Dünya Sağlık Örgütü açıkladı! Maymun çiçeği vaka sayısı yükseldi Kovid gibi salgına neden olur mu?
Abone olMaymun çiçeği vakaları artıyor. Dünya Sağlık Örgütü'nden yeni bir açıklama yapıldı. Açıklamada dünya genelinde 131 maymun çiçeği vakasının tespit edildiği duyuruldu. Son olarak Slovenya'da bir kişide maymun çiçeği virüsü tespit edildi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hızla yayılmaya devam eden maymun
çiçeği virüsü ile ilgili açıklama yaptı. İlk maymun çiçeği
vakasının 7 Mayıs'ta tespit edilmesinin ardından bu sayının 131'e
yükseldiğini duyuran DSÖ, şüpheli 106 vaka için çalışmaların
sürdüğünü belirtti.
Slovenya’da da tespit edildi
Slovenya, İspanya’nın Kanarya Adaları’ndan dönen bir kişide, maymun
çiçeği virüsünün tespit edildiğini duyurdu. Hastalığı hafif geçiren
kişinin hastaneye yatırılmadığı belirtildi.
Maymun çiçeği virüsü bugüne kadar İngiltere, İspanya, Portekiz, ABD, Kanada, İsveç, İtalya, Fransa, Belçika, Almanya, Avustralya, İsrail ve İsviçre'de tespit edilmişti.
10 soruda maymun çiçeği hastalığına ilişkin merak edilenler:
1- Maymun çiçeği yeni bir hastalık
mı?
Maymun çiçeği, yeni bir hastalık değil. 1958'de
maymunlarda tespit edildikten sonra insanlarda ilk olgu 1970'te
Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde görüldü. 1958'de araştırma
laboratuvarındaki maymunlarda çiçek benzeri bir salgın yapınca
farkına varılan hastalık bu nedenle "maymun çiçeği" adını aldı.
Başta Nijerya ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti olmak üzere, Orta ve Batı Afrika'daki tropikal yağmur ormanlarının bulunduğu 11 ülkede görülen hastalığın sıklığı tam olarak bilinmiyor. Afrika'da her yıl birkaç yüz vaka olduğu tahmin ediliyor. Hastalık zaman zaman Afrika kıtasından enfekte hayvanlar veya insanlar aracılığıyla diğer kıtalara taşınıyor, fakat buralarda az sayıda insanın etkilendiği ve bölgesel vaka kümelenmeleri görülüyor.
2- Neden şimdi dikkat çekti?
Şimdiye kadar Afrika dışında görülen vakaların tamamının Afrika'dan
gelen insanlar veya getirtilen kemirgenlerden kaynaklandığı
biliniyordu. Ancak Afrika dışında tespit edilen vaka sayısı son bir
hafta içinde, bugüne kadar Afrika dışında görülen toplam vaka
sayısını aşacak kadar arttığı için Dünya Sağlık Örgütü ve bilim
dünyasının dikkatini çekti.
3- Hastalığın etkeni nedir?
Maymun çiçeği,
çiçek virüsüne akraba bir DNA virüsü. Batı Afrika ve Orta Afrika
(Kongo Havzası) olmak üzere iki alt tipi bulunuyor. Batı Afrika,
Kongo türüne göre daha hafif seyirli hastalık yapıyor. Şu an
genetik analizler tamamlanmamış olsa da Afrika dışında görülen
vakaların Batı Afrika alt tipi olduğu öngörülüyor.
4- Nasıl bulaşıyor?
Adının aksine
maymunlardan daha çok sincap, sıçan, fare gibi kemirgenlerde
bulunan ve onlardan insana geçen hastalık, ayrıca enfekte insan
veya virüsle kirlenmiş giysi, havlu, çarşaf gibi eşyalarla yakın
temas sonucunda bulaşıyor. Virüs, sağlıklı kişilere, ciltte gözle
görülemeyecek çatlaklar/çizikler, mukozalar (ağız, burun, göz) veya
solunum sistemi aracılığıyla giriyor.
İnsandan insana bulaşmanın büyük solunum salgısı damlacıklarıyla olduğu düşünülüyor. Hastalığın uzak mesafelere gidemeyen büyük damlacıklarla bulaşması, yüz yüze, uzun süreli ve yakın temasla oluyor.
5- Belirti ve bulguları neler?
