Dünya basını yeni çark etti
Abone olTürkiye'nin AB üyeliği için yıllardır olumsuz yazı yazanlar bakın nasıl çark etti!
Dünya basınında bir dönem "Türkiye, Avrupa'dan
uzaklaşırsa zarar eder" yorumları yer alırken bugün "Türkiye haklı,
asıl AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı var" deniyor.
Gerekçeler belli:
Avrupa'daki ekonomik çöküntünün yanında büyüyen Türkiye ekonomisi ve yıllardır reddedilmenin yarattığı gönülsüzlük.
Avrupa Birliği'nin geçtiğimiz hafta düzenlenen devlet ve hükümet başkanları zirvesi, iki önemli gelişmeye ev sahipliği yaptı. Birincisi, İngiltere, 27 üyeden 26'sının evet dediği yeni bir mali anlaşmayı veto ederek birliğin temelindeki dinamitin fitilini ateşledi. İkincisi de Türkiye'yle aynı gün müzakerelere başlayan Hırvatistan'ın üyeliğini kesinleştiren imzalar atıldı.
Hırvatistan ve Türkiye, müzakerelerin başladığı 2005 yılından bu
yana hem içeride hem de dış basında sık sık birbirleriyle
karşılaştırılıyordu.
Dolayısıyla Hırvatistan'ın, geleceği pek de aydınlık görülmeyen AB'ye üyelik sürecini bu imzalarla taçlandırdığı bir dönemde, dünya basınında "Türkiye, AB'den uzaklaşıyor" mealli yazılar görmek manidar.
ESKİDEN DE YAZILIRDI AMA
Aslına bakılırsa bu yazılar son birkaç yıldır, başta Türkiye'nin AB üyeliğinin en yılmaz destekçisi İngiltere basını olmak üzere gazetelerde yer alıyordu. Ama o zamanlar yazıların tonu Türkiye'ye bir uyarı niteliğindeydi.
Özetle, "Bugün kadar çok yol aldınız, kritik bir noktadasınız. Buradan sonra Avrupa'dan uzaklaşırsanız, sizin için iyi olmaz" mesajı veriliyordu.
Ama son birkaç haftada yayınlanan makaleler, analistlerin artık Türkiye'nin AB'den uzaklaşmakta haklı olduğunu düşündüğü izlenimini yaratıyor.
"FRANSA'NIN KÜÇÜMSER TAVRI"
Yorumlarda altı çizilen iki önemli sebep var:
Başta Fransa ve Almanya'nın sürekli muhalefeti dolayısıyla kamuoyunda yaşanan hayal kırıklığı ve gönülsüzlük ile AB'nin ekonomik olarak çöküntünün eşiğinde olduğu bir dönemde, Türkiye ekonomisinin gücüyle artık birliğe ihtiyaç duymadığını kanıtlamış olması.
Örneğin dün Sunday Times'da Matthew Campbell imzasıyla yayımlanan analizde, bu iki noktaya çok net bir şekilde dikkat çekildi. Campbell'ın ifadeleri şöyleydi:
"İngiltere tarafından desteklenen Türkiye'nin uzun zamandır geçerliliğini koruyan AB üyelik başvurusu, bir süredir Avrupa ve Asya'nın kavşağında bulunan 79 milyonluk bu ülkenin kabul edilmek için çok büyük, fakir ve Müslüman olduğunu savunan Fransa tarafından hor görüldü. Ancak şimdi göstergeler o kadar tersine döndü ki bazı çevreler Türkiye'nin AB'ye duyduğu ihtiyaçtan çok, AB'nin Türkiye'ye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor."
ESKİDEN AKADEMİSYENLER KONUŞURDU ŞİMDİ SERMAYE SAHİPLERİ
Aynı argümanlar, çok benzer ifadelerle Campbell'dan birkaç gün önce de New York Times'da, Dan Bilefsky'nin makalesinde yer aldı.
Bilefsky, bu durum karşısında Türkiye'nin AB fikrinden soğuduğunu belirterek, "Avrupa borç krizine gömülmüş ve Arap Baharı da Türkiye'nin yeni bir bölgesel güç olması için fırsatlar yaratmışken Türk halkı birkaç yıl önce akla bile gelmeyecek bir adım atmak üzere: Avrupa Birliği'nden tamamen uzaklaşmak" yorumunu yaptı.
Dahası her iki analizde de Türkiye'nin önemli sermaye sahipleri, AB'yi dış politika öncelikleri arasından çıkarmanın Türkiye'nin geleceğinde önemli bir sorun yaratmayacağı yönündeki görüşlerine vurgu yapılması dikkat çekici.
Zira daha önce bu tarz yazılarda Türkiye'deki AB yanlısı siyaset bilimcilere söz verilir ve "Neden Türkiye Avrupa'dan kopmamalı"nın cevabı onların ağzından yazılırdı. Bugün hala bazı yazılarda bu noktaya değinen akademisyen görüşleri yer alsa da sözün büyüğünün el değiştirdiğini görmek de ilginç.
"TÜRKİYE HAKLI" TAVRI
Son dönemdeki yazıların bir farklılığı da Türk liderlerin açıklamalarına yönelik tavır.
Geçmişte Ankara'dan Avrupa'yı yeren açıklamalar geldiğinde, dış basındaki yorumlarda da Türkiye eleştirilirdi.
Ancak bugün yazılan yorumlara bakınca Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın "Avrupa ülkeleri kendilerine çeki düzen vermeli, reformları hayata geçirmeli" şeklindeki önerileriyle, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın "Zamanında bize hasta diyenler, şimdi kendileri hasta oldular. İnşallah çabuk iyileşirler" şeklindeki temennilerinin destek bulduğunu görmek mümkün.