Dünya 2005'e hüzünlü girecek
Abone ol2005 yılına girmeye 5 saat kala dünya yeni yıla hüzünlü girmeye hazırlanıyor. Güney Asya'da depremi başta olmak üzere pekçok acı olay 2004 yılına damgasını vurdu...
Depremden öncesinde ise dünyada önemli gelişmeler yaşandı. Kuzey
Osetya'daki okul baskını, Bush yeniden başkan seçilmesi ve Filistin
lideri Yaser Arafat Paris'te yaşamını yitirmesi ilk akla gelenler.
Ortada hala kitle imha silahlarıyla ilgili bir kanıt bulunmadığı
halde Irak'a karşı savaş açan ve Amerikalı askerlerin Bağdat'ın Ebu
Gureyb Cezaevi'nde giriştiği insanlık dışı eylemler yüzünden
ülkesinin dış dünyadaki itibarı önemli ölçüde sarsılan George Bush,
buna rağmen 2 Kasım'da yeniden başkanlığa seçildi. George Bush'un
yeniden seçilmesinden sonra Irak'taki şiddet yanlısı güçlerin en
önemli merkezi sayılan Felluce kentine yoğun bir askeri saldırı
düzenleniyordu. Birkaç gün içinde 1000 kadar direnişçinin
öldürüldüğü, yüzlercesinin tutuklandığı bildirilen bu operasyonun
sonucunda kentin denetimi Amerikan birliklerinin eline geçerken
huzur ve düzenin yine de sağlanamadığı görülüyordu. Bu operasyonda
kırka yakın Amerikan deniz piyadesi ölmüş, yüzlercesi de
yaralanmıştı. Irak'ta şiddet Irak'taki şiddet ve terör geçen bütün
yıl boyunca devam etti. Bunların en kanlıları Mart ayında
Kerbela'da Şiilerce kutsal sayılan Muharrem ayı Aşure bayramında ve
Temmuz sonunda Bekuba'da yaşandı. Eylül sonunda Samarra'da meydana
gelen saldırı ise burada ölen 30 çocukla belleklere kazındı. Bu
saldırı olayları sırasında ilki 2 Ocak tarihinde yaşamını yitiren
Amerikan askerlerinin toplamı Temmuz'da 1000'i bulurken, ölen
İngiliz askerlerinin sayısı 70'i geçti. 2004 yılında Iraklı asi
güçlerin direnişi ise giderek biçim değiştirip sertleşiyor, yabancı
kuruluşları temsilen Irak'ta görev yapan çeşitli uluslardan
insanlar kaçırılıp rehine alınıyor, bunların bir bölümü kamera
önünde kafası kesilerek katlediliyordu. Bu tür şiddet olaylarından
Iraklılar da nasibini aldı ve El Kaide örgütünün taşeronluğunu
yapan El Zerkavi'nin yandaşları Ekim ayında kaçırdıkları 50 Iraklı
eri hunharca öldürdü. Bu terör kurbanları içinde en belleklere yer
edeni, yıllardır Irak'ta Care adlı hayır kurumunda gönüllü
yöneticilik yapan İrlanda kökenli Margret Hassan'dı. Kasım ayının
sonundaki son tahminlerde, Iraklı terör gruplarının elinde hala
aralarında iki Fransız gazetecinin yer aldığı otuzun üzerinde
yabancı uyruklu rehinenin bulunduğu bildiriliyor. Arafat'ın ölümü
Bush yeniden seçilişinin hemen birkaç gün sonrasında, Kasım ayında
Filistin lideri Yaser Arafat Fransa'nın bir askeri hastanesinde
ağır hastalığına yenik düştü ve hastane sözcüsü kısa bir
açıklamayla adı Filistin halkının bağımsızlık savaşıyla özdeşleşen
Arafat'ın öldüğünü açıkladı: "Filistin yönetiminin başkanı Yaser
Arafat 11 Kasım 2004 tarihinde, saat 3:30'da yaşamını yitirmiştir."
Bu acı kayıp, endişe edildiği gibi Filistin yönetiminde herhangi
bir karmaşa yaratmadı ve Arafat'ın yetkileri üç Filistinli
politikacı arasında paylaştırıldı. Ahmed Kurey özerk bölgenin
yönetimini, eski başbakan Mahmud Abbas FKÖ başkanlığını
üstlenirken, devlet başkanlığı 9 Ocak'ta yapılacak seçimlere kadar
Meclis Başkanı Ruhi Fetteh'a emanet edildi. Filistin'de oluşan bu
yeni durum, 2004 yılında iki önde gelen mensubu İsrail tarafından
katledilen Hamas örgütünün belirleyici varlığına karşın, uzun
süredir kesilen barış görüşmelerinin yeniden ivme kazanması
ümitlerinin artmasını sağlamıştı. İsrail tarafı ise 2004 yılında
Gazze'den çekilme planlarını sürdürürken, bir yandan da Hamas
liderlerini düzenlediği saldırılarla teker teker yok ediyordu. Mart
sonunda Hamas lideri Şeyh Ahmed Yasin ve beraberindeki altı kişi
bir füzeli saldırının kurbanı oluyor, aradan birkaç hafta geçmeden
Yasin'in yerine seçilen eski Hamas sözcüsü Rantissi aynı biçimde
öldürülüyordu. 2004 yılındaki intihar saldırıları azalma gösterse
de Ortadoğu'da düzenlenen saldırılarda çok sayıda kişi yaşamını
yitirmeye devam etti. Kafkasya ve terör saldırıları Ancak terör
olayları Irak ve Ortadoğu dışında da kendini gösterdi.
Çeçenistan'ın başkenti Grozni'de 9 Mayıs'ta II. Dünya Savaşı'nın
bitiş yıldönümü kutlanırken tören alanında patlayan bir bomba,
Devlet Başkanı Ahmed Kadirov'un sonunu hazırladı. Eylül ayında,
Çeçen intihar komandolarıyla dolu iki Rus yolcu uçağını havaya
uçurup 150'ye yakın insanın ölümüne yol açmasından birkaç gün sonra
ise yine Kafkasya'da yeni bir bir terör felaketi yaşanıyordu. Çeçen
saldırganlar, Kuzey Osetya'nın Beslan kentinde bir okulu basarak
öğrenci ve öğretmenleri rehin almıştı. Ders yılının bu ilk gününde
meydana gelen okul baskını, dünya kamuoyunu iki gün boyunca bu
olaya kilitledikten sonra rehinelerin kurtarılması operasyonunda bu
kez 300 suçsuz insan daha yaşamını yitirdi. Ekim ayı başında
Mısır'ın Kızıl Deniz kıyısındaki ünlü turistik merkezlerinden
üçüne, eş zamanlı üç ayrı saldırı düzenlendi ve çoğu İsrailli
turist olmak üzere, 30 kişi öldü, yüzden fazlası yaralanıyordu.
Bunların dışında Endonezya, Pakistan ve İspanya'da da ölümle
sonuçlanan bir dizi terör eylemi, bu yılın geride bıraktığı diğer
kanlı izler. 11 Mart'ta Madrid'te meydana gelen saldırı serisi tüm
dünyayı 11 Eylül korkusu yaşattı. Afganistan ve Ukrayna 2004
yılında sadece kan dökülmediğini, olumlu olaylar da yaşandı.
Örneğin Afganistan'da yeni yılın başında hazırlanan yeni anayasa
onaylandı ve Ekim ayında yapılacak seçimlerin önü açıldı. Geçici
Devlet Başkanı Hamid Karzai, beklendiği gibi bu oylamadan galip
çıkarken, ülkesinde seçmenlerin ilk kez özgürce sandık başına
gidilebildiği bu günü "Afganistan halkının en mutlu günü"
sözleriyle niteledi. Yılın sonuna doğru Ukrayna'da devlet
başkanlığı seçimlerinin ardından Gürcistan'da önceki yıl yaşanan
ayaklanmaya benzer protestolar gözlerin bu ülkeye çevrilmesine
neden oldu. Seçimi kaybeden muhalefet lideri Viktor Yuşçenko'nun
sandığa hile karıştığı iddialarıseçim komisyonu tarafından
araştırılıp, haklı görülünce bu kez oylamanın tekrar edilmesine
karar verildi. Tekrarlanan seçimler sonrası Yuşçenko bu kez
seçimleri kazandı. Afrika'da neler oldu? Afrika kıtasına bakınca
ise 2004 yılında birbirine zıt gelişmelerin yaşandığı dikkati
çekiyor. Sudan, Fildişi Sahili ve Kongo'da iç savaş ve karmaşanın
etkisiyle uçurumun eşiğine gelirken, uluslararası devletler
topluluğunun buradaki insanlara yardım konusunda ne denli aciz
kaldığı göze çarpıyor. Buna karşılık Namibya, Mozambik, Güney
Afrika Cumhuriyeti ve Gana gibi ülkelerde seçimlerin barış içinde
ve özgürce yapılabilmesi, Afrika devletlerinin de demokrasi yolunda
ilerleme kaydedebileceğini kanıtlıyor. Siyasi açıdan en ilginç
dönüşümü sergileyen devlet ise bir zamanların başlıca şer
odaklarından sayılan Libya Cumhuriyeti. Otuz yıldan fazla iktidarı
döneminde dengesiz tavırlarıyla belleklerde yer eden Libya lideri
Muammer Kaddafi, ülkesinin parmağı olduğu kesin iki yolcu uçağı
sabotajı ile Berlin'de bir diskoteğe düzenlenen bombalı saldırının
sorumluluğunu üstlendi. Bu gelişmenin üzerine yıllardır
uluslararası toplumdan izole olan Libya'yla Batı ülkeleri
diplomatik ilişkilerini geliştirmek için adımlar attı. 2004 yılında
tarihi olaylar gerçekleşmiş olsa da Güney Asya'daki depremin
"yüzyılın felaketi" olarak anılacağı belli. Binlerce kişinin
hayatını kaybettiği depremin yol açtığı felaketin etkilerinin
yıllarca süreceği tahmin ediliyor. Heinrich Bergstrasser Kaynak :
Deutsche Welle