Maymun
çiçeği, ateş, baş ağrısı, yorgunluk, yaygın vücut ağrıları, lenf
bezlerinde şişlik ve cilt lezyonlarına (döküntü) neden oluyor. Lenf
bezi şişliği, maymun çiçeğinin, çiçek, su çiçeği ve kızamıktan
ayıran en önemli belirtisi. Yakınmalar, virüsle temastan ortalama
6-13 gün sonra ortaya çıkıyor.
İlk 5 gününde ateş, şiddetli baş ağrısı, lenf bezlerinde şişme, sırt ağrısı ve aşırı halsizlik yaşanan hastalıkta, ciltteki döküntüler de ateş başladıktan sonra 1-3 gün içinde görülüyor. Avuç içi, ayak, ağız içi, genital bölge ve gözlerdeki lezyonlar, kabuk bağlayıp düşmesiyle ortadan kalkıyor.
6- Tanı nasıl konuluyor?
Maymun çiçeği
hastalığından şüphelenilen durumlarda, belirti gösteren kişilerin
son bir ay içinde riskli bölgelere seyahat edip etmedikleri ya da
benzer belirtileri olanlarla yakın temasları olup olmadığının
sorgulanması gerekiyor.
Kan örnekleriyle tanı konulamayan hastalık, kanda çok kısa süre kaldığı için PCR'la saptanamıyor. Antijen ve antikor testlerinin de daha önce uygulanan çiçek aşısı gibi nedenlerle her zaman doğru sonuç vermeyeceği düşünülüyor.
Hastalık şüphesinde lezyonlardan uygun şekilde ve gerekli güvenlik önlemleriyle alınıp paketlenen örneklerin "biyogüvenlik düzeyi 2 olan" labaratuvara gönderilmesi gerekiyor.
Maymun çiçeği hastalığı teyit edilen hayvan veya kişilerle temas edenlerin son temastan sonraki 21 gün boyunca belirti ve bulgular açısından izlenmesi gerekiyor.
7- Belirtisiz enfeksiyon olabilir mi?
Net
olmamakla birlikte maymun çiçeğinin Kovid-19 gibi belirtisiz
hastalık yapmadığı düşünülüyor.
Enfekte kişilerde belirtilerin ortaya çıkması, bu kişilerin fark edilmesini ve izolasyona alınmasını sağlayacağından, maymun çiçeğinin toplumda Kovid-19 veya belirtisizken bulaşan diğer enfeksiyonlar kadar yayılması beklenmiyor.
8- Maymun çiçeği öldürücü mü?
Maymun çiçeği,
genellikle 2-4 hafta içerisinde kendiliğinden iyileşiyor. Ancak
bağışıklığı baskılanmış kişilerde ve küçük çocuklarda ağır hastalık
görülebiliyor.
Genel olarak hastalananlardan, çoğunluğunu küçük yaştaki çocukların oluşturduğu yüzde 3-6'sı kaybediliyor. Hastalığın Orta Afrika alt tipinde öldürücülük yüzde 11'e kadar çıkabilirken güncel vakalara neden olduğu düşünülen Batı Afrika alt tipinin öldürücülüğü, yüzde 1 gibi daha düşük oranda kalıyor.
9- Çiçek aşısı hastalıktan korur mu?
Maymun
çiçeği hastalığı için yaygın kullanılan bir ilaç bulunmasa da
vakalar şimdiye kadar sidofovir, brinsidofovir gibi etken maddeli
ilaçlarla kontrol altına alındı.
Dünya Sağlık Örgütü, Afrika'daki tecrübelerden yola çıkarak çiçek aşısının maymun çiçeğinden yüzde 85'e kadar koruma sağlayacağını bildirdi. Fakat çiçek aşısı, hastalığın dünya genelinde sonlanması nedeniyle 1980'den beri uygulanmıyor. Dolayısıyla şu an çiçek aşısı yapılanlar 40-50 yaş üzeri kişilerden oluşuyor. Aradan uzun süre geçmesi ise koruyuculuğun düzeyine ilişkin endişelere sebep oluyor.
10- Salgına yol açma ihtimali var mı?
Maymun
çiçeği hastalığının belirti ve bulgularının belirginliği, şu anki
bilgilere göre belirtisiz enfeksiyon yapmaması, yakın ve uzun
süreli temas ile bulaşması, bir DNA virüsü olduğundan daha az
mutasyon geçirmesi ve kolay değişime uğrayarak yeni varyantlarının
çıkmaması gibi faktörler nedeniyle Kovid-19 benzeri bir salgına yol
açması beklenmiyor.