruz. Örneğin, sarımsak patates gibi
gıdaların kesinlikle buzdolabında saklanmaması gerekiyor. Ayrıca
salatalık ve domatesin ömrü oda sıcaklığında daha uzun oluyor. Biri
birini çürüten gıdaların yan yana konmamaları gerekiyor. Çünkü
diğerlerinin hızlı olgunlaşmasına ve çabuk çürümesine sebep olan
etilen gazı üreten meyve ve sebzeler var.
Sebze ve meyve seçerken mükemmeliyetçi davranışlar
manav/market/pazarcıların şekli bozuk ürünleri göz ardı etmesine ve
bu ürünleri tüketiciye sunmamasına sebep oluyor. Bu yüzden bu
ürünler “nasılsa kimse almıyor” algısı yüzünden ya tarlada ya da
hallerde çöpe atılıyor.
Yiyecek israfında en önemli sorunlardan biri yeni nesil internet
ve televizyon diyetisyenleri ve sağlıklı yiyecek uzmanları (!).
Oldukça yanlış bilgilerle kamuoyunu yanıltan bu kişiler yiyecekler
ile ilgili önyargı oluşturuyorlar. Yiyeceklerin bazı
bölümlerinin yenmeden atılmasını da tavsiye ediyorlar. Bu da
örneğin sebze, meyve ve hayvansal ürünlerde israfı teşvik
ediyor. Bu yüzden meyve kabuklarını yemeyenler de oluyor,
yumurta sarılarını çöpe atanlar da...
Bunun dışında derin dondurucu kullanımı, dışarda yemek yemenin
azaltılması, artan yiyeceklerin sonra tekrar tüketimi,
komposto/turşu/reçel/konserve yapılması ve son tüketim tarihlerine
yakın ürünlerin tercih edilmesi gibi faktörler de gıda israfının
önlenmesinde önemli yöntemler.
Gıdada israfın önüne geçildiği taktirde eskisi kadar üretme
zorunluluğu ortadan kalkar ve tarımsal üretim kademeli olarak
azaltılabilir. Yani daha az toprak sürülür, daha az gübre/tarım
ilacı kullanılır, daha az fosil yakıtı heba edilir. Tasarruf
edilen her bir lokma yiyecek gelecek nesiller için çok daha temiz
bir çevre anlamına gelir.