Dünya onu tanıdı burada yalnız kaldı
Abone ol''Dünyada Yılının Genç Bilim Adamı'' seçilen Dr. Ahmet Yıldız (26) sitemli. Yıldız, kendisini YÖK ve TÜBİTAK yetkililerinin bir kez bile aramadığını söyledi.
İnsan hücresindeki motor proteinlerin nasıl yürüdüğünü ortaya
çıkaran buluşu nedeniyle, Amerikan bilim dergisi Science
tarafından, ''Dünyada 2005 Yılının Genç Bilim Adamı'' seçilen Dr.
Ahmet Yıldız (26) Türkiye'deki bilimsel araştırma olanaklarının
yetersiz olması nedeniyle yurt dışına gitmek zorunda kaldığını
söyledi.
Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'nden mezun olduktan sonra,
kazandığı bursla ABD'ye giderek, California Üniversitesi'nde,
''insan hücresindeki motor proteinlerin nasıl yürüdüğü' konusunda
doktora tezi hazırlayan Yıldız, yaptığı çalışmayla, hem doktor
unvanı aldı, hem de Science tarafından ''Dünyada 2005 yılının en
genç bilim adamı'' seçildi.
Sakarya'da Arifiye Beldesi'nde emekli bir ailenin çocuğu olan Dr.
Yıldız'ın başarısı, bayram tatili dolayısıyla eşiyle birlikte
geldiği memleketinde de sevinçle karşılandı.
Dr. Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkedeki bilimsel
olanakların yetersizliği nedeniyle yurtdışında eğitim gördüğünü
söyledi. Dr. Yıldız, ''Yapacağım araştırmalar için burada imkanlar
yeterli olursa, tabi ki ülkemde çalışmak isterim. Ancak bu başarıma
rağmen Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK ) ve Türkiye Bilimsel Araştırma
Kurumu'ndan (TÜBİTAK) bir kez bile aranmadım'' dedi.
-''BULUŞ, HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR...''
Bilimsel buluşuyla insan hücresindeki motor proteinlerinin nasıl
yürüdüğünü ortaya çıkaran ve çalışmasının felç, alzheimer, kanser,
sağırlık ve körlük gibi hastalıkların tedavisi için hayati önem
taşıdığını kaydeden Dr. Yıldız, şöyle konuştu:
''Buluşum bu alanda çalışan insanları meşgul eden bir konuydu.
Fakat teknik yetersizlikten dolayı bulunamıyordu. Teknik
yetersizliği şöyle anlatabilirim; bu proteinler hücrenin içinde
metrenin milyarda bir boyu kadar adım atıyorlar. Günümüzde metrenin
milyarda bir boyunu ölçecek teknik imkan sayısı bir ya da ikidir.
Bu teknikler bizim çalışmalarımıza uygun değildi.
Proteinlerin hücrede yürüdüğünü biliyorduk. Ancak iki ayaklı olan
bu proteinlerin nasıl yürüdüğünü, nasıl adım attıklarını
bilmiyorduk. Biz de yeni bir teknik geliştirerek bir bacağına bir
boya sürdük, diğer bacağına farklı bir renkte boya sürdük.
Proteinin ayaklarının birbirini geçerek, aynı insanlardaki gibi
arkadaki ayak öne geçecek şekilde, birbiri ardına adımlar atarak
yürüdüğünü gördük. Bilim dünyasında bunu izleyen ilk grup olduk.
İşin ilginç yanı bu kadar küçük boyalarla bu kadar büyük iyi
çözünürlük elde etmemizdi. Metrenin milyarda biri kadar çözünürlük
elde ettik. Bu buluşum da bilim dünyasında büyük yankı
uyandırdı.''
-''TÜRKİYE'DE BEYİN GÖÇÜ
DAHA FAZLA YAŞANIYOR''
Türkiye'deki bilimsel olanakların yetersiz olduğunu ifade eden Dr.
Yıldız sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ama imkanların yeterli olduğuna inandığım an döneceğim. Beyin
göçü bazı ülkelerde de yaşanmaktadır, ancak Türkiye'de daha fazla
yaşanıyor. Türkiye dokuz nesildir beyin göçünü geri getirememiş. En
azından bundan sonra beyin göçünün yüzde 40'ı geriye
getirilebilmeli. Ayrıca oradaki teknolojiyi kendisine geri getirmiş
olacak. Yaptığım araştırmayı buradaki imkanlarla
sonuçlandıramazdım.
Üniversitelerimiz bu tekniğe sahip olmadıkları için öğrenciler
yurtdışını tercih ediyorlar. Son iki yıldır üniversitelerde
araştırmalar için diğer yıllara oranla çok yüksek bütçeler
ayrılmaya başlandı. Olumlu gelişmeler var. Yapacağım araştırmalar
için burada da imkanlar yeterli olursa tabi ki ülkemde yapmak
isterim. Ancak bu başarıma rağmen YÖK ve TÜBİTAK'tan beni bir kez
bile aramadılar.''
-''FELÇLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR''-
Proteinlerle ilgili çalışmalarını sürdüreceğini ifade eden Dr.
Yıldız, ''Bu çalışmam bittikten sonra felç üzerine çalışmalar
yapmak istiyorum. Bazı proteinler felce sebep oluyor. Örnek olarak
felç olmuş bir solucanla çalışarak, 'onu tekrar nasıl
yürütebilirim, felçten nasıl kurtarabilirim'i araştıracağım'' diye
konuştu.
Şu anda ''Dainin'' proteini ile ilgili çalışma yaptığını, bu
proteinin çok büyük olduğu için, biyokimyacılar tarafından
incelenemediğini belirten Dr. Yıldız, bu proteinin hücre
bölünmesinde çok önem taşıdığını ve hücre bölünmesinin de doğrudan
kanser hastalığıyla ilgisi olduğunu söyledi.
-''DÜZENLİ BİR İNSAN DEĞİLİM''...
İstanbul Fen Lisesi'ni bitirdikten sonra fizikçi olmaya karar
verdiğini ve 1996 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'nü
kazandığını kaydeden Dr. Yıldız, 2001 yılında üniversiteyi
bittirdikten sonra master yapmak için özel burs kazanarak ABD'ye
gittiğini söyledi.
Başarısının tesadüf olmadığını, yüksek motivasyonla çalışmasının
başarıyı getirdiğini vurgulayan Dr. Yıldız, şöyle dedi:
''Düzenli bir insan değilim. Ders çalışırken motivasyonum çok
yüksekti. Lisede o kadar kendimi derse vermiştim ki dış etkenlerden
kendimi soyutlayabiliyordum. Mesela Türkiye'de hiç cep telefonu
kullanmadım. Zararlı olduğunu düşündüğüm için hem de insanı meşgul
eden bir cihaz olduğu için kullanmadım. Cep telefonlarının
öğrencilerin motivasyonunu dağıttığını onları boş yere oyaladığını
düşünüyorum.''
Proteinlerle ilgili çalışmasını İllinois Üniversitesi Paul Selvin
Laboratuvarı'nda yaptığını söyleyen Dr. Yıldız, 18 Şubat'ta Nobel
ödüllü bilim adamlarının da katılacağı törende, buluşundan dolayı
25 bin dolarla ödüllendirileceğini belirtti